Su Felsefesi
                                                                     Suyun doğası bir felsefe anlatır. Mesela dağdan akan suyu düşünün. En az direnç gösteren yolu seçer akmak için. Yani önüne bir kaya çıkacak olursa onunla uğraşmaz, kayayla mücadele etmez, etrafından dolaşıp devam eder akmaya. Suyun bu doğasından alınan ilhamla şöyle der
Farkında mısnız ?
Haklılık çok can yakıyor. 'Bir konuda haklı olduğuna inanmak bir bakıma o haklılığın hamallığını yapmaya da razı olmak demektir.' diyor Bekir Develi 'Çünkü unutmak istemez kimse haklı olduğu yaşanmışlıkları. Ama haklı olmak büyük bir yüktür. Gönlünde, dilinde yıllarca taşır ve anlatmak ister ilgili ilgisiz herkese nasıl zulme uğradığını.' diyede devam ediyor. Bu zamana kadar neyin hamallığını yaptım diye soruyorum kendime. Taşıyamadığım bu yükler omzuma ne zaman bindi? Nerede haklıydım ki yüküm ağırlaştı diyorum. Unutamamak sadece acı veriyor. Yok sayamamak, olmamış gibi davranamamak sadece can yakıyor. Kimse bilmiyor ne kadar haklı olduğu. Bu hak için neler yaptığını, nelere maruz kaldığını, nelerle savaştığını. Yalnız sen biliyorsun. Tek başına yaşayıp, tek başına sırtlanıyorsun. Haklı oldukça daha çok yanıyorsun. Belki de en güzeli vazgeçmektir. Haklı olmaktan. Hakkını aramaktan. Haklıyım demekten. Yükünü böyle hafifleteceksin belki. Çünkü sen alıp bir kenara koymadıkça sırtına binmeye devam ediyor bu yükler. Hamallığını yapmaya devam ediyorsun. Sen sana yapılan zulmü affetsende seni Yaradan görüyor, biliyor. Sabır en güzel anahtar. Yaradanın senin için murad ettiği sırda o anahtarla açılmayı bekliyor. Sabret.. TaSa
Reklam
Eski bir insan olmak istedim hep, istiyorum da hâlâ. Lakin böyle ingiliz eskisi değil, modern antika falan öyle de değil, bizatihi bizim eskimizden. Eski bir insan işte. Ne varsa eski, nesi varsa eski. Ruhuyla, kıyafetiyle, inancıyla, teslimiyetiyle, sabrıyla, zerafetiyle, kelâmıyla, sükûtuyla eski bir insan. Naftalin kokulu bir ömür geçirmek
Ne demek eczanede atatürk resmi yok
içeri bir amca girer, tansiyon ilaçlarını, değerini vs sorar. Sonra gözleri bir şeyleri arayarak duvarlara bakarken saate mi bakmıştın diye sorar kız. Hayır Atatürk'ün fotoğrafını arıyorum der amca. Tamam işin rengi belli oldu diye içinden geçiren kız, yok amca neden sordun diye geri cevap verir. Sonra taa masasına kadar gelerek anlatmaya başlar. Yok şöyle kahraman böyle muazzam, zekası dillere destan öngörüsü milleti kurtaran falan falan filan. Tâbi baygın gözlerle dinleyen kızın gözleri İslam deyince açılır. Neymiş İslam ile başını kapatınca bilimden geri düşmüşüz, Atatürk bilime çok önem verdiği için biz insan gibi hayat yaşamışız ve daha niceleri. Tabi yeni bir önerme yok, klasik kemalist söylemler. İnsan biraz özgün olur, beyin fırtınası yapar ama nerdeee. Dediği her şeye anında cevabı yapıştıran kız, amcanın ukala tavrına ya sabır çekerek ah ulan amca yürü git işine diyorken amca gittikçe hiddetli konuşmaya başlar. Ama kız nezaketiyle, sakin ama mantıklı cevapları ile amcayı ezer lakin amca bunu anladı mı bilinmez. Gökten düşen üç ilaç da senin üzerine be amcam🙄. Bugün de sana dua edeceğiz demek.
Ruhumuza Üfleyelim (Okur musunuz )
İnceden ruhumuza üfleyelim, hayallerimiz sınırlarımızı aşmaya başlasın... Bugün doruklarımıza kadar özgürlüğü hissedelim. Bir köşeye geçip utangaç çocuk edasıyla dizlerimizin uzerine çökmeyelim. Şımarık çocuk edasıyla özgüvenimizi gösterelim etrafımıza... Paslı ruhumuza üfleyelim, paslı zerrecikleri bir yerlere savuralım. Asık suratimize, tatlı
Deprem!
Ben yaklaşık 7 sene Adıyaman' ın Kahta ilçesinde görev yaptım. Adıyaman benim mesleğe başladığım yer. İlk göz ağrım. Adıyaman' da üçüncü yılımı doldurana kadar hiç çekinmedim o topraklardan. Meğer yerin altında zamanı gelen bir felaket varmış. Hikayem şöyle başlıyor, 3 Mart 2017, 14.07' de merkez üssü Samsat olan bir deprem
Reklam
882 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.