Yazmayacağım diyorum, içimde bir kıpırtı, bırak lan diyerek seviye düşürüyorum, yine de olmuyor. Sen nasıl adamsın kardeşim. Bu kalınlıkta bir kitabın içine nasıl bu kadar çok şeyi sığdırabiliyorsun. Bir de basit görünümlü derin derin cümleleri nasıl kuruyorsun, o aforizmalar yok mu, şaşkınım. Okurken çok mutlu ettin beni, bazen istemsiz elimi
hoş geldin ölüm
buyur otur
saklımız kalmadı
dök eteklerinden taşları
ben bir rüzgarım
özgürlük rüzgarı
bir yürekten bir yüreğe
taşırım umutları
ben bir dağ seliyim
yıkarım duvarları
yükselir kentten
çorba kokuları
ben bir denizim
hırçın dalgalı
ölüm nedir bilmeden
döverim kıyıları
YouTube kitap kanalımda Mehmet Yılmaz'ın Yola Düşen Gölgeler kitabını önerdim: ytbe.one/o73ZS-Wrw04
Yanımızdan öylece geçip giden insanların yüzündeki yaşanmışlıkları görmeye kendi hayatımızı düşünmekten hiç fırsat bulabildik mi?
Mehmet Y. bu kadar ticari imkansızlık ve zor koşullar içinde kıvranan edebiyat