Kapanmaya zorlanılan kadınlara dair
Başörtüsü takmanın en zor tarafı üstünüzde herkesin gördüğü bir kimlikle geziyor olmanızdır. Bu kimlik biriyle tanışmaya niyetlendiğinizde sizden önce konuşmaya başlar. Daha siz ağzınızı açmadan bazı yargılar oluşur karşı tarafta. Kendinizi sıfırdan tanıtmak şansına hiçbir zaman erişemezsiniz böylece. Önce ve her defasında, başörtünüz yüzünden oluşan tabuları yıkmanız gerekir. Örtünmenin başka bir zor tarafı da insanların, bu örtü yüzünden sizin üzerinizde söz hakkına sahip olmaları, olabilmeleridir. Sokakta neredeyse hiçbir Müslüman erkek ya da (başı açık) kadın, kapalı kadınların kaldığı "Uyarılar"a ve kınamaya maruz kalmaz. Oysa günah olan herkese günahtır ve herkese eşit derecede günahtır. Sadece kapalı kadınlara ya da en çok kapalı kadınlara değil. Hâl böyle olunca İslam'ın kadına ve erkeğe eşit davranmadığı bir kez daha çıkıyor ortaya. Kadınlar için işler bir kez daha zorlaştırılıyor. Kadınlar bir kez daha kısıtlanıyor, bir kez daha baskılanıyorlar. Hür iradeleriyle kapananlara ne mutlu ama baskı altında kapananlar varsa, buradan onlara sabır ve selamet diliyorum. İşleri hiç kolay değil zira.
Su Felsefesi
                                                                     Suyun doğası bir felsefe anlatır. Mesela dağdan akan suyu düşünün. En az direnç gösteren yolu seçer akmak için. Yani önüne bir kaya çıkacak olursa onunla uğraşmaz, kayayla mücadele etmez, etrafından dolaşıp devam eder akmaya. Suyun bu doğasından alınan ilhamla şöyle der
Reklam
. . . ŞİİR-MİİR K/aralamalar (Not: Mükerrer kayıtlar, sâir hata ve düzenlemeler bir ara yapılacaktır inşallah, diyelim... Bu hususta okurlardan özür dileriz...)
Farkında mısnız ?
Haklılık çok can yakıyor. 'Bir konuda haklı olduğuna inanmak bir bakıma o haklılığın hamallığını yapmaya da razı olmak demektir.' diyor Bekir Develi 'Çünkü unutmak istemez kimse haklı olduğu yaşanmışlıkları. Ama haklı olmak büyük bir yüktür. Gönlünde, dilinde yıllarca taşır ve anlatmak ister ilgili ilgisiz herkese nasıl zulme uğradığını.' diyede devam ediyor. Bu zamana kadar neyin hamallığını yaptım diye soruyorum kendime. Taşıyamadığım bu yükler omzuma ne zaman bindi? Nerede haklıydım ki yüküm ağırlaştı diyorum. Unutamamak sadece acı veriyor. Yok sayamamak, olmamış gibi davranamamak sadece can yakıyor. Kimse bilmiyor ne kadar haklı olduğu. Bu hak için neler yaptığını, nelere maruz kaldığını, nelerle savaştığını. Yalnız sen biliyorsun. Tek başına yaşayıp, tek başına sırtlanıyorsun. Haklı oldukça daha çok yanıyorsun. Belki de en güzeli vazgeçmektir. Haklı olmaktan. Hakkını aramaktan. Haklıyım demekten. Yükünü böyle hafifleteceksin belki. Çünkü sen alıp bir kenara koymadıkça sırtına binmeye devam ediyor bu yükler. Hamallığını yapmaya devam ediyorsun. Sen sana yapılan zulmü affetsende seni Yaradan görüyor, biliyor. Sabır en güzel anahtar. Yaradanın senin için murad ettiği sırda o anahtarla açılmayı bekliyor. Sabret.. TaSa
Konuşmasına ''Bu mesajları siz Müslüman kardeşlerimize gönderiyoruz, belki de kısa bir zaman sonra sizinle birlikte bir daha olamayacağız.'' ifadelerini kullanarak başladı büyük komutan.. Allah’tan dileğimiz bu konuşacağımız şeyleri bizim lehimizde bir delil olarak amel defterimizde saklasın, aleyhimize bir delil
Bugün, çoğumuz sağlıklı yaşamak için maneviyata ihtiyacımız olduğunun farkındayız. Son zamanlarda sırf bu ihtiyacı karşılamak için dinin aslına alternatif olarak, yalnız mistik konuları içeren manevi bir din anlayışı türetildi. Pek çok kişi maneviyatı, dinin aslı içinde yaşamak yerine türedi alternatiflere yöneliyor. Çünkü çok albenili bir inanç
Reklam
881 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.