Samle Çağla yazdı... MEHMET BİNBOĞA’NIN, “ŞİİRKENT'İN NARÇİÇEĞİ” ADLI ROMANI HAKKINDA BİR İNCELEME DENEMESİ...Samle Çağla Mehmet Binboğa'nın geçen yıl birinci cildi yayımlanan "Efelya" seri romanının ikinci cildi, "Şiirkent'in Narçiçeği" adıyla İzan Yayınlarından çıktı. Kitabın kapak dizaynı, Efelya'da
Sabiha Gökçen, bu anlatım sırasında itiraf etmiş, "inanın, tavuk kesilirken bakamam. Fakat böylesine bir vatan görevi alınca, ben de erkek arkadaşlarım gibi, uçağıma binip havalanıyordum" demişti.
Reklam
Seni düşünüyorsam Seni anlıyorsam Seni seviyorsam Senin yolundaysam Yaşıyorum demektir. «Dün yokken bugün varsam sendendir Atatürk!»
Sayfa 307
“Bugün özgürsek, onun sayesinde.. Bugün bağımsızlığın yüce doruklarında şerefimizle yaşıyorsak, onun sayesinde.. Ekmeğimiz, suyumuz varsa, onun sayesinde. Korkusuzca yurdumuzda ve dünyada başımız dimdik «Ne mutlu Türküm diyene!» diyerek dolaşabiliyor, uygar ülkelerle uygarlık yarısını sürdürebiliyorsak, onun sayesinde…”
Sayfa 314
“Atatürk’süz bir dünya artık ilginç olamayacaktır.”
Sayfa 307
«Duyuyor musunuz?» dedi. «Duyuyoruz Paşam!» dediler. «Bunlar bizim gençlerimiz.» dedi. «Evet Paşam bizim gençlerimiz!» dediler. «Cumhuriyeti emanet ettiğimiz gençlerimiz. » dedi. «Evet Paşam! » dediler. «Ne gür sesleri var… Öyle bir nesil yetişiyor ki, bu neslin heyecanı, yurt ve bayrak aşkı körletilmeyecek olursa, dünyanın en büyük en mutlu ülkesi biliniz ki Türkiye olacaktır!» dedi. «Onu körletmeye kimsenin gücü yetmeyecektir!» dediler. «Ama etmek isteyenler çıkacaklardır! Tarihe bakınız, daima ulusların mutluluğuna, esenliğine gölge düşürecek bedbahların çıktıklarını görürsünüz!.» dedi. «Fakat Paşam onlarda sizin attığınız temel var!..»
Sayfa 303
Reklam
«Dışarda hava nasıl Gökçen? 30 Ağustos'u iyi bir havada, açık bir havada kutlayabilecekler mi?» «Zannederim kutlayabileceğiz Paşam..» dedim. İçini çekti. Derin bir nefes aldıktan sonra buruk bir acıyı yansıtan sesi ile: «Bensiz kutlayacaklar» diye mırıldandı. Oysa o kadar isterdim ki törene katılmayı… Çocuklarımızı görmeyi, modern araç gereçle donanan ordumuzun geçişini görmeyi.. Biliyor musun Gökçen, bayrağımızı da özledim. Onun şöyle anlı şanlı dalgalanışını, göklerle bütünleşmesini...»
Sayfa 292
“Ben bir Türk kızıyım. Atalarımın kanımı taşıyan, onlar gibi dağ taş demeden, kilometrelerce yolu şu ya da bu şekilde aşabilecek kudreti kendinde, kanında bulan bir Türk kızı.”
Sayfa 282 - Sabiha Gökçen
“Uykuyu, uykuda geçen zamanı hiç sevmediğimi bilirsin… Oysa durmadan uyumak istiyorum. Ya da doktorların verdiği ilaçlar beni uyutuyor. En büyük, en sonsuz, en dönülmez uykunun yavaş yavaş kapımı çalmakta olduğunu hissediyorum dersem yalan söylememiş olurum... Ama bu sözlerime sakin üzülme. Savarona’yı ne kadar severim.. Denizi. Dalgalar.. Yosun kokusunu. Uzaktan uzağa duyulan balıkçı türkülerini. Şimdi bu kokular, bu dalga sesleri, bu sonsuz mavilik, o tatlı-acı türküler bana yabancılaşmaya başladı... Geçen gece iyiden iyiye dalmışım. Bir rüya gördüm.. Rahmetli annemi, o her zamanki giysileri içinde ve mutlu... Ama ne kadar mutlu anlatamam sana kızım. Kollarını açmış beni çağırıyordu...”
Sayfa 274
“Fırsat düşerse, isim vermeden, bize dün düşman olanlarla bugün dost olmayi şerefli bir barış adımı saydığımızı da sözlerine ilave et.. Fazla politikaya girme. Ama Türk kadınını, yeni Türk toplumunu ve toplumda kadınımızın yüceldiği yeri, noktayı anlat bir bir.. Daha da ilerliyeceğimizi, daha da uygar bir ülke olacağımızı ifade et…”
Sayfa 273 - Sabiha Gökçen Balkan Turuna çıkarken Atatürk
Reklam
Ben Hataylılara söz verdim. Onların hakkı olan sözü verdim. Bu topraklar bizimdir. Orada bizim bayrağımız mutlaka dalgalanacaktır.
Sayfa 253 - Atatürk
“Güvendiğim doktorlarla konuştum geçenlerde.. Bana çok yorulmamamı, geceleri erken yatmamı öğütlediler.. Bu mümkün mü? Beni beklemekte olan memleket işlerinden habersizmişler gibi konuşuyorlar. Yorgun insanın enerjisini, gücünü yitirmiş bir insanın bir ülkeyi yönetmesi mümkün mü? Ulusunun refahı için hamleler yapması onu daha iyi yaşam koşullarına eriştirmesi mümkün mü? Daha birçok vatan toprağı bomboş.. Daha birçok illerimiz fabrika bekliyor, demiryolu bekliyor, karayolu bekliyor, okul bekliyor, üniversite bekliyor.. Kısacası uygarlığın tüm koşullarının yerine getirilmesini bekliyor.. Bunları yapabilmek içinse geceli gündüzlü hep birlikte çalışmamız gerekiyor Gökçen.. Baştaki insanlar, baştaki insan çalışmaktan vazgeçerse, diğerleri de durur.. Bu bir kuraldır. Bu aşamada dinlenmek, halkın uzağında kalmak mümkün değildir.”
Sayfa 234
Belki erkeklerimiz memleketi ele geçiren düşmana karşı süngüleriyle, düşmanın süngülerine göğüs germekle düşman karşısında bulundular. Fakat erkeklerimizin meydana getirdiği ordunun yaşam kaynaklarını kadınlarımız İşletmiştir. Yurdun varoluş nedenlerini hazırlayan kadınlarımız olmuş ve olmaktadır. Kimse inkar edemez ki, bu savaşta ve ondan önceki savaşlarda ulusun yaşam yeteneğini tutan hep kadınlarımızdır. Çift süren, tarlayı eken, ormandan odun kesip getiren, ürünleri pazara götürerek paraya çeviren, aile ocaklarının dumanını tüttüren, bütün bunlarla birlikte, sırtlarıyla, kağnısıyla, kucağındaki yavrusuyla, yağmur demeyip, cephenin savaş gereçlerini taşıyan hep onlar, hep o yüce, o esirgemez, tanrısal Anadolu kadınları olmuştur. Bundan dolayı hepimiz bu büyük ruhlu ve büyük duygulu kadınlarımızı şükran ve minnetle sonsuz olarak sevgiyle analım…
Sayfa 222
“Kaç ilimiz düşman çizmesi altında, sözde uygar geçinen bu barbarların zulmü ile inlemiş, zulmete garkolmuştur… Kaç şehrimiz, kaç köyümüz adsız kahramanların insanüstü direnişi ile bu zulümden kurtulup benliğine kavuşmuştur… Bu toprakların değerini bilmek mecburiyetindeyiz. Bu bayrağın değerini bilmeye mecburuz.”
Sayfa 199
Atatürk, Soyadı Kanunu ile birlikte sadece Sabiha Gökçen'e değil yakın çevresindeki birçok kişiye soyadı vermiştir. Dr.Mehmet Fuad Bey de bu kişilerden biridir. Atatürk, Fuad Bey'e Türk mitolojisinde çocukların koruyucusu kutsal ruh, tanrıça anlamına gelen, Umay soyadını uygun görmüştür.
Sayfa 23 - Sapiens yayınevi 1 basım Nisan 2022
Resim