Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bütün bir yaşam boyunca, çıkışsız bir otoban gibi dümdüz bir hayat da tutturabiliriz, bir yol ağzına gelip dayanabiliriz de. Şans mı, şanssızlık mı? Kim o zaman her ikisi, kimi zaman hiçbiri. Zorunlu bir seçimle karşı karşıya kaldığımızda, ne sırtımızı dönebiliriz ne de hiçbir şey olmamış gibi davranabiliriz. Zaman kazanabilir ve kavşağı uzaktan gözlemleyebiliriz, inceleyebiliriz, hayran hayran seyredebilir, büyülenmiş kalabilir ve korkabiliriz, bir kenara çekilmesi eve geçmemize izin vermesi için nafile bir çabayla onu ayarttırmaya çalışabiliriz. Ya da öfkemizden etkilenerek geri çekilmesi umuduyla, el çırpabilir, küfredebilir, şiddetli el kol hareketleri yapabiliriz. Ama o yol ağzı karşımızda durmaya devam eder. Sağdan mı gideceğiz, soldan mı? Eğer adımız Artur ya da Martin ise cevap boş bir laf olur. Daha baştan itibaren, yolunda gitmeyen bir şey olduğunu fark etmiş isek ve bize meydan okuyan bu şey her zaman içinizi rahatlatmış olan kesinlikle hep denk düşmüyorsa, kararımızı çoktan vermişiz demektir. O yol ağzı bu kararı bizim adımıza verir. İstesek de istemesek de. Bir saniye önce bile gözümüzü kaçırabilmiş olsaydık, Medusa'nın büyüleyiciliğinden kurtulabilirdik.
Sayfa 104 - Kırmızı Kedi Yayınevi
Batum İphone Turizmi
Arkadaşlar gitmeden önce bu yazının sizin için faydalı olacağını düşünüyorum. Ben yaklaşık 3 gündür Gürcistan dayım. Batum yani onların söyleyişi ile Batumi. Nüfusu tahminim 200binden fazla şu dönemlerde. Ticaret belli ki yavaş yavaş gelişiyor. Limanları dolu dolu. Ticaretle ilgili belli ki çok fazla alana etki eden bir oluşumları var. Artvin ve
Reklam
Her gün belli bir miktar kaosu kim seve seve kabul etmez? Kaos insana bu dünyada işgal ettiği yeri hatırlatır ve onu daha insan kılar. Bütün bir yaşam boyunca, çıkışsız bir otoban gibi dümdüz bir hayat da tutturabiliriz, bir yol ağzına gelip dayanabiliriz de. Şans mı, şanssızlık mı? Kimi zaman her ikisi, kimi zaman hiçbiri. Zorunlu bir seçimle karşı karşıya kaldığımızda, ne sırtımızı dönebiliriz ne de hiçbir şey olmamış gibi davranabiliriz. Zaman kazanabilir ve kavşağı uzaktan gözlemleyebiliriz, inceleyebiliriz, hayran hayran seyredebilir, büyülenmiş kalabilir ve korkabiliriz, bir kenara çekilmesi ve geçmemize izin vermesi için nafile bir çabayla onu ayartmaya çalışabiliriz. Ya da öfkemizden etkilenerek geri çekilmesi umuduyla, el çırpabilir, küfredebilir, şiddetli el kol hareketleri yapabiliriz. Ama o yol ağzı karşımızda durmaya devam eder. Sağdan mı gideceğiz, soldan mı? Eğer adımız Artur ya da Martin ise cevap boş bir laf olur. Daha baştan itibaren, yolunda gitmeyen bir şey olduğunu fark etmişsek ve bize meydan okuyan bu şey her zaman içimizi rahatlatmış olan kesinliklere denk düşmüyorsa, kararımızı çoktan vermişiz demektir. O yol ağzı bu kararı bizim adımıza verir. İstesek de istemesek de.
Sayfa 104 - 104-105/ roberto savianoKitabı okudu
Mektup
Burda boğuluyorum artık. Edebiyat yapmıyorum. Gerçekten boğuluyorum, hava yetişmiyor, soluğum kesiliyor. Hıdırlık Doruğu'nda insanı yere çalan sert yel bile, ciğerlerime boğucu gaz gibi doluyor. Ancak kendimi bilmemesiye, kendimi yitiresiye içtiğim zaman rahat ediyorum. Her sabah dilim paslı, ağzım acı, beynim uyuşuk uyanınca, bir daha
YANLIŞ GİDİYORUZ İlçe Ortaokul Almanca Öğretmeni bir arkadaşına şu mektubu yazıyordu: Sevgili.............. Burda boğuluyorum artık. Edebiyat yapmıyorum. Gerçekten boğuluyorum, hava yetişmiyor, soluğum kesiliyor. Hıdırlık Doruğu'nda insanı yere çalan sert yel bile, ciğerlerime boğucu gaz gibi doluyor. Ancak kendimi bilmemesiye, kendimi
Her gün belli bir miktar kaosu kim seve seve kabul etmez? Kaos insana bu dünyada işgal ettiği yeri hatırlatır ve onu daha insan kılar. Bütün bir yaşam boyunca, çıkışsız bir otoban gibi dümdüz bir hayat da tutturabiliriz, bir yol ağzına gelip dayanabiliriz de. Şans mı, şanssızlık mı? Kimi zaman her ikisi, kimi zaman hiçbiri. Zorunlu bir seçimle karşı karşıya kaldığımızda, ne sırtımızı dönebiliriz ne de hiçbir şey olmamış gibi davranabiliriz. Zaman kazanabilir ve kavşağı uzaktan gözlemleyebiliriz, inceleyebiliriz, hayran hayran seyredebilir, büyülenmiş kalabilir ve korkabiliriz, bir kenara çekilmesi ve geçmemize izin vermesi için nafile bir çabayla onu ayartmaya çalışabiliriz. Ya da öfkemizden etkilenerek geri çekilmesi umuduyla, el çırpabilir, küfredebilir, şiddetli el kol hareketleri yapabiliriz. Ama o yol ağzı karşımızda durmaya devam eder. Sağdan mı gideceğiz, soldan mı? Eğer adımız Artur ya da Martin ise cevap boş bir laf olur. Daha baştan itibaren, yolunda gitmeyen bir şey olduğunu fark etmişsek ve bize meydan okuyan bu şey her zaman içimizi rahatlatmış olan kesinliklere denk düşmüyorsa, kararımızı çoktan vermişiz demektir. O yol ağzı bu kararı bizim adımıza verir. İstesek de istemesek de.
Sayfa 104 - Roberto SavianoKitabı okudu
Reklam
İsimsiz.
E-book olarak okumak İsterseniz. drive.google.com/file/d/1upa9t7o... Her son yeni bir başlangıca gebedir. Bitmek; kimine göre bir son, başkasına göre yeniden doğuştur. Her şeyin sonu olduğu gibi bununda bir sonu vardır. Geç olsa da öğrendim artık. Şimdi baktığımda geride ne bırakabiliyorum ve siz
#şiirpostu Ahmed Arif ‘in “Otuzüç Kurşun” şiirini yazma hikayesi AHMED ARİF — Nasıl yazdım “Otuzüç Kurşun”u Olay 1942-43’te olmuş. Basına 1946’dan sonra yansıyor. Bir de fısıltı var. İlginç bir durumu da var bunun. Olayı parlamentoya getiren bizim süt dayımız Mustafa Ekinci. Diyarbakır milletvekili. Mustafa Ekinci delikanlı iken sürgüne gitmiş.