Siz bir bir nesneyi üretmezseniz, o nesne size bir yerden gelir. Ya '' tekrar etmekten'' ya da '' taklit etmekten'' gelir. Ama gelen şeyin, yani bir başka seçmecinin seçtiği eserin ya da ürünün arkasında görmediğimiz, mündemiç (İçkin) bir değer vardır ve o değeri siz bilemezsiniz... O değer, gelen şeye bağlıdır ve ondan ayrılması söz konusu değildir. ''Ürün-değer ilişkisi'', maddedeki gizli öz gibi bir şeydir. Siz o nesneyi kullandıkça o değer ''Sizi'', yani önce ''Davranışınızı'', sonra da o davranışın arkasındaki size ait ''Değer hükmünü'' dönüştürür. Neticesinde de '' Bu artık çok önemli değil, ne olacak ki '' dediğiniz an artık '' Bir tasavvurda sona erdiğinizi'' ilan edersiniz!
Sayfa 90 - TutikitapKitabı okudu
This text has been automatically translated from Turkish. Show Original
'As the hearts move away from each other, the voices get louder, and as they get closer, they become whispers. This is why you shout in fights and whisper in love.” As long as capitalism exists in our lives like a touting salesman that suppresses all voices other than its own with the illusion of appealing to hearts... As the tone and decibels of our dialogues increase... As we become unable to tolerate anyone other than our own voice and our own words... We must be ready to forget the "Heart to heart" ways of our wisdom tradition.
Sayfa 176 - TutikitapKitabı okudu
Reklam
Osmanlı Enkazı İçinde Aile Kurumu
"Aile de bir medeniyet tasavvuru çerçevesinde çalışır. İç dünyanızda her şeyi yerli yerine koyan, birtakım değerleri sevdiren, tanıtan, inandıran ve o değerler doğrultusunda sizin hareket etmenizi sağlayan bir temel medeniyet tasavvuru vardır. Bu olmazsa, insan içgüdülerinin esiri olur, hayvan gibi olur o zaman. Ama insansa, mutlaka bir değerler sistemi vardır. Bu değerler sistemini kaybettiğiniz zaman seviyeniz düşer. Bu bilinçli bir düşüş değildir. Bir uçağın yere çakılması gibi tehlikeli bir iniştir. Şimdi biz bu değerler sistemini kat'i manada yitirmiş vaziyetteyiz. Bunun birinci sebebi, Osmanlı toplumunun maddi dünyadan kendine gereken payı alamamış olması. Almak istediği zaman da kendi temel ön kabullerinden vazgeçmesi gerekti. Maddi dünyadan pay alamamak onu zaafa düşürdü ve bu yüzden de kendi temel medeniyet tasavvurunu sorgulayıp mahkûm etti. Tanzimat'la başlayan çatırdama, Cumhuriyet'le yıkıma dönüştü."
Sayfa 12 - Hayykitap
Mühendislik ve yaratılış
"...Şu anda toplumda vuku bulan bambaşka bir şey, toplumsal bir travma hali. Çünkü toplum aç. Kimsenin soru soracak hali yok. Herkes maddeye karşı aç. Bu açlık bulaşıcı. Modernleşmenin hemen her aşamasında yeni açlar, yeni açlıklar kendilerini doyurmaya çalışırken hayatı da şekillendiriyorlar. Öyle görünüyor ki bu defakilerin açlıklarını doyurmak için girdikleri yolculukta kutsal çok uzakta kaldı. Kimse yakalayamıyor..."
Sayfa 55 - Hayykitap
"..Din olmadan evrensel ahlak kurallarından söz edemezsiniz."
Sayfa 79
Medeniyet tasavvurunda dinin rolü
"Turkiye'de din dediğimiz şey, bir takım ritüellerin içine sıkıştırılmış durumda, biz böyle anlıyoruz. Dini bu türlü kavrayış bize Batı'yla birlikte geldi. Çünkü Batı din ve din dışı bir ayrım yaptı ve adına da sekülerizm dedi. Hâlbuki din medeniyet çerçevesi çiziyor insana. Varlığınızı, neden burada olduğunuzu açıklıyor ve dahası ne yapmamız gerektiğini söylüyor. Dolayısıyla medeniyet tasavvuru ile yakın bir ilişkisi var, ama ondan daha geniş bir çerçeveye sahip. Din, bir medeniyet tasavvurunun kurucusu olarak düşünülebilir..."
Sayfa 83 - Hayykitap
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.