Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.17
Kitap bir insanın kendi hayatını nasıl yavaş yavaş tükettiğini, arzularının ve hırslarının mutsuzluğa dönüşünü anlatıyor. Madame Bovary kendi içsel hesaplaşmalarını yaşarken aynı zamanda da yaşadığı hayata uyum sağlamakta zorlanıyor.
Flaubert’in muhteşem kitaplarından biri. Kesinlikle okunması gerekir sadece bu içsel bunalımlar ve ruhsal çözümlemeler evde kaldığımız bu dönemlerde sizi biraz karamsarlığa itebilir. Okurken çok heyecanlandığım kısımlar oldu. Çözümlemeleri ve karakterlerin ruh hali çok iyi yansıtılmış.
Madame Bovary Gibi Düşünmek
Madame Bovary...
Başladığım andan itibaren Gustave Flaubert'in kaleminden döküldüğünü anlamak hiçte zor olmadı aslında. Uzun uzun cümlelerin ardındaki derin manalar, bu manalara baş kaldıran bir taşra kadını... Baş kaldırma şekli aslında içinde bulunduğumuz 21. yüzyıla çok ters değil lakin yazıldığı döneme ters bir durum. Belki de bu kitabın adını bu kadar çok duymamızın nedeni budur. Birçoğumuzun da fark ettiği üzere özgün bir kitap. Klasikleşmiş romantizm anlayışından çok farklı.
Madame Bovary okuduğum en açgözlü karakterdi. Flaubert'ın özgün kaleminden dökülen her bir mürekkebin aslında bir karakteri tanımlamasında ne kadar da değerli ve eşsiz olduğuna bir kez daha şahit oldum bu kitapla. Kitabın başı, sonu ve her bir kelimesi aslında çıkarılması gereken binlerce mesajla doluydu.
Bu yüzden anlayabilmek önemli. Kitabı sadece okumak için okursanız Madame Bovary'e kin kusabilirsiniz ancak okuduğunuz satırlar zihninizin bir köşesine yuva edinirse dünyaya bakış açınız değişecektir.
Sevgilerimle,
Vaveyla
Madam Bovary
Klasik bir eser Bovary ,edebi..okurken bir insanın hirslari yüzünden neler yasayabilecegini satır satır isliyorsunuz kendinize..Yazıldığı dönem ele alınırsa çok realist bir roman.Asiri betimleme var.Filmini mı izleseydim diye çok düşündüğüm kitaplardandir...
mizahı yergiyi Ve yer yer de üzüntüyü barındıran bir sürü güzel hikaye. Öyküler kısa kısa. Kimilerinde üzülüyor kimilerinde tebessüm ediyorsunuz kimileri de nüktedan esprilerle dolu.Ama Çehov’un hikayeleri kadar güzel ve özlü değil. Teknik ve derinlik bakımınızdan da Çehov’un çok gerisinde bence. Eğer keyifli kusa hikayeler okumaksa amacınız kesinlikle seveceğinizi düşünüyorum. İyi okumalar. Varolun
Cyrano
Bu kitabı tesadüfen buldum. çok beğendim. filmini izledim. aklımda unutulmayanlar arasına girdi. yüzlerce kez avrupa tiyatrolarında sahnelenmiş. yazarın hayat hikayesinin anlatıldığı filmide izledim edmond diye bir film.
Çok hevesle başlasam da bir türlü akmadı kitap, hikayelerdeki olay örgüsüne bir türlü tutunamadım. Sanki asıl cümlenin tam olmayan hallerini okuyormuşum gibi yarım hissettirdi. Elimde lacivert yayınlarının antik batı klasiklerinden olan baskısı bulunuyor ve onu okudum. Çevirisi kötüydü diye düşünüyorum. Dil olarak çok basitti, belki yarım hissetmiş olmamın sebebi budur. Tekrar başka bir yayınevinden okumam gerekiyor gibi hissediyorum. Fakat yine de yer yer betimleme ve doğa tavsirlerini çok sevdim.
Madame Bovary önemli kitaplardan birisidir zira yazıldıktan sonra şöhreti yazarının boyunu aşmıştır.
1856 yılında Gustave Flaubert, Madame Bovary romanını Paris’te yayınladı. Bir ay sonra halkın ahlaki ve dini değerlerine saldırdığı gerekçesiyle 1 yıl hapis cezası aldı.Flaubert bu romanı yazdığında henüz otuz beş yaşındadır. Tamamının yayımlanması için mahkeme huzuruna çıktığında, yargıçın, “Kimdir bu ahlak celladı Madame Bovary?” sorusuna, “Madame Bovary benim!” diye cevap verir. Kitabın yayımlanmasının ardından psikolojide tatminsizlik,memnuniyetsizlik olarak adlandırılan bovarizm akımını oluşturan romanın yayın hakları için yazar Gustave Flaubert’in mahkemeye gitmesi gerekmişti.
İşte tam olarak bu sebeplerle kitabın şöhreti yazarını aştı diyebiliriz. Edebiyat ve psikoloji dünyasına Bovarizm tanımı bu kitapla dahil olmuştur.
Kendi yaşamından memnun olmayan, kendisini hayatın ona çizdiği yoldan çok farklı bir yerde gören ve o çizgiye yaklaşmak uğruna hayatını harcayan sevgili Emma ile dönemin insanlarının psikolojik tahlilleri arasında bir seyahat. Aşk kitabı gibi görülen bu kitap aslında bir aşk kitabı değildir. Emma sadece kendini seven, bencil ancak aşırı hırslı ve tutkulu bir kadındır. Hırsları uğruna herkesi bir kenara bırakabilecek kadar güçlü aynı zamanda istekleri uğrunda kendini bitiren yitik bir kadındır. Emma'ya zaman zaman kızıp zaman zaman hak vereceğiniz bir yolculuk olacak diye düşünüyorum. Okuyakalın
Madame Bovary soyadını dr Charles den almış kendi halinde bir çiftlik sahibinin kızıdır.
Dr Charles Emma'yi çok sever sayar neredeyse tapacak kadar.
Bir dediğini iki etmez. Ama zaman gectikçe Emma daha fazla ister lükse düşkünlüğü artar.
Buna rağmen Charles elinden geleni yapar.
Çevrelerinide sevilen sayilan bir ailedir Bovary ailesi.
Tekdüzelikten sıkılan Emma güzelliğinin de sayesinde yasak aşklar yaşamaya başlar.
Harcamalarinda dahada aşırılara kaçarak borçlanır.
Yaşadiği buhranli aşklar ve borçlar Emma yi pisikolojik sorunlara iter.
Çogalan borclar altinda ezilen Emma gururuna yerdiremez ve
kendini öldürür.
Bu durumda perişan olan Charles yıkılır dağılır.
Zaman gectikçe dahada virane olan Charlesin ömrü artik bu acilara dayanamaz ve ölür.
Anlatmaya çalıştığımdan daha keyifli bir kitap iyi okumalar.
Ahlakla ilişkili bulmadığım bir kitap.
Anlatılan karakter sadece doyumsuzdur. Ne cinselliktir derdi ne de aşk. Kendisinin mevcut kocasının yerinde sadakatsiz bir kocası olsaydı da arayacağı mevcut kocası olurdu. Çocuğu olmasaydı çocuk yapmak isterdi.Ne isteriktir ne aşk delisidir ne de ahlak normları karşıtıdır.
Flaubert karakterleri oldukları gibi anlatmıştır. Çok yalın bir şekilde zamanında günümüz insanını anlatmıştır. Kadın ya da erkek olması fark etmez. Anlatılan doyumsuzluk yetinmezliktir. Günümüzün artık kanıksanmış "daha fazlasını iste" sloganıdır.
Kitabı bence etkileyici kılan yargısız, sade anlatımıdır. Ne heyecanla anlatır karakteri ne de dışarıdan yargılayarak. Öylece olanları anlatır.Ki bence ismi Madame Bovary olmasına rağmen eczacı hakkında bile daha fazla şey söylenir kitapta.Karakterler hiçbir zaman yazar tarafından yargılanmazlar. Charles'a pısırık, Emma'ya hafifmeşrep demez.
Ayrıca arsenikle intiharın ayrıntılı anlatımı çok başarılıdır. Flaubert'in bunun için arseniğin tadına baktığı dahi söylenir.
Not: Gereksiz betimlemeler tasvirler oldukça fazlaydı..
Hepimiz farklı şartlar altında doğuyoruz, büyüyoruz, yaşlanıyoruz ve ölüyoruz. Kimimiz bezmişiz, kimimiz mutlu. Öyle bekliyoruz yaşamayı da, ölmeyi de. Hikayemizdeki Emma karakteri de, bu şekilde, aramızdan biri. O da bezmişlerin ve mutluların arasından yalnızca biri. Hayatımızdan biri o. Hem bezmiş, hem de mutlu bir şekilde sürdürüyor yaşamını. Lakin mutlu olduğu zamanlar, yalnızca, okuduğu romanlardaki o derin aşkları kendi içinde veyahut kendi etrafında aramaya çalıştığı zamanları kapsıyor. Gerçeğe dönüp baktığındaysa, hayat boş, anlamsız ve sıkıcı...
1857 yılında okura sunulan bu şaheser, içimizden biri olan, hayattan sıkılmış bir karakterin, hayatını renklendirmesi için yaptıklarını ve bunun sonuçlarını bize muazzam bir üslup ile aktarıyor.
Keyifli okumalar...