Güzel olan herşey yarım kalır.
Filmler en güzel yerde sonlanır,
çok mutluyum dediğin yerde hüzün kendini hatırlatır.
Çocukluk kısadır, gençlik azdır ve bebeklik sanki hiç yaşanmamıştır..!
Vefa azdır, sadakat sınırlıdır.
Verilen sözlerin ömrü kısadır.
Çok seversin, çok çabuk gider.
Güzel rüyalar en güzel yerde biter.
Güzel olan ne varsa, sevdiğin şarkı bile, hemen bitiverir, kısacıktır...
_Cahit Zarifoğlu_
"Ben iç dünyama dönüyorum. Orada hayal kırıklığına yer yok."
demiş Oğuz Atay. Biliyoruz ki zaten insanlar hayal dünyasında hayal kırıklıklarına yer vermezler. Selim ve Turgut hayallerinde olmayan şeyleri yaşadılar. Ölmeden birkaç defa öldüler. Bu yüzden incelememe alıntılardan başladım çünkü bazı kitaplar insan hayatlarından birer
Sürükleyici ve yer yer hayatın kendisini anlatan kısa cümlelerle de öğretici bir kitap. Sevmek ama yanlış kişileri. Sevgi, hakkettiği değeri yine bulmuyor, yine harcanıyor bayrak elde en ön sıralarda.
Bekleyişler, uzun çok uzun ... Tam unuttum derken beklenen ansızın geliyor , ne seven aynı kişi ne de sevilen. Ağır hasarlı bir deprem bir sonrası gibi seven nasıl olabilr? Sevilen her zaman ki şımarıklığını takınıp yıkmaya bir kere daha yıkmaya geliyor.
Sevgide cimri olmak gerek diye düşündürdü kitap bana. Doğru her yerde herkese söylenmemeli.İnsan, bedenine ,ruhuna defalarca şiddet uygulayan biri karşısında sadece susmalı , yeniden sever mi diye düşünmek yerine umudunu kör sağır kuyuya atmalı çilesi bittikten sonra.
Kirlenmek, sadece bahçede koşup oynayıp çamura bulanıp eve dönen çocuklarda güzel.
Sadakatİnci Aral · Turkuvaz Kitap · 2010711 okunma
Ama anlamıyor musun Amy? Yanlış düşünüyorsun. Hiçbir ilişki sana istediğin her şeyi veremez. Verdikleri bellidir. Bir insandan istediğin her şeyi ortaya koyar -artık vücut kimyası mı olur , sohbeti mi, maddi desteği mi, fikir uyumu mu, iyilik mi sadakat mi ne istersen- ama bunlardan sadece üçünü alabilirsin. Üçten fazlası olmaz. Hadi çok şanslıysan dört.
Kalanını başka yerde ararsın. Sana aradıklarının hepsini veren biri ancak filmlerde olur. Ama film değil bu. Gerçek hayatta, ömrünün kalanını hangi üç özellikle geçirmek istediğini belirleyip bunları bir başkasında ararsın. Hayat budur işte. Tehlikenin farkında değil misin? Her şeyi bulacağım diye didinirken elindekilerden de olacaksın.
#magnoliaparks
~JESSA HASTİNG
“O benim için bir saatli bombaydi, şimdi anlıyor musunuz? Bana zarar verecekti. Beni hep incitecekti. Onun yanında her zaman güvende olsam bile, onunla asla güvende olamayacaktım..”
Bence alıntı size bir çıtır kitap içeriğinin vibe’nı verdi.
Peki siz söyleyin Bir ömürde kaç aşk yaşardınız??
Ayrıcalıklı, zengin
Kendinizi tutamayarak öfkelendiğinizde hep adil olmayan ve abartılı suçlamalarda bulunursunuz. Böyle birkaç olaydan sonra insanlar sizin gideceğiniz günleri saymaya başlar.
Şunu hatırlayın: Öfke nöbetleri ne göz korkutur, ne de sadakat doğurur. Yalnızca gücünüz karşısında şüphe ve huzursuzluk yaratır.
„Ancak içinde yumuşak ve uygar etkiyi ifade eden John Thornton'a duyduğu büyük sevgiye rağmen, Kuzeyin içinde uyandırmış olduğu ilkelliğin izi de canlı ve etkin kalmıştı. Ocağın yanında ve bir çatı altında yaşamanın vermiş olduğu sadakat ve bağlılık hâlâ vardı, ancak vahşilik ve hinliğini de yitirmemişti. Nesillerce uygarlığın işaretleriyle damgalanmış yumuşak huylu Güneyli bir köpekten ziyade, John Thornton'ın ateşinin yanında oturmak için yabanın içinden çıkıp gelmiş, yaban hayata ait bir vahşiydi o. Duyduğu çok büyük sevgi nedeniyle bu adamdan hiçbir şey çalamazdı, ama başka her kamptaki her adamdan çalarken bir an bile düşünmez, çalarken gösterdiği kurnazlıkla da yakalanmadan kalırdı.“