Seküler sistemde İÇGÜDÜLER’in ötesinde AKIL ve HİKMET vardır.
Reklam
Şimdi görüyoruz ki her şeye rağmen insan içgüdüleriyle mutlu olamıyor. Bütün teknolojik ürünleri kullansa bile sonunda geliyor iç huzuruna muhtaç kalıyor, onu bulamıyor ve dolayısıyla mutlu olamıyor.
İçgüdülerle beraber siz TÜKETİM’e yöneliyorsunuz.
Kapitalizm dediğimiz zaman, paradan para kazanmayı anlamak lazım .
Çünkü insan, sadece içgüdülerine göre yaşamıyor. “Peki, ne ile yaşıyor?” Aklıyla yaşıyor!
Reklam
Bütün iradesini isteyerek, bilerek ve AŞK ile severek Allah’ın kaderine tevdi ve teslim etmek, demektir. Fenafillâh dediğimiz bu.
İnsanın içerisinde iki güç var malum: Birisi kalbi, birisi nefsi.
Bir Müslüman ne kadar çok verirse o kadar iyi. Neden? Çünkü Allah hep veriyor.
Reklam
Aslolan, ihtiyaçları minimize etmektir. Çünkü islam uluları da olabildiğince az almışlardır.
Gökyüzünde temaşa eylemek, varlığımızı sonsuza alıştırmak, sonsuzla tanıştırmaya teşebbüs etmek veya sonsuza aşina kılmak gayreti demektir. Gökyüzünü temaşa ettiğimiz zaman, onun herhangi bir noktasını, bölgesine veya bölümünü diğerlerinden tefrik edemiyoruz. Gökyüzü bütün varlığı kuşatan, bir birlik içindedir. Gökyüzü temaşası, varlığımızı aynı zamanda vahdet fikriyle de tanıştırıyor. Dolayısıyla sonsuzluk ve vahdet iç içe geçmiş iki büyük ve ilahi realite olarak, ruhun susuzluğunu gidermektedir.
Göz bir mesafeye kadar görebilir, ondan sonrası için acizdir. Fakat ruh öyle değil. Ruhun serüveni, gözün aciz kaldığı ve bu aczini itiraf ettiği noktadan sonra başlar. İnsan, gökyüzünün esrarına kendisini terk etmeye başlarken, önce gözünden istifade eder. Fakat sonra, hemen devreye ruh girer. Ruhun durağı yorulunca ya kadardır. Buradan şunu anlıyoruz ki, Gökyüzünü temaşa eylemek, varlığımızı sonsuza alıştırmak, sonsuzla tanıştırmaya teşebbüs etmek veya sonsuza aşina kılmak gayreti demektir.
Tabiat, gören göz ve hisseden bir kalp için cemal tecellilerinin yansıdığı bir güzellik bahçesidir.
Resim