Bizde itiraf yoktur. Bizde bahane, mazeret, gerekçe, sebep, kulp, kılıf, bir dokun bin ah işit vardır. Yaptım ama bi sor, niye yaptım'dır bizde itirafın karşılığı. Madem yakaladın suçumu, sor ki sebebini anlatayım, kıvırayım, dolandırayım, böylece asıl mağdurun ben olduğumu gör! (Anladım, mağdur olmak sadece benim karakterim değilmiş, mağdur olmak genetik karakterimizmiş.)
Sayfa 232 - Can Yayınları·Kitabı okudu
70 syf.
·
Puan vermedi
Derinlerde bir yerde Kitabı ilk sayfasını okumaya başlamamla iki gün içinde bitirmem bir oldu. Buradan anlarsınız ki kitabın dili akıcı ve anlaşılır yazılmış. Bu kitap , kelimelerin sadece anlamlardan ibaret olmadığını, her birinin bir his, bir anı, bir dünya taşıdığını anlatıyor. Sadece okuyarak değil , hissederek yol almak isteyenler için… yazmış kitabın arka kapağına yazarımız Mehmet Can Varlık.. belki bilenleriniz vardır zor günlerden geçerken bu kitapla karşılaşmak benim için büyük bir şans oldu. Fark etmeme, ailenin önemine, zamanımızın kıymetini, kendimi keşfetmeye ve daha bir çok konuda okurken bana destek olduğunu hissettim. Bazı altını çizdikleri şu şekilde; • kusur sende değil, hayatın doğasında var. •Kadın, yeryüzüne gönderilmiş görünen bir melek türüdür.Yokluğuyla kendini belli eder,hissettirir.Varlığıyla neşe, huzur ve güven verir. •Aslında insan doğuştan kötü değilmiş.Kötülük, zamanla şekillenen, seçimlerimizin ve yaşadıklarımızın bizde bıraktığı izlerden doğan bir gölgeymiş. Meğer her şey bizde bitiyormuş. •Yalnızlık, insanın çevresinde kimlerin olduğu ile değil, kalbinin ne kadar boş olduğu ile ilgilidir. •Denemekten vazgeçmek, çabalamaktan korkmak ve nasibini beklemeden pes etmek seni gerçekten başarısız kılar. •Tahammül sessiz kalmak ya da kendini yok saymak değildir. İçindeki fırtınaları dindirecek kadar güçlü olmak, yine de gülümsemek ve yoluna devam etmektir.
Derinlerde Bir Yerde
Derinlerde Bir YerdeMehmet Can Varlık · Kitap Müptelası Yayınları · 202511 okunma
Reklam
262 syf.
·
Puan vermedi
·
27 günde okudu
Bu kitabı ismine bakarak almıştım. İlginç bir kurgu bekliyordum. Hakkında yorum okumamış, sadece tavsiye görmüştüm. Öğretmen okuma grubumuzda kitap seçmem gerektiğinde de elim nedense ona gitmişti. Açıkçası pişmanım. Umduğum gibi bir kitap değilmiş. Biraz hayal kırıklığına uğradım. Bu yüzden de okuma grubundaki arkadaşlardan özür diliyorum. Neyse gelelim yoruma... Kitap bir nöroloji uzmanının hasta hikayelerini ve tedavi yöntemlerini anlatıyor. Daha önce okuduğum gibi bir anlatım tarzı bekliyordum ama o kadar yavan ve bilimsel bir anlatım vardı ki ne yazık ki odaklanamadım. Bir de çok ama çok yoğun bir dönemimde okumaya başladığım için elimde süründü de süründü. Tabi sadece olumsuzluklardan bahsetmek haksızlık olur. Bu kitapla öğrendiğim şeyler de oldu. Mesela beynin sırlarla dolu olduğunu ve hala çözülemeyen kompleks bir yapısı olduğunu öğrendim. Toplumda yer alan zihinsel engelli bireylerin geliştirilmesi için yapılması gerekenleri öğrendim. Bizde bu tarz tedaviler için çok geç kalındığını da fark etmiş oldum. Önerir misin derseniz, eğer nöropsikiyatriye ilginiz varsa, hasta hikayeleri okumayı seviyorsanız önerebilirim. Ancak asla bir kurgu tadı vermiyor, bunu da belirtip sözlerime son vereyim. Mutlu hafta sonları diliyorum.
Karısını Şapka Sanan Adam
Karısını Şapka Sanan AdamOliver Sacks · Yapı Kredi Yayınları · 20205,6bin okunma
Yaş otuzbeş yerine bizde Yaş kırk diye yazalım şiiri...
Kırk oldum. Yollar önümde değil artık, Ardımda kalan izleri sayıyorum. Her adımda bir yük, bir veda, bir yalnızlık, Eskiden güldüğüm şeylere bakıp susuyorum. Dost dediklerim, kim bilir şimdi nerede? Bir kısmı unuttu, bir kısmı küskün, Kırgınlığın tarifini öğrendim, İnsanı yormadan sevmek ne mümkün. Aynalarda başka biri var şimdi, Gözler tanımıyor, gülüş tanıdık değil. Biriken sadece yıllar değilmiş meğer, İnsan, insandan da yoruluyormuş eğildikçe eğil. Bir zamanlar ne hevesle, ne düşler kurduk, Ne "hep beraber'ler" geçti o masal yollardan. Şimdi herkes kendi içinin derinliğinde, Yalnızlıkta yoruyor, fayda da yok ellerden. Kırk yaş… Yolun yarısıysa eğer hâlâ, Bu ne yorgunluk, bu ne bitkin bir durum, Biraz daha dayan diyorum kendime bazen, Ama içimden gelen "kim için artık" diye bir yorum...
Gogol - ölü canlar
479 syf.
9/10 puan verdi
·
26 günde okudu
Bu roman beni hem güldürdü hem de düşündürdü. Romanın başkahramanı Çiçikov’un yaptığı şey başta bana tuhaf geldi: ölmüş ama kayıtlarda hâlâ yaşayan köylüleri satın almak. Ama sayfalar ilerledikçe fark ettim, bu sadece bir alım-satım meselesi değilmiş. Her uğradığı kasabada yeni bir karakter, yeni bir düzenin çarpıklığı. Kimseye tam güvenemiyorsun. Herkesin bir hesabı var. Paranın, unvanın, imajın ne kadar sahte olduğunu o kadar iyi anlatıyor ki Gogol, yer yer sinirleniyorsun karakterlere, yer yer üzülüyorsun. Okudukça düşündüm; acaba bizde de hâlâ bu “ölü canlar” yaşamaya devam ediyor mu? Belki de ediyor. Bitince içimde hafif bir boşluk kaldı. Ama bir de hayranlık. Yazım dili biraz ağır olabilir ama sabredince, satır aralarındaki zekâ ve hiciv insanı kendine çekiyor. İyi ki okumuşum dedirten kitaplardan oldu benim için.
Ölü Canlar
Ölü CanlarNikolay Gogol · İş Bankası Kültür Yayınları · 202426,9bin okunma
200 syf.
·
Puan vermedi
Tam sinemaya uyarlanabilecek bir roman Aziz. Aslında edebiyatta sinemaya uyarlanabilecekse bir roman, o roman için pek de iyi şeyler söylenemez ama şimdi onun mu kaygısını güdelim. Tek seferde
Aziz
AzizYavuz Ekinci · Everest Yayınları · 202578 okunma
Reklam
88 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.