Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Sen gelirsin diye yollarınına begonviller kanaviçeler ve manolyalar ekeceğim. Sevinçlerimi tebessüm diye kolye yapıp yapraklarına asacağım. Gelirsin diye mor papatyalardan bir köy evi inşa edeceğim sana. Çatısına beyaz gecelerden çalıntı kiremitler döşeyeceğim. Bahçesine mutluluk,keyif,huzur, dinginlik ve birazda sen ekeceğim. Kibri nefreti, kötü
İnsan işte...
Bir kız gelmiş kırsaldan panayıra. Ceylan gibi bir kız. Bir nergis ve bir de gül varmış kızın yüzünde. Saçlarında gün batımı, şafak vakti varmış dudaklarındaki gülümsemede.\n\n Güzel yabancının kalabalığa karışmasıyla birlikte genç erkekler etrafını sarmışlar. Biri dans etmiş. Öteki pasta kestirmiş kızın şerefine. Yanağına öpücük kondurmayı dilemiş hepsi. Hem zaten bu değil midir panayır dedikleri? Fakat kız şaşkınlıkla kalakalmış ve erkeklerden rahatsız olmuş. Onları güzelce azarlamış. Hatta bir-iki tanesine tokat atıp oradan uzaklaşmış.\n\n O akşam eve dönerken şöyle demiş içinden: “Tiksindim. Ne kadar kaba ve terbiyesiz adamlar. Dayanmak mümkün değil.” Güzel kız, erkekler ve panayırlar hakkında düşünürken sene akıp gitmiş. Sonra panayıra tekrar gitmiş yüzünde bir nergis, gül, saçlarında gün batımı, dudaklarında şafak vaktiyle. Fakat bu kez onu gören genç adamlar sırt çevirmişler. Bütün günü tek başına ve yalnız geçirmiş genç kız. O akşam eve dönerken şöyle içinden geçirmiş: “Tiksindim. Ne kadar kaba ve terbiyesiz adamlar. Dayanmak mümkün değil.”
Reklam
Sonbahar kadar kızıl bir kız sevdim...saçlarında gün batımı
Sayfa 285Kitabı okudu
Panayıra, kırsalda yaşayan sevimli mi sevimli bir kız yüzünde bir zambak ve bir gül vardı, saçlarında ise bir gün batımı. Şafak vakti, dudaklarından gülümsüyordu.
Sayfa 10 - Venedik
Eva sessizce saçlarını tarardı saçlarında gün batımı eylülden kalma bir hüzünle bakardı evi yoktu o hep içimde yatar haziran gelir şiirimde uyanırdı.
Sayfa 11 - Kanguru Yayınları
GÜNEŞ BATIMI
Ellerini bana uzatan küçük bir kız çocuğu Yanaklarında ki kızarıklık, Saçlarında ki kızıllık, Ve kirpiklerinde ki sarılık, Gün batımı renklerini anımsatan bir surat, Masmavi gözleriyle bana Bir teknede ki balıkçının çabasını anımsatıyor. Rüzgârda hafif hafif savrulan kalın telli saçları, Ne kadar güçlü olduğunu gösteriyor Uzaktan hafifçe dudaklarını aralıyor, Bir şeyler diyor ama bana ulaşmıyor. Neden! Engeller ne ikimiz arasında? Onu duyamıyorum, gittikçe uzaklaşıyor benden, Neden gittiğini biliyorum. İşte! Şimdi fark ediyorum, Güneş batıyor, anlıyorum! O giden kız çocuğu benim Ve gittikçe batan güneş, Zaman geçtikçe kaybolan hayallerim.
Reklam
Yüzünde leylak ve gül vardı onun; gün batımı akardı saçlarında ve dudaklarında gülümserdi şafak.
Sende Yaşamak
Seninle yaşamak tüm zamanları Aşkın efsunlu gölgesine sığınarak Mevsim mevsim, çiçek çiçek Söylemek bir ağızdan tüm şarkıları Uzanıp çimenlere ay ışığında İzlemek yıldızlarla bezeli gökyüzünü Işıl ışıl parlayan gözbebeklerinde Yaşamak sevdaların en karasını Buğulanan tüm pencerelere Eşsiz yüzünü çizerim Gelirsen saçlarına çiçekler takınıp, Avuçlarının içine papatyalar dökerim. Bihaber yaşadığımız yıllara inat En güzel gülüşleri biz savuralım, Tarihi teslim almış güzelliğine karşın, Ay ışığı, yıldızlara serenat yapsın. Gün batımı uzadıkça uzasın altın saçlarında Ay ışığını doldursun kadehlere gözlerin, Yakamoz uysallığında…
Bir Yaşar Kemal efsanesi
Aşksız ve paramparçaydı dünya bir inancın yüceliğinde sevdim seni bir kavganın güzelliğinde sevdim. Bitmedi daha sürüyor o kavga ve sürecek yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek. Aşk demişti yaşamın büyük ustaları, aşk ile sevebilmek bir güzelliği ve dövüşe bilmek güzellik uğruna işte yüzünde badem çiçekleri, saçlarında gülen toprak ve ilkbahar. Sen
Reklam
PANAYIRDA
Panayıra, köylerin birinden güzel mi güzel bir kız geldi. Yüzünde zambak ve gül açmıştı. Saçlarında gün batımı, dudaklarında ise gülümseyen bir şafak vardı. Genç delikanlılar bu güzel yabancıyı görür görmez onun etrafında pervane oldular. İçlerinden biri onunla dansa kaldırmak istiyor, bir diğeri şerefine pasta kesiyordu. Ve hepsi yanağından bir öpücük alabilmek için yanıp tutuşuyorlardı. En nihayetinde bu bir panayır değil miydi? Fakat genç kız şaşırmış ve ürkmüştü. Genç delikanlılar hakkında hiç de iyi şeyler düşünmüyordu. Onları tersledi ve hatta içlerinden ikisini tokatladı. Ve onlardan kaçtı. O gece eve dönerken yolda kalbinden şunlar geçiyordu, “Onlardan tiksindim. Bu ne münasebetsizce ve terbiyesizce bir davranış. Sabır bırakmadılar.” Sonraki bir yıl boyunca güzel kız panayırı ve genç adamları aklından çıkaramadı. Panayır günü geldiğinde yine yüzünde leylak ve güllerle, saçında gün batımı ve dudaklarında gülümseyen şafak ile oradaydı. Fakat bu sefer, onu gören genç delikanlılar ona arkalarım döndüler. Bütün bir gün tek başına ve ilgisiz bir şekilde oturdu. O akşam eve dönerken içten içe ağlıyordu. “Onlardan tiksindim. Bu ne münasebetsizce ve terbiyesizce bir davranış. Sabır bırakmadılar.”
gün batımı
Yaklaşan ayak sesleridir akşamın Şafaktan çıkmış bu uzun yolculuğa Bir gelen var uzaktan soluk soluğa Kapkara gözleri hüzünlü ve dalgın Akşam, rüyalarımıza giren o esmer kadın İşte! Açılmış dipdiri göğüsleri Bir vuslat gecesine çağırır bizi Ve ansızın büyüler gözlerimizi Saçlarında o yıldız yıldız süsleri Şair «hoyrattır» diyor akşam
Sayfa 406 - Özgür Yayınları / 4. Bölüm - KAYNAYIŞKitabı okudu
Yüzünde leylak ve gül vardı; gün batımı akardı saçlarında ve dudaklarında gülümserdi şafak.
Sayfa 7 - İBKYKitabı okudu
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.