Gregory’nin hikayesi ile seriye noktayı koyuyoruz. Seriyi göz önüne aldığımda bence yazar serinin sonlarına doğru sıkılmaya başlamış olacak ki son iki kitaptan da pek keyif alamadım. Aslında Francesca’nın hikayesi biraz daha iyiydi ama yazar kardeş sayısını dörtte falan bıraksaymış daha iyi olurmuş diye düşünmedim değil.
Gregory’nin aşık olmaları
Irvin Yalom, günübirlik hayatlar kitabında bir danışanına sorar: Yaşamını neden bu şekilde düzenlemiş olduğunu anlamamız önemli, çok iyi sosyal becerilerin var, özgüvenin yüksek görünüyor, benimle kurduğun yakın ilişkinin sana iyi geldiğini söylüyorsun, o halde neden başka insanlarla da yakınlık kurmaktan kaçınıyorsun, böyle soyutlamış bir yaşamın
Merhaba Abicim...
Nerden başlasam hiç bilmiyorum. #230380227
Kitabın bittiğine mi? Yoksa...
Senden bahsedince sözcükler bile tıkanıyor biliyor musun?
Sen söyle ALBAYIM neye?
Ah be Oğuz abi neden erken gittin. Sen zaten dünyaya verilmiş en güzel hediyeydin be bizden de alındın geri.
Albay, Selim, Hikmet, Bilge,
Tarih kulpsuz bir tava gibidir biz istediğimiz yerden kulbu takarız diye duymuştum. Memlekette hem islamcıların hem de kemalistlerin ortak düşündükleri konular muhakkak mevcuttur. Osmanlı son dönemine dair ortaya çıkan tartışmalarda konuşulan en mühim konulardan birisi de İttihat ve Terakki, malum. İşte bu İttihat ve Terakki hem islamcıların hem
insanlığımı yitirirken* sizce de müthiş bir kitap ismi değil mi ?
japon edebiyatına dair okuduğum ilk kitap olduğunu belirteyim.
karamsar, kasvetli ya da ruhun hezeyanlarından bahsesen ne varsa severim. kitap da tam olarak böyle, ismi gibi. insanlığını yitirdiğini düşünen birinin serüvenini ele alıyor. daha dikkat çekici olan ise yazar bu kitabı yazdiktan sonra intihar ediyor ve yakınları bu kitabinda kendisinden bahsettiğini iddia ediyor. aslında hepimize göz kırpıyor satır aralarında, evet bu ben işte deyip kitapla konuştuğum birçok kısım vardı. mesela şöyle bir kısmın altını çizmişim:
sadece sabahtan aksama kadar ikinci katın beş metrekarelik odasında tıkılı halde eski dergileri okuyup aptalca bir şekilde yaşıyordum. intihar edecek enerjimi dahi kaybetmiştim.
tarih, 3 ekim 2023
not ( hayat bazen böyledir)
işte böyle bir sayfa karışık, muğlak, müphem bütünüyle kara noktaları olan dönemlerimiz oluyor ve kitap bu durumlara özenle değiniyor.
tanrı ile diyalogları ayrıca değerlendirilmeye değer,
tanrıya soruyorum, güvenmek bir suç mudur ?
evet sayın tanrı beni ve intihar etmiş yazarımızı aydınlatırsan seviniriz :d
bir diğer soru hepimize, bazı kavramların karşılarını aradıkları bir bölüm var ve iş dönüp şuraya variyor;
ciçeğin karşı... bu dünyada en çiçek olmayan şey nedir ?
ben cevap olarak gayriahlakilik demişim, varın siz de cevabınızı düsünün.
sevgili okur ben kitapla birlikte yine şuraya vardım ki mütemadiyen buradaydım: her şey geçip gidiyor ve biz anlamanın ve anlaşılmanın imkansızlığı altında eziliyoruz.
sevgiyle..
Osamu Dazai adıyla bilinen Japon yazar Şuuci Tsuşima (1909-1948) Tsugaru Yarımadası'nın bir kasabası olan Kanagi- Mura'da (Goşogavara) on iki çocuklu kalabalık bir ailede dünyaya gelir. Dazai'nin çok da uzun sürmeyen bulantı dolu yaşamının ilk yılları, hasta bir annenin eksikliği ve annenin yerini doldurmaya çalışan yakınlarının onu
İçimde dünyanın yükü var. Ne yapsam nereye gitsem çözemediğim ve çözemeyeceğim dünyalar yükü birikmiş bende. Hasret yükü müdür, sevda yükü müdür bilemiyorum. 20 yaşın geldim ve "sanki yaşım 50'lere dayanıyor gibi". Ayrıca dünyada hiçbir gün aynı geçmiyor. Bazen sadece bir cümle bile 20 yıl yaşlandırıyor bizi ve unutmayın "olmayınca olmuyor".
Günlerce kaçacağız, kimden: KENDİMİZDEN. Neden kendimizden kaçmak zorunda kalıyoruz her seferinde bir yere giderken kalbimizi orada ya da bir kişide bırakamıyoruz. Kimi sevsem bende kalıyor hesabı. Herkesi kalbimde taşıyorum. İçimde kocaman bir dünya biriktirmişim ve tüm yüküm de kendi dünyam olmuş.
Dünyayı hafifletmek için sevgi yeter mi? Şimdi sizlere soruyorum sevgi ne zaman tek başına her şeye yetti?
R.D
Şimdi… Nereden başlayayım? Wattpad’in artık +18 er*tik kitaplarla dolu bi uygulama olmasıyla mı, kitabın gereksizliğine mi…
Kitaptan hiç bahsetmeyeceğim ama, şunlara değinmeden edemem:
Aradığınız karakter; sherlock misali zepzeki bi karakter+yapılan hiçbir hatayı affetmeyen, yalandan nefret eden, yakışıklılık olarak ondan iyisi bulunmayan
"Eğer bizler inandığımız doğruları söylemeyecek olursak, o zaman bu noktada hiçbir zaman hak hâkim olmayacak, zalimler dünyada hâkim olacaktır."
Aslında inceleme yazmayı düşünmüyordum ta ki bu alıntıyı görene kadar. Reisin sözü bizim için emirdir diyerekten bu incelemeyi yazıyorum... :D
Şimdi diyeceksiniz ki "Sen değil misin
Ahnef bin Kays anlatıyor: Hac için yola çıkıp Medine'ye geldik. Niyetimiz sadece hac yapmaktı. Konakladığımız yerde yüklerimizi indirirken yanımıza bir kişi gelip: "Halk mescitte toplanmış ve büyük bir heyecan var" deyince biz de doğru mescide gittik ve halkın, aralarında Ali, Zübeyr, Talha ve Sa'd bin Ebi Vakkas'ın
birtakım yenilikler de, insana bir yürek
acısı verir hale gelir; alışılmış (kendini uyarlamanın yolu bulunmuş), sevilmiş (gönül bağları
kurulmuş), içinde (ne çabalar pahasına) yerleşilmiş durumlarda iç sızlatıcı, ürpertici gedikler açar bunlar.