Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Kendin Olmak
Aslında bana sadece bir ipucu verdi: Hayat değişmez, sadece senin ona olan tutumun değişebilir ve bu önemsenmeyecek bir uyum sağlama değildir. Doğrusunu söylemek gerekirse, bu imkân dahilindeki tek anlamlı uyum sağlama olabilir.
Sayfa 238 - Ren KitapKitabı okudu
"Emin misin? Çünkü içini kendi aletime saklıyo- rum. Kendimi tutmam zor olacak, ama yapabilirim. Peki ya sen?" diye sordu bacaklarının arasına ateşli ve ıslak bir öpücük kondurarak. Julia inleyerek ileri geri hareket etmeye başladı. "Evet, dilin muhteşem şeyler yapıyor bana." "Benim yöntemimle yapmalısın Julia."
Sayfa 39
Reklam
Don Juan, Carlos un değişmesi gerektiği söyler. Carlos, yavaş yavaş değişmekte olduğunu, zamana ihtiyacı olduğunu belirtir. Don Juan, 'Benim konuştuğum, bir anda olan değişme, der. Ve tüm sorunun nerede yattığına işaret eder; 'Sorunun temelinde, senin istediğin kadar zamanın olduğunu düşünmen yatıyor, der. Carlos, düşüncesinde ısrar
"Sen şimdi bunu biliyorsun ve Kumru'nun o kadınla aynı eve gitmesine engel olmak istediğimde beni tuttun, öyle mi abi?" diye sordu Uraz burnundan soluyarak. "Tuttum tabi. Oğlum bunu kızın babası da biliyor, teyzesi de biliyor, hepsi biliyor. Kızın kendisi de öğrenecek, belki de ögrendi bile! Bak anlasana şunu, sen ben biz kimiz ki? Bizim bu hikayedeki yerimiz ne?" diye sordu Araz sigarasını küllüğe bastırırken. "Kumru benim..'' dedi ve durdu Uraz. "Senin ne?" "Benim... değer verdiğim...bir arkadaşım." deyiverdi sadece. Araz pencereyi kapattı ve Uraz'ın yanına oturdu. "Ne kadar değer verdiğin?" diye sordu sessiz bir sesle. "Neyi merak ediyorsun abi? Açık açık sor." Araz sinirle gülümsedi, Uraz'ın bu agresif halleri ona kendi gençliğini hatırlatıyordu. Onda kendini görüyordu. "Bak bir yıldır her gün hastanedeydin. Bana hiçbir zaman açık açık Kumru'nun sendeki yerini anlatmadın. Bu kız senin için ne? Siz bu kızla birbirinizi ne kadar tanıdınız? Olsa olsa iki hafta, hadi bilemedin üç hafta desen birbirinizi ne kadar tanımış olabilirsiniz ki?"
Uğruna savaştığım tek şey senken mi?
“Ben sarılmak istiyorsam sen daha fazla istiyor musun?” Uzun bir süre cevap vermeyince istemeyerek de olsam gözlerimi açtım. “Benden bıktın değil mi?” diye fısıldadım. Yavaş yavaş başını bana çevirdi. Başını iki yana salladı. “Seni incitmek istemiyorum,” dedi. “İncitebilirsin. Benim seni incittiğim gibi.” “Senden intikam almıyorum. Ama...” tekrar tavana döndü ve yutkundu. “Bir yerden gidiyorsan, git. Bir yola giriyorsan o yolda gerçekten yürü. Ben seninle birlikte yürüyebileceğimize olan inancımı kaybettim. Sana güvenmiyorum. Senin benim karanlığımı aydınlatabileceğine inanmıştım ama sen tüm diyara ışık saçmak istiyorsun. Bunu istemende bir sorun yok, bu bir hata ya da yanlış değil. Sadece aynı şeyi istemiyoruz. Senin ışığını kesmem ama senden medet ummayı bıraktım. Bırak artık karanlığa alışayım. Sana sarılmak istiyor muyum?” Yeniden gözlerini bana çevirdi. “Tabii ki istiyorum, Ama her seferinde geri çekileceğini bilerek sana sarılmanın nasıl bir işkence olduğunu biliyor musun? Kanatlarımı kopardılar, Nova. Ve seni her bıraktığımda ben kollarımı da koparmak istiyorum. Burada olmak istiyorsun ama burada kalmak istemiyorsun. Seni suçlamıyorum ama kalan gücümü savaş meydanına saklıyorum. Seninle savaşacaksam bu sadece meydanda olacak artık.” “Benim için değil bana karşı savaşıyorsun. Artık.” “Attığın her adım bizi buraya sürüklerken bunun olacağını bilmiyor muydun?” diye hesap sordu. “Seninle savaşmak istemedim, benim yüzümden kendi savaşında yenilmeni istemedim.” “Uğruna savaştığım tek şey senken mi?”
Sayfa 676 - Dex yayınları, Darenova.Kitabı okudu
Kendisini çağıranlar, bu üç katlı ve ahşap binada olmalıydılar. Allah nasip ederse bu defaki tahmini daha isabetli olacaktı. Yine de, sol taraftaki mezar taşlarının yanından geçerken içinde bir şüphe yok değildi. Açık bırakılmış kapıdan içeri girdiğinde kendini, tavandan sarkan avizedeki onsekiz kandilden çok, kelimelere dökülmesi gayrı kabil bir
Reklam
Hastama sunabileceğim en değerli şey, varlığım. Sadece yanında ol, diye düşündüm. Akıllıca bir şeyler söyleme çabasını bir kenara bırak. Fark yaratacak bomba gibi bir yorum aramaktan vazgeç. Senin yegane görevin, tüm varlığınla burada olmak. Seanstan ihtiyacı olan her ne varsa alacaktır zaten.
Kendini Beğenen Âlimler
Başka bir kısım âlimler ise, bu huyları bilirler; ve yine bilirler ki, bu huylar din açısından kötü olarak değerlendirilir. Ancak, kendilerini beğendikleri için, bu sıfatlardan uzak olduklarını ve Allah'ın onları bu huylarla imtihan etmeyecek kadar yüce bir derecede bulunduklarını düşünürler. Yani onların zannına göre Allah, kendilerinin
Nefes sesim onun nefes sesine karışırken bu o an duyabileceğimiz tek melodiydi. Uraz'ın nefes alış verişleri sakinleşirken beni kollarının arasından bırakmadan saçlarıma doğru fısıldadı "Bırak gideyim.'" dedi, "Kapıya kadar gidebilecek tek kişi benim. Sen de biliyorsun. Sizi buradan sadece bu şekilde kurtarabilirim." dedi çaresizce. "Tek başına bu karanlığa karışmana izin veremem Uraz, duydun mu beni? Yolda başına bir şey gelirse tek başına hayatta kalamazsın. Buraya beş kişi geldik. Herkes kendinin kahramanıdır, anla artık bunu." "Ama ben senin kahramanın olmak istiyorum." dedi kendinden emin bir sesle, "Hepinizin." diye ekledi. "Beni buradan çıkana kadar uykusuz kalmak zorunda brrakma Uraz. Çıkana kadar hiç uyumayp seni gözetlemek zorunda bırakma. Beni bu korkuyla yaşatma. Bizi bırakıp gitmeni istemiyorum, seni yanımızda istiyorum. Bana söz ver." Uraz acı içinde gülümsedi. "SÖZ.'' dedi.
"Aslında benim için önemli olan şey meşhur olmak değil de, o şöhreti kazanma süreci. Ama zaten benim için şöhret olmak başka bir şeye kavuşmak için bir araç. Ben sadece o yüzden şöhret olmayı istiyorum." "Senin uğruna," demeyi çok isterdi ve eğer Ruth, hikâyelerinden heyecan duymuş olsaydı, diyecekti de...
Sayfa 147 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
“Masanı terk etme,” demişti Kafka, “masanda otur ve dinle. Hatta dinleme bile, sadece bekle, sessiz, sakin ve tek başına olmayı öğrenmen gerek. İşte o zaman dünya senin karşında maskelerini indirecek, kendisini sana sunacaktır.
Senin gibi olmak için neler vermezdim. Sen o kadar iyi bir insansın ki... Sen çok iyisin. Ben ise çöp evet çöpten bir farkım yok ve şimdi Duru'yu da bu çöplüğe sürüklüyorum. O da çok iyi birisi ve ben sizi hak ediyor muyum bilmiyorum. Aksine. Bizden daha çok hak ediyordu mutlu olmayı. O almadan vermeyi severdi. Sadece maddi değil manevi olarak da elinden geldiğince her şeyi paylaşırdı. Ona sonuna kadar güvenebilirdik. Kendisine gözüm kapalı bir şekilde canımı bile emanet ederdim. İçinde barındırdığı iyiliğin üzerini örtmelerine müsaade etmesi kendi hatası değildi. O da karşısına çıkan insanlara güvenerek perde çekmişti bu iyiliğe. Ama biliyordum ki perde kapalı olsa da pencere sonuna kadar açıktı. Duru'ya zamanında vermiş olduğum söz aklıma geldi. Buna fırsatım olmadan Ali benden hızlı davranmıştı ve şimdi güzel bir ilişkileri vardı. Düşündüğünden daha iyisin Ali. Sen bunu göremiyor ola- bilirsin ama ben bunun farkındayım. Duru da bunun farkında. Sen kendisine sevgini açmadan önce de farkındaydı. Birlikte köye gittiğimiz her gün illaki senin konun açılırdı ve seni ne kadar sevdiğinden söz etmeden kapanmazdı konu. Yine ben de aynı şekilde. Artık hayatıma aldığım insanları sınavdan geçiriyorum. İnanır mısın, sınavı geçmeyi başaran tek insansın. Hayvanları buna dahil etmiyorum. Biraz torpil katıyorum el- bette araya ama onlardan bir zarar görülmez. Eğer bu kadar iyi olmasaydın sınavı geçebilir miydin sanıyorsun?
Sayfa 226 - İkinci adam yayınlarıKitabı okudu
— "Senin hayalin ne?" — "Sadece mutlu olmak ve bir şeyler yapmak istiyorum ama bunun ne anlama geldiğini ya da oraya nasıl ulaşacağımı bile bilmiyorum."
‘Hep dünyanın, insanın içindeki iyiliği bulması için tasarlanmış bir bahçe olduğunu düşünürdüm ama bugün olanlar ve sen, bana şunu anlattınız: İyi olmak aslında sadece bir detaymış. Ne deneyimlemiş olursa olsun, yaşadığı kötülüğe rağmen insanın kendini iyiye çevirecek gücü olmasındaymış tüm mesele. Güç, birinden üstün gelmek ya da istediğinde birinin canını almak değil, biri senin canını aldığında bile kötüleşmemek, onun düştüğü tuzağa düşüp canavara dönüşmemektir. Sana vurana el kaldırmamak, sana vurana el kaldırmaktan çok daha zordur. Asıl, doğruda durmak güç ister.’
Boş konuşan insanlar genelde senin kararlarını ve yaptıklarını eleştirirler. Sana alternatif ve çözüm sunmaz söylediklerinin içerisinde, sadece seni eleştirir. Ama sana destek olmak isteyen insanlar, seni kırmamaya özen gösterirler ve söylediklerinin içinde her zaman bir alternatif ve çözüm önerisi sunarlar.
Sayfa 67 - DestekKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.