İnsanın gökyüzüne bakacak vakti olmalı. Edemedim, yetiştiremedim, yapamadım bu hiç bitmez. Hiçbir devirde de bitmemiştir. İnsan dağlara bakmalı, hilkate bakmalı, kendisiyle yalnız kalmalı..
Saadettin Ökten'i bir kültür söyleşisinde tanımıştım bu kitabida o vesile ile aldım. Kitapta kendi hayatindan ve eski istanbuldan cokca söz ediyor. Bizzat eski tekkeler ve seyhlerle ilgili olan anektodlar cok hosuma gitti. Biyografi sevenlere tavsiyemdir.
Hayatımdan PortrelerSadettin Ökten · İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür A.Ş. Yayınları · 201663 okunma
Kapitalist dediğimiz zaman paradan para kazanmayı anlamak lazım. Çünkü kapital başka bir şeydir üretim sanayi başka bir şeydir. Sanayi sadece üretir, parayı kazanan kapitalisttir. Onun için endüstri yanında finans sektörü kurulmuştur.
Toplum, bir şehrin hem inşa edicisi hem de kullanıcısıdır. Ve işte medeniyet tasavvurunun hayata yansıması olan şehir de bir oyun gibidir ve toplum, bu oyunun hem oyun yazarı, hem aktörü hem de seyircisidir.
Kapitalizm salim kafalı olunmasını istemediği için size hiç boş vakit bırakmaz. Çünkü bırakırsa siz kendinize gelir, bir şeylere ayılmaya başlarsınız. Bu sebeple size o salim vakti bırakmaz ve bütün toplumun iç güdülerine hitap ederek var olmaya çalışır. Tüketim böyle bir şey.
Siz bir bir nesneyi üretmezseniz, o nesne size bir yerden gelir. Ya '' tekrar etmekten'' ya da '' taklit etmekten'' gelir. Ama gelen şeyin, yani bir başka seçmecinin seçtiği eserin ya da ürünün arkasında görmediğimiz, mündemiç (İçkin) bir değer vardır ve o değeri siz bilemezsiniz...
O değer, gelen şeye bağlıdır ve ondan ayrılması söz konusu değildir. ''Ürün-değer ilişkisi'', maddedeki gizli öz gibi bir şeydir.
Siz o nesneyi kullandıkça o değer ''Sizi'', yani önce ''Davranışınızı'', sonra da o davranışın arkasındaki size ait ''Değer hükmünü'' dönüştürür.
Neticesinde de '' Bu artık çok önemli değil, ne olacak ki '' dediğiniz an artık '' Bir tasavvurda sona erdiğinizi'' ilan edersiniz!
''Kalpler bir birinden uzaklaştıkça sesler yükselir, yaklaştıkça fısıltıya döner. Kavgada bağırmanın, sevgide fısıldamanın sebebi budur.''
Kapitalizm, kalplere hitap etme ilizyonuyla kendi sesinden başka bütün sesleri bastıran bir çığırtkan satıcı gibi hayatımızda var oldukça...
Diyaloglarımızın tonu, desibeli yükseldikçe...
Kendi sesimizden, kendi sözümüzden başkasına tahammül edemez hale geldikçe...
İrfani geleneğimizin ''Kalpten kalbe'' olan yollarını unutmaya hazır olmalıyız.