Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
136 syf.
·
Puan vermedi
·
7 günde okudu
Derin bir psikolojik aşk travması. Birlikte büyüyen ve çocukluklarından itibaren birbirlerine yakıştırılan, büyüdüklerinde de evlenmeleri beklenen Alissa ve Jerome’un aşk hikayesi. Daha doğrusu aşk değil ızdırap hikayesi. Kitabın sonunu açıkcası çok merak etmedim çünkü daha ortalarında belliydi sonu. Şaşırtmadı beni. Alissa bence ruh hastası, sado mazoşist bir karakter. Acıdan zevk alıyor, acıyla besleniyor resmen, melankolik bi tip. Yani karşındaki kişi de seni seviyor, evlenmek istiyo ne bu naz, ne bu saçma sapan geri çekilmeler. Dünya’nın tüm yükü bu kızda sanki. Hem istemeyip hemde bu kadar ağır bir aşk duygusu beni boğdu diyebilirim. Kitapta din, fedakarlık, erdem, başkalarının mutluluğu için kendinden, kendi hayatından vazgeçmeyi konu alan bir akış var. Yani Jerome onu sevmese ve platonik bir aşk olsa bu çektiği sıkıntılara hak verebilirim ama öyle bişey yok, bu olaylar sırasında dine yönelen ve kafayı onunla bozan bir Alissa var. Çok sıkıcı bir karakter. Yani sevdiğin insanla evlenince Yaradana bağlanamıyor musun? Dine yönelemiyor musun? Fazlaca abartılmış. Sırf konu bulamamış klasik bir aşk hikayesini nasıl çıkmaza sokarım da kitap yazarım temalı bu kitabın yazarının Nobel ödüllü olması da daha bi tuhaf. Kitapta beğendiğim tek şey çok fazla kurgu içerdiği için müthiş anlamlı kelimelere, cümlelere yer verilmiş olması. Yani çok boş vaktim var aman öylesine bir kitap okuyayım diyorsanız alın okuyun. Son derece sıkıcı bi kitap. Anlatılan ve yaşatılan aşktan midem bulandı.
Dar Kapı
Dar Kapı
André Gide
André Gide
Dar Kapı
Dar KapıAndré Gide · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 20232,826 okunma
Reklam
KARANFİL KIZ
O zamanlar dünya gerçekten de bir öküzün boynuzlarında durmaktaymış ve Karanfil Kız'ın bu aşırı gelişmiş iribaşa söyleyecek bir çift sözü varmış. Ama dur bak, en iyisi baştan başlayayım. Şimdi bu Karanfil Kız babasını fazla görememekten şikâyetçiymiş. Çünkü adamcağız haftanın her günü, hatta bazen haftasonları bile geç saatlere kadar çalışır,
VAR MI SİZİN DE BÖYLE CİNNETLERİNİZ? “Deliler ile benim aramdaki tek fark, onların bunu kabullenmemesidir. Oysa ben biliyorum deli olduğumu.” diyor, sürrealist ressam Salvador Dali. Dünyanın büyük çoğunluğu onun deli olduğuna, geri kalanıysa dahi olduğuna inanıyor. Hem deli olmak, dahi olmaya engel mi? Ya da tam tersi; dehalar da bir gün
Gece gece şuraya
Stephanie Garber
Stephanie Garber
kitapları hakkındaki düşüncelerimi dökeceğim. Altı kitabını da okudum ve yeni çıkacak kitabını pek hevesli olmasam da bekliyorum (sadece scarlett ve julian sahnelerini okuyacağım, eğer sahne verirse)
Caraval
Caraval
ilk olarak bu kitap beklentisiz okuduğum kitaplardan biriydi. Okuduğum zamanı dün gibi hatırlıyorum. Kasım
Lucienin kamı göğsüne yaslanmış, bacakları kollarının lam altından geçerek sırtına dolanmıştı. Ve ikisinin arasında kalçaları sıcak vajinasını karın kaslarına dayıyor, orgazm olmak için yanıp tutuşuyordu. Vücudunu öperek yukarı doğru çıkıyor, kadınının kontrolsüz seslerini dinliyordu. Kalbinin üzerine son bir öpücük kondurarak başını kaldırdı ve
Sayfa 93
Reklam
355 syf.
3/10 puan verdi
Japon edebiyatıyla tanışmak olsun diye, adını son yıllarda çokça duyduğum Murakami ile ve daha şirin bir tanışma olsun diye de öyküleriyle başladım.. Tam bir belirsizlikler, amaçsızlıklar toplamı diyebilirim. Birbirinden saçma 17 öyküden oluşuyor ve son öykü de kitaba ismini veriyor. Karakterler bir anda biriyle tanışıp konuşuyor içini döküyor ve sonra o kişi öyküden çıkıyor. Kültürün etkisi, çok fazla ait hissetmemin sebebi belki de. Her öyküde bar, bira, kadın, alkol, tükenmişlik, metropol hayatı, modern hayattan kaçış.. Bu kadar dar çerçeveye bu kadar fazla öykü sığdırma çabası kitabı zayıflatmış. Hiçbir öykünün sonu yok. Ortadan kaybolan fil için ne gördünüz diye soruyorlar tek şahide tuhaf bir şey görmüş de olabilirim görmemiş de olabilirim diyor. Belirsiz olacağım havasına edebiliği katletmiş farkında değil bence. Tema yok, konu yok, ders çok, mesaj yok. Amaç var, bir şeyler yazmış olmak, küçük bir merak uyandırıp okuyucuyu bir yere götürecekmiş gibi el uzatmak ve o hiç farketmeden o eli usulca bırakıp yok olmak. Al sen yaz kaldığın yerden (: İkinci bir şans verir miyim, emin değilim. Kesinlikle satın almam ama bir yerde denk gelirsem belki bir de romanını okuyarak yazarı tanımaya çalışabilirim.
Ortadan Kaybolan Fil
Ortadan Kaybolan FilHaruki Murakami · Doğan Kitap · 2023150 okunma
Türkiye için Balkanlar, eski beylikler önemli değil bunlar ilgilen­dirmiyor Enver’i. Buna karşılık ... — Tuhaf şey... Nedir peki onu ilgilendi­ren? — Turancılık, Edirneden Çine kadar Orta Asya’daki bütün Türklerin birleşmesi. Yeni milletler doğuyor, burada da heryerde de. Bundan sonra artık Yunanistan'ın, Sır­bistan’ın yaşamasına engel olamayız. Yeni ülkeler aramak gerek. Olağan bir barışla Ru­meli topraklarını emniyete aldık mı eski Hıristiyan eyaletlerin cehenneme kadar yolu var. İstanbul'da kurulacak saçma bir cumhu­riyet yerine başkenti Semerkant olacak bir imparatorluk kurmalıyız.
384 syf.
7/10 puan verdi
·
Beğendi
·
26 saatte okudu
Herkese selamlar Bir serinin daha sonuna gelmenin vermis oldugu hakli gururu yasiyorum. #katillerçetesi serisinin son kitabı #enkaranlıktaraf i da nihayet okudum. Karakterlere o kadar alışmıştım ki artık okumayacak olmak tuhaf bir his oluşturdu bende. Hem hüzünlü hem mutluyum Ayni zamanda biraz da hayal kırıklığına uğradım. Bu kadar iyi bir
En Karanlık Taraf
En Karanlık TarafJ. A. Redmerski · Ephesus Yayınları · 2023101 okunma
Doksanların sonuna doğru Eskişehir'de öğrenciydim. Okulu bırakmak üzereydim, ailemi bırakmıştım, solculuk beni bırakmıştı. Sik gibi kalmıştım tek kelimeyle. Beş kuruş param olmadan günler geçiriyordum. Hala şaşarım, ne yiyip ne içiyordum o zamanlar diye? Tek bir örnek vereyim, sefaletin boyutunu anlayın. Bir gece yarısı soğuktan donmasın diye
Reklam
Keşke ölmek isteyen bir tek kendisi olsa
"Kendi kendisiyle gurur duyma zamanıydı, şimdi yaptığı şeyi yapabildiği, en sonunda cesaretini toplayıp bu yaşama veda edebildiği için." Gururu yaşamdan değil ölümden yana duymamamız tuhaf geliyor ama o hisleri yaşadığımda ben de kendimle gurur duymuştum ve "Acınası olanlar biz değiliz asıl yaşayanlar tamam mı? Neyin acınası ya da
_Yaşam, ufacık şeylerden, küçük mutluluklardan oluşuyor. Hiçbir şey büyük ve kutsal değil. O yüzden sözde büyük olan şeylere ilgi duyarsan yaşamı ıskalarsın. Yaşam bir bardak çayı yudumlamak, bir dostla sohbet etmek, sabah yürüyüşe çıkmaktır, ama illa belli bir yere doğru değil, amaçsız, son belirlemeden hareket etmektir. Böylece herhangi bir
643 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.