Hiç bu kadar acayip bir kitap okumamıştım. Farklı, gerçekten çok farklı, ürpertici, sıra dışı bir başyapıt. Kendi etrafında dönen ama döndükçe derine giren, matkap gibi gerçek ve hayalin, zaman ve mekanın, ruh ve bedenin birlikteliğini oyan, aşındıran ince bir çalışma. Gerçeklerin hayaller, kabuslar üzerine bir iz düşümü, rüyaların gerçekleşmesi gibi bir birliktelik... Güneş'in karşı apartmanın camından evin içine, pencereden geçen yansımanın aynada yansıması gibi... Taşın üstünden akan ırmak gibi sular hep gidiyor başka topraklara ama hep sular akıyor taşın üstünden. Süreklilik ve durağanlığın el ele birlikte yürümesi gibi...
Edebiyat severlerin mutlaka ama mutlaka okuması gereken bir kitap.
Not: Bir eseri beğenmek onun içinde verilen, anlatılan her şeyi beğenmek demek değildir, anlatımı beğenmektir...