ÇOK GÖRMEK HÜRMETİ AZALTIR
Ebu Hureyre' (r.a.), her gün Peygamber Efendi miz'in (s.a.v.) hizmetine gelirdi. Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu: - Ey Ebu Hureyre! Beni ara ara ziyaret et ki bana olan sevgin artsın. Yani sevginin artmasını istiyorsan her gün gelme.
Reklam
Şimdi sana bir öğüt vereyim :iğne acısına dayanamazsan parmağını akrebin deliğine sokma.
İSTEDİĞİ ZENGİNLİK ÖLÜMÜNE SEBEP OLDU
Hz. Musa (a.s.), çıplaklıktan kendisini kumla örtmüş bir derviş gördü. Derviş: Ey Musa! Güçsüzlük sebebiyle canımdan vazgeçmek üzereyim, dua et de Allah bana geçimlik versin, dedi. Hz. Musa dua edince Allah (c.c.) ona güç ve kudret verdi. Günler sonra Hz. Musa duadan dönerken adamın tutsak edildiğini, etrafına da birçok insanın toplanmış olduğunu gördü. "Buna ne oldu?" diye sorunca "Şarap içmiş, sarhoş olup kavga etmiş ve birini öldürmüş. Şimdi de kısas yapıyorlar." cevabını aldı. Hz. Musa Allah'ın hikmeti olduğuna karar verip o adam için ettiği duaya cüretinden tövbe ederek şöyle buyurdu: -" Eğer Allah (c.c.), kullarına çok rızık verseydi, yeryüzünde elbette birbirleri üzerine azgınlık ederlerdi'."(Şûrâ suresi ayet 42/27)
Gövde iriliğini hüner zannetme
Kısa boylu, çirkin görünüşlü, ancak güzel ve uzun boylu kardeşleri olan bir şehzade duydum. Bir gün babası kardeşlerinin yanında ona küçümseyerek baktı. Oğul, babasının kendisine küçümseyerek baktığını anladı. Zavallı çocuk dedi ki: - Ey baba! Akıllı kısa, uzun cahilden iyidir. Boyu uzun olmak değeri arttırmaz, bunu bilmez misin!? Koyun küçüktür, ama temizdir; fil büyüktür, ama pistir.
Bir gece geçmiş günlerimi düşünerek boşa giden ömrüm için kaygılanıyordum. Gönül evinin taşını elmas gibi gözyaşımla deliyordum. Boş yere harcadığım ömrüm yüzünden pişman olup öyle ağlıyordum ki kara taş gibi pek gönlüm duygulanıp üzülüyordu. Bu sırada kendi hâlime uygun gördüğüm şekilde, kendi kendime şöyle konuşuyordum: Hâlâ gaflet uyku sundasın. Ömrün çoğu gidip azı kaldı, ancak sen gaflet uykusundan uyanmıyorsun. Artık uyan! Uyan ki geriye kalan bir iki günde kaybettiğin şeyleri telafi eyleyesin.
Reklam
Gülistan
Makame tarzında kaleme alınan Gülistan, manzum-mensur karışık bir eserdir. Eser, Miladî 1258 yılın da yazılmış, Salgurlu hanedanından Ebu Bekir bin Sad bin Zengi'ye ithaf edilmiştir. Sekiz bölümden oluşan eserde padişahların halleri, dervişlerin ahlakı, kanaatin fazileti, susmanın faydaları, aşk ve gençlik, zayıflık ve ihtiyarlık, terbiyenin ehemmiyeti ve sohbet adabı gibi birçok konuda hikâyeler ve hikmetli sözler bulunmaktadır. Her hikâye konuya uygun beyitlerle desteklenmiş, böylece aşılması güç bir üslup harikası ortaya çıkmıştır.
13. yüzyılda Moğollar'ın yaptığı zulüm, başta İran ve Anadolu olmak üzere geniş bir coğrafyayı tesiri altına almış, sürekli yıkımların getirdiği fakirlikle boğuşan halk, sarsıcı bir ruhî çöküntüye uğramıştı. Böyle bir çevrede Mevlânâ, manzum Mesnevi'sinde tahkiye üslubuyla gönülleri fethederken; Şirazlı Şeyh Sadî, Gülistan'da makame üslubuyla aynı başarıyı göstermiştir. Gülistan, uzun yıllar pek çok yeri dolaşıp bilgi ve görgüsünü artıran bir tasavvuf ehlinin hatıraları olmaktan öte; mütevazı, sakin ve aşırıdan kaçan bir hayat anlayışının misaller yoluyla kâğıda yansımasıdır.
Eğer birinin gönlünü incittinse iyi bil ki senin de gönlün incinecektir
Sayfa 128Kitabı okudu
Bülbüllerden bağlılık bekleme,çünkü her an başka bir gül üzerinde öterler.
Sayfa 175Kitabı okudu
67 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.