Kimsenin okumadığı bir romanı okumak bizde yazarına bir iyilik ediyormuş izlenimi uyandırdığı için, kitabı daha bir gayretle ve hayal gücümüzü daha çok çalıştırarak okuruz.
Sayfa 78
Romana ruhumuzdaki “saf” yanla ne kadar çok kapılıp inanmışsak, bu dünyanın hayali olduğunu kabul etmek de o derece hayal kırıklığı yaratır bizde.
Sayfa 68
Reklam
Ben geleneksel dünyadan modern âleme roman okuya okuya geçtim. Bu, ait olmam gereken bir cemaatten kopup yalnızlığa geçmek anlamına da geliyordu.
Sayfa 64
Kutsal metinler “Önce söz vardır.” der. Roman sanatı da, sanki “Önce resim vardır ama onu kelimelerle anlatmak gerekir.” demektedir.
Sayfa 63
Bir kişiyi anlamak, ahlaki yargıdan önce, dünyanın o kişinin bakış açısından nasıl göründüğünü kavramaktır.
Sayfa 42
Roman okurken ahlak manzaranın bir parçası olmalıdır; kendi içimizden gelen ve roman kahramanları yönelen bir şey değil.
Reklam
Romanın yalnızca bizim için yazıldığı duygusu
Özellikle edebi değeri yüksek romanlarda, metin ile kurduğumuz yoğun ilişki, biz okurlara kendi özel başarımızmış gibi gelir.
Roman yazmak, okuyucunun beklentileri ile satranç oynamak, okuyucunun beklentisini tahmin edip ona karşı çıkmak ve yaşanmış deneyim ile hayal edilmiş şeyi ustaca ve bilgece karıştırma işidir.
Sayfa 28
Kafamız hep arkalarda bir yerde bir amaç, bir düşünce, bir niyet, gizli bir merkez arar.
İnsan Dostoyevski’yi hem kendini kaptırarak hem de hayatın tam böyle olmadığını düşünerek okur.
Sayfa 39
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.