Dünyada ne kadar çok ses var kâri, bir söz olamamış bir mana bulamamış ne kadar çok cümle var. Ve dilinin ucuna her geleni hiç düşünmeden söyleyen ne kadar çok insan. Herkes bunca kelamı neden ediyor, niye söylüyor ve neden bu kadar fazla konuşuyor diye düşündüğüm çok fazla vakit oluyor benim. Zira bazen söz silahtan çok daha fazla yaralıyor insanı. Ve geçmiyor o yaralar, iyileşmiyor. Hatta bazen o kurşuni sözler sadece muhatabını değil belki bir zümreyi, bir topluluğu, hatta bir milleti yaralıyor ve çoğu vakit bir söz yüzünden gözden düşüyor insanlar, gönül kırılıyor, uhuvvet bozuluyor. Belki de bizim imtihanımız söz iledir kâri, söylenmesi gerektiğinde söylenmeyen ve söylenmeyecek vakitlerde söylenen sözler ile. Bana çoğu vakit susmak daha anlamlı gelir konuşmaktan. Anlayan birini bulamadığın zaman susmak çok daha manalı ve çok daha faydalı, öyle olmalı. Bir de şu var ki içimizde olan her cümleyi söylemek konuşmak demek değildir. Cemil Meriç’in “Her akla geleni yazmak yazı yazmak demek değildir” dediği geliyor aklıma. Ve üstat doğru söylüyor. İşte aynı onun gibi her aklına geleni söyleyen de aslında bir şey söylemiş değildir. Söz ateştir kâri, yakar.
Fatih Duman
Fatih Duman
Abdülhamid Han: "Bundy, Holmes, Manson, hepiniz kendi karanlık dünyalarınızda kaybolmuşunuz. Ted, senin sapkın arzuların için binlerce masum cana kıydın. Charles, sen de toplumu kaosa sürükleyen bir manyaksın. Holmes, sen en azından suçluları yakalamak için zekanı kullanıyorsun, ama sen de karanlık sırlarla dolusun." Ted Bundy: "Abdülhamid, senin baskıcı yönetimin altında insanlar eziliyor. Benim yaptıklarım, sadece doğanın kanunlarına uygun olanın bir yansıması." Sherlock Holmes: "Bundy, senin eylemlerinin doğaya uygun olduğunu iddia etmek saçmalık. Manson'ın zihni de senin gibi bulanık. Gerçek adalet, sağduyu ve mantıkla bulunur." Charles Manson: "Adalet mi? Ah, Holmes, sen sadece gözle görülenin yüzeyine bakarsın. Gerçek adalet, insanın iç dünyasını keşfetmekle mümkündür. Ben, sadece toplumun gizli yüzünü açığa çıkarıyorum." Abdülhamid Han: "Her biriniz kendi sapkın düşüncelerinizle karanlık bir labirente dalmışsınız. Gerçek adalet ve düzen, yalnızca sağduyu ve hukukun üstünlüğüyle sağlanır. Siz ise, bu düzenin düşmanlarısınız." Burak Yelin
Reklam
Canım sıkılırsa ben de düşünür, filazof, psikoloji ve psikanalizin kurucularina diyalog yazarım. 😂 Descartes: "Düşünüyorum, öyleyse varım. Ancak bu varlık, sadece bilinç düzeyinde mi yoksa daha derinlerde bir anlam taşıyor mu, Jung?" Jung: "Varlık, kişinin içindeki karanlık derinliklerde gizli olan kolektif bilinçaltının bir
bu kısma ek olarak anlatıcımız olan erkek kişisi arkadaşının “o da sadece bir insandı işte” diyerek durumu normalleştirmiş. bu konuda zaten bir erkeği ancak başka bir erkek desteklerdi… neyse içimdekileri burda dökmeyeceğim
be

be

@bsraaerdgn
·
20 Nisan 03:32
Bir arkadaşım bana, karısının cenazesi sırasında, karısının bir hanım arkadaşının sarılmasının, yan etkileriyle birlikte onu heyecanlandırdığını anlatmıştı. Utanıyordu, bana fikrimi sordu, karısını sevmediğini düşünüyordu. Çok uzun süren bir hastalığın ardından ölmüştü kadın, arkadaşım örnek bir şekilde ona bakmış ve yanında olmuştu, onu çok seviyordu. Şimdi ise, o olaydan sonra, onu gerçekten sevip sevmediğini soruyordu kendi kendine.
Bir yangının ardından sadece küller kalmaz, yanmış olmak da kalır. Bunu nerede söndürsün insan?
Gözlerim görmez, kulaklarım duymaz, ağzım laf yapmazken nereden hak ettim seni Bazı şeyleri birden hak ediyorsunuz, hiçbir şeyi hak edememiş, kanırtmış biri olarak hak etmeyi sindirmeye çalışıyorum Hiçbir zaman bir yerdeki en güzel kadın olamamış biri olarak, bu yerdeki en güzel kadın oldum Bunu oldurduğun ve oldurmaya çalıştığın diğer her şey için teşekkür de edemiyorum, sana teşekkür edilmez sana bakılır Sana yettirilmez, sen zaten istemezsin biz istemeyerek kavuşuruz Dünya kadar eksiğim vardır sen onları görmezsin, ellerimi görürsün, oldurmaya çalışıyorlardır sana yeterdir olmasa da olurdur Onu unutursun bunu unutursun en önemli her şeyi unutmaman gerekirken bazen unutursun ama insansındır, kavgan vardır Kavganı ve beni, beni kavgana dahil ettiğini unutmazsın Çiçeklerin arasından geçerken çiçekleri görürsün, benim gördüğümü bilirsin "Ellerimi tutuşunla bitecek tüm dertlerim" hayır bitmeyeceğini bilirsin ama tutarsın Sonra inanır mısın bilmem ama biter İnanırsın biliyorum çünkü sen inanmanın en saf halisin Elimden alınan şeyleri avcuma bırakırsın, ne güzel bıraktın diyeyim diye değil sadece bırakırsın Elimden alınanlar elimden alınmamış olur, sen beni hazine sanarsın bomboşumdur, doldurursun ben doluydum sanarsın Bir elin verdiğini diğer elin bilmez, bu ne ayettir ne bir şey, bunu sen hiçbir yerden öğrenmemişsindir
Reklam
Anadoluda gerçekten cehalet hüküm sürüyor
Arkadaşlar, tokatın zile "ilçe" sinden bi kızla konuşmuş bulundum. Nasıl konuştuğumu sormayın, rastgele insanlarla anonim konuştuğun bi uygulamada karşılaştım ve numarasını aldım. Sadece sesini duyduğum o 60 saniyede anlamıştım cehaleti evet ama umutsuz vaka olduğunu anlamam için sonrasında whatsapptan 10 15 dakka konuşmam
kendime sürekli bir başkası olmam gerekti. oldum. yalnızlığı düşünmemek için bir nefes bazen. bazen gitmemek için bir neden oldum. teselli cümleleri bilmediğimden sustum. sımsıkı tuttum ellerimi. sadece bizi çok seviyorum dedim. zaman beni kötü biri yaptı. acı içinde çektiğim nefesleri acı içinde verdim.
Ateşe merak duyan 4 kelebeğin hikayesi:
Bir zamanlar 4 kelebek ateşin sırrını çözmeye karar vermişler, sonra hep beraber yanan bir ateşin yanına gitmişler... Aralarında konuşurlarken 1.kelebek: - "Önce ben gideceğim ve ateşin sırrını çözüp size de söyleyceğim." demiş ve gitmiş... Şöyle bir ateşin etrafında dolanmış, gelmiş. Arkadaşlarına: "Ben ateşin sırrını çözdüm: Ateş
Bir kadın sadece bedenen değil duygular ve manevi olarak da bir erkeğe göre daha esnektir. İstisnalar belki vardır ama kadınların hiç beklemediğiniz bir anda o savaşçılığını görebilirsiniz. İyi ki kadınım.
Reklam
Dünyanın en saçma ve cevabı olmayan sorusu, "Neden?" Nedenini bilsen ne değişecek, hiçbir şey... Bir olayın/durumun nedenini niçinini sorgulamak sadece vakit kaybıdır, insanın enerjisini sömürür. Asıl sorulması gereken soru, "Bundan sonra ne yapacağım?"
onlara baktım, hiçbir şey yapmadım. yapamadım. ses çıkaramadım, nefes alamadım, konuşamadım, ağlayamadım. ben sadece yutkundum. derince, sertçe yutkundum. çünkü yutmak istedim. boğazımda takılı kalmış kelimeleri, kursağıma batan hevesleri, yüreğimi sancıtan hayalleri bir bir yutmak istedim.
.... Gelin Birazda Düşünelim: KÖLELİK Kölelik en genel tanımıyla, bir başka insanın “metası” olmaktır. Yani kişisel bir özgürlük ya da söz hakkı sadece sahibi tarafından belirlenmesi ve insandan ziyade “makine” olma durumudur. Dünyada uzun yıllar boyunca çeşitli şekillerde uygulanmıştır. İlk olarak yaklaşık 11.000 yıl önce ortaya çıkmıştır.
Bazen sadece önünde uzanan bir çift memeyle bacak arasını parçalamak istersin
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.