Sınır konulmadan büyütülmüş erkek çocuklar,sonuçta, sınır tanımayan, kural tanımayan erkeklere dönüşür toplumlarda; genelde sınır konularak büyütülmüş kız çocukları ise giderek ezilmiş kadınlara dönüşür.
"... döverdi, hep böyleydi Karagöz Hacivat'ı, sevdiği korumaya çalıştığı soydaşları Don Kişot'u, Gestapo üstün ırklı kardeşini, Sovyet polisi yoldaşını, ... vatandaş doktoru döverdi. Huzursuz insanların dünyası huzursuzdu yani,"
"...feodal düzenin ateşi çıktığında erkek egemen düzende klan, kabile veya devlet yöneticisi magandalaştıkça evdeki erkek de karısını döver, öldürür veya hem döver hem öldürür; kadınların gözyaşları çöle düşen yağmurlar gibidir ne ot bitirir ne ağaç büyütür kumlara girer yok olur..."
Dünyanın, tek bir cümleden oluşan ilk romanı...
Kitabı okurken, sanki elimde üç farklı kitap tutuyor gibi hissettim genelde. Bir yanda editör ve okuyucuyu uyarma, bir yanda ana karakterleri oynatma, bir yanda sayfalar süren alt yazı ;)
Günümüz şartlarına uygun bir hiciv mi desem, "tokat" mı desem bilemedim,
Üstün Dökmen hocanın dilini her zaman beğenmişimdir bu biraz daha eksantrik diyebilirim.
Bana göre sakin okunması gereken bir kitap cümle sonlarına nokta konulmadığı için kafa karışması yaratabiliyor. Ama ben beğendim kitabı açıkçası. İncelememi kitabın üslubu tarzında "olduğu gibi" yapmaya çalıştım.
O vakit ne diyoruz; Mademki cümlemiz bir cümleyiz okuyalım, okutalım, öğrenelim, öğretelim, gelişelim, geliştirelim.
Yüzyıllar boyunca dünyada akan bunca kandan, isyandan, zorbalıktan alınan canlardan, ‘Ötekiler kışkırttı’ diye yalnızca birileri değil, ölen öldüren, görüp de engellemeyen herkes sorumlu tutulmalı
‘Kızılderililer iyi insanlardı, Avrupa’lılar kötü insanlardı’ demeyin sakın; Avrupalılar kötü değillerdi, sadece güçlü insanlardı; eğer kızılderililer bilimde, teknolojide ileri olsalardı, gemilere biner Avrupa’ya gider, çiçekli battaniyeleri onlar Avrupalılara dağıtırdı