Çok kez eşiğe gelip gidiyor insan. Ölmek var,çıldırmak var, tükenmek var.. Bilmiyorum ne olacak halimiz. Allah, elimizi bırakmasın hepsi bu. Allah fiilerini tanıtarak sabrımızı kolaylastırsın. O'nun işlerine hayranım. Toparlamak için paramparça eder.
Arındırmak için yakar. Güldürmek için ağlatır. Yüceltmek için alçaltır.Allah birşey vermek dilerse önce onun zıddını veririr. Esas vereceği şeyin kıymetini bilip şükredelim diye. Nereden nereye geldiğini bilip şaşmayasın diye.Bu yüzden an'a sabretmek gerek. Şuan ne haldeysen, ardından zıddı geliyor bil. Gerçek kulluk heran ve heryerde Allahın seni bulundurduğu hale razı olmak imiş. Gerisi herkesin yapabileceği şeyler.. Çetin bir iş "İNSAN" olmak. Çok çetin. Allah bizi bizden, bizi insanlardan korusun. Sert duvarlara ve ızdıraplara uğrarken merhametimizi ve sabrımızı muhafaza eylesin.
Öncelikle her okuduğum kitabından ayrı bir lezzet aldığım ve her cümlesinde değerli bilgiler edindiğim çok sevdiğim yazarlar arasında olan İbrahim Kalın'ın, sorulan sorulara verdiği cevaplarda ortaya koyduğu entelektüel kişiliği ona olan hayranlığımı bir kat daha arttırmıştır. Böyle yazarlar benim başımın tacıdır.
Kitap yazarın
“Bir masal iki parçanın bir araya gelmesiyle yapılır: Bu parçalardan biri masalın bedeni, öteki canıdır denebilir. Beden masalın kendisi, can ondan çıkan derstir.”
-
Jean de La Fontaine
1. Giriş:
Bu makale çalışması yalnızca Aisopos ve masallarına dair değildir. Aisopos öncesi Antik Yunan'da karşımıza çıkan masalsı metinlere, Aisopos'un hayatına,
Türkiye’de ensest gerçeği
Ensestle ilgili yığınla haber, röportaj ve film yapılmış ve hâlâ yapılıyor olmasına rağmen nedense bunu hiç yüksek sesle konuşmuyoruz.Evet, yanlış okumadınız. Aslında dünyanın kanayan yarası bu. Şahit ola ola nasıl susup yutabiliyoruz? Bunu yaşayanlar anlatamıyorsa bizlerin onlara ses olması, sesleri olmak için mücadeleye
Yorumlara defalarca yok böyle sevda diye yazıldığı için anlamını açıklamam gerek sanırım.
"Yokluğuna sabretmek", öyle evlenmeyeceğim, bir ömür bekleyeceğim demek değil sadece. Evet o da var. Ama asıl sabır, onu onun yokluğunda sevebilmektir. Evlensen bile, toprağa versen bile, çok uzak diyarlara yolcu etsen bile...Daha da acı olanı, sevilmediğini bile bile, her şeye rağmen seviyorsan, yokluğuna sabrediyorsundur.
İki aşık, hayatın birbirinden ayırdığl iki aşık olabilir. Kader ayırmıştır mesela, hayat onları bir başka hikayeye kahraman yapmıştır. Aşk biter mi? İşte acısıyla beraber yokluğunun sabrındadırlar.
Her şeye, her kese rağmen aşık olursun, aşkının boynunu maşuğun vurur. Yok olur. Ve bu acıya sabredersin. Yokluğuna sabredecek kadar aşıksındır çünkü...
Bir de asker yolu bekleyen sevdalılar vardır. Onun yokluğunda sabreder.
Ve der ki sevdiğine; Seni yokluğuna sabredecek kadar seviyorum...
~~~Editörüm sabırsızlanıyor. Sabırsızlıkla ilgili kitabımı 1an önce bitirmemi istiyor. Hiç vakit kaybetmeden kitabımın 1maketini yaptırdı ve sayfa sayısını dahi basına bildirdi.
Böylelikle beni 210 sayfadan oluşacak "sabır ve günlük telaşlarımız üzerine samimi, mizahi yönü kuvvetli ve oldukça melankolik 1metin" yazmaya mahkûm etti.
Neden
YEDİNCİ MEKTUP
Platon'dan Dion'un akraba ve dostlarına.
İyilikler,
Sizin de Dion gibi düşündüğünüze inanmam gerektiğini; eylem ve sözlerimle size, elimden geldiğince yardım etmemi istediğinizi yazıyorsunuz. Şu yanıtı veririm: görüş ve istekleriniz gerçekten Dion'unkiler gibiyse, çabalarımı sizinkilerle birleştirmeye hazırım; değilse, uzun
Lev Nikolayeviç Tolstoy'un ölümsüz eseri Anna Karenina'nın henüz ilk beş on sayfasını okuduğunda okur, içinde bulunduğu 20.. yılından 19. yy'un son çeyreğindeki Rusya İmparatorluğu'nun eski başkenti Moskova'ya ışınlanmış gibi olmaktadır. Bunun en temel nedeni ve beni bu romanda etkileyen başlıca etmen şudur: Tolstoy'un, romandaki diyaloglar