Bana sor sevgili kâri’, sana ben söyleyeyim, Ne hüviyette şu karşında duran eş’ârım: Bir yığın söz ki samîmiyyeti ancak hüneri; Ne tasannu bilirim, çünkü, ne sanatkârım. Şi’r için “gözyaşı” derler; onu bilmem, yalnız, Aczimin giryesidir bence bütün âsârım! Ağlarım, ağlâtmam; hissederim, söyleyemem; Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım! Oku, şâyet sana bir hisli yürek lâzımsa; Oku, zîrâ onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Geçmişten adam hisse kaparmış... Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? 'Tarih' i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?
Reklam
Âtiyi karanlık görerek azmi bırakmak... Alçak bir ölüm varsa, emînim, budur ancak. Dünyâda inanmam, hani görsem de gözümle. İmânı olan kimse gebermez bu ölümle: Ey dipdiri meyyit, 'İki el bir baş içindir.' Davransana... Eller de senin, baş da senindir! His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin? Hayret veriyorsun bana... Sen
İ'tiraf Safahat'ımda, evet, şi'r arayan hiç bulamaz; Yalınız, bir yeri hakkında "Hazin işte bu!" der. Küfe? Yok. Kahve? Hayır. Hasta? Değil. Hangisi ya? Üç buçuk nazma gömülmüş koca bir ömr-i heder!
İlahi, emrinin avare bir mahkumudur alem; Meşiyyet sende, her şey sende ... Hiçbir şey değil adem! Fakat, hala vücud isbat eder, kendince, hey sersem! Bugün, üç beş karış toprakta varlıktan vururken dem; Yarın, toprak kesilmiş varlığından fışkırır matem!
Şu pis bataklığı bir kerre mahvedin, kurutun. Kolay değil bu da, lakin, büyük vukuf ister; Düşünce yoksulu, zıpçıktı müçtehidler eğer, Dalarsalar o rezll ictihada bermu'tad; Olur zavallının atisi büsbütün berbad!
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.