Ca’fer b. Ebi Talib Radıyallahu anh
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in amcasının oğludur. İslâma ilk girenlerdendir. Ali radıyallahu anh’ın kardeşidir. Begavi el-Makburi tarikiyle Ebu Hureyre radıyallahu anh’­ den rivayet ediyor: “Cafer miskinleri sever, onlarla oturur ve hizmetlerini görürdü. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ona “Ebu’l-Mesakin: Miskinlerin babası”
Abdullah b. Ömer Radıyallahu Anh
Zübeyr b. Bekkar der ki: “İbn Ömer Resûlullah sallallahu aleyhi ve' sellem’den işittiği her şeyi ezberliyordu. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında değilken duymadığı sözlerini ve fiillerini sorup öğreniyor, onun eserlerine tâbi oluyor, namaz kıldığı her mescitte namaz kılıyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in devesini çevirdiğini gördüğü yerden devesini çeviriyor, haccı terk etmiyordu. Arafatta vakfeye durduğunda Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in durduğu yerden dururdu.” Begavi, Said’den rivayet ediyor: “Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den hadis rivayeti konusunda İbn Ömer’den daha şiddetli sakınan birini görmedim.” “Beyhaki Zühd’de sahih isnad ile Muhammed b. Zeyd b. Abdillah b. Ömer’den rivayet ediyor: “İbn Ömer Resûlullah’tan bahsedince mutlaka ağlardı.” Darimi ve Tarihinde Ebu’l-Abbas es-Serrac ceyyid isnad ile Nafi’den rivayet ediyorlar: “İbn Ömer radıyallahu anhuma “İman edenlere, Allah’ın zikri için, kalblerinin titreme vakti henüz gelmedi mi?” (Hadid; 16) ayetini okuduğunda ağlamasına yenik düşecek kadar ağlardı. Nafi dedi ki: “İbn Ömer radıyallahu anhuma, cemaatle yatsı namazını kaçırınca kalan gecesini ihyâ ederdi.” Beyhaki’deki rivayette şöyle geçer: “Herhangi bir cemaat namazını kaçırdığı zaman da diğer namaz vaktine kadar namaz kılardı.”
Reklam
Hasen b. Ali Radıyallahu anhuma
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in torunu ve reyhanıdır. Müminlerin emiridir. Künyesi: Ebu Muhammed’dir. Tirmizi, Burayde radıyallahu anh’den rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bize hutbe vermekte iken Hasen ve Hüseyn üzerlerinde kırmızı bir gömlekle düşe kalka geldiler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem,
Fâtımatu’z-Zehra Radıyallahu anha
Amr b. Said şöyle anlatmıştır: Ali radıyallahu anh Fâtıma’ya karşı sert davranırdı. Bunun üzerine Fâtıma radıyallahu anha: “Vallahi, seni Resûlullah’a şikâyet edeceğim” dedi. Fâtıma radıyallahu anha yürümeye başladı. Ali radıyallahu anh de onun arkasından yürüdü ve onun konuşmasını duyabileceği bir yerde durdu”. Fâtıma radıyallahu anha, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e Ali’nin sert olduğunu söyledi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem: “Kızım! Duy, dinle ve şunu bil ki: kocasının arzusuna uymayan bir kadın kadın değildir” buyurdu. Bu sırada Ali radıyallahu anh sessiz dinliyordu. Ali radıyallahu anh dedi ki: “Yaptığımdan vazgeçtim ve ‘Vallahi bir daha onun hoşlanmadığı hiçbir şeyi yapmam” dedim.” Hubeyb b. Ebi Sabit dedi ki: “Ali ile Fatıma radıyallahu anhuma arasında bir söz geçmişti. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geldi ve ikisinin arasını düzeltinceye kadar uğraştı. Sonra gitti. Ona denildi ki: “Sen bir haldeyken girdin ve yüzünde sevinç alameti gördü­ğümüz şekilde çıktın.” Bunun üzerine şöyle buyurdu: “En sevdiğim iki kişinin arasını düzelttim.”
Am r b. el-As Radıyallahu Anh
Kureyş’in ileri görüşlü, dâhî, savaşlarda basiretli kişilerinden ve Muhacirlerin ileri gelenlerinden idi. İslâmda önceliği vardı. Basiret ve dehasından dolayı Ebu Bekir ve Ömer radıyallahu anhuma işlerini ona danışırlardı. Müslim, Sahih’inde, İbn Şemmasetul Mihrî’den rivayet ediyor; “Amr Bin el-As ölüm anında uzun süre ağladı ve yüzünü duvardan
Buhari, Şa’bî - Abdullah Bin Ömer radıyallahu anhuma tariki ile rivayet ediyor; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki; “Müslüman; Müslümanları elinden ve dilinden selâmette kılandır. Muhacir; Allah’ın yasakladıklarından uzaklaşandır.”
Reklam