Emir..
Hasan..
Bende tesiri çok güçlü bir kitaptır Uçurtma Avcısı.
Afganistan'da çocuk olmak.. Dönemin şartları, kardeşlik bağı, ahde vefa ve daha birçok gelgitler yaşarsınız okurken. Kendini sorgulatır, menfaatlerin uğruna yaptıklarını ve yapmadıklarını..
Emir'in bakış açısı, hisleri, pişmanlıkları bir kenara, Hasan'ın o derin hisleri ve güzel kalbi karşısında büyüler okuyucusunu..
"Afganistan'da çocuk çok ama çocukluk yok." sözünü kitabı bitirince anlamlandırırsın, gözyaşları içerisinde..
Bu kitabı ilk okuduğumda lisedeydim. Pek anlamlandıramamıştım yıllar sonra 2.kez okuduğumda öyle güzel şeyler koydum ki heybeme.. İşte bu yüzden bazı kitaplar birden fazla okunmalı ve bazı kitaplar zamanı gelince okunmalı..
En can alıcı kısmı şuraydı bence:
50 yıldır bahçesinden dışarı adımını atmayan gül yetiştiren adam, torununun ısrarıyla bir sabah namazı için birlikte camiye giderler. Camiye girerken ayakkabılıkta bir fötr şapka görür ve şok olduğunu belli etmez ardından namaz çıkışı ise imamın sakalsız olduğunu görünce dehşete kapılır ve "ey insanlar" der ama onu kimse duymaz. Ardından bir daha yineler ardından ey cemaati müslimin diye son kez yineler ve cemaat toplanır onu dinler. Onlara nasraniler gibi yani hıristiyanlar gibi giyindiklerini hatırlatır. islam üzerinizde görünmek ister, der. Bu dış görünüşlerinin zamanla içlerine sirayet edebileceğini hatırlatır ve gaflet içinde olduklarını hemen tövbe etmelerinin gerekliliğini hatırlatır. Cemaat çıtı çıkmadan her an kaybolabilecek gibi duran ve sütun gibi dik ve konuşması gözlerin derinliklerine etkiyen bu şahsı hayranlıkla dinler.
Tabi gül yetiştiren adamın bu olayı zannediyorum 1975 li yıllarda olsa gerek.
bunun paralelinde kitabın konuşmacısının Amerika da Sitareyle ve onun arkadaşlarıyla geçen batılı tarzda bohem bir yaşam içindeki keşmekeşlikleri de gözler önüne seriliyor..