İnsanın içinde mi vardır aşık olmak yoksa aşk zaten insan mıdır? Biz mi aşkı var ediyoruz yoksa aşk sahiden de varolan bir şey mi? Bunun çelişkisi içerisindeyim. Aşık olmayı ben mi seçtim yoksa aşk var mı? Aşk sadece benim hislerim mi yoksa herkes aşık olabilir mi? Herkes aşık olabilirse neden kimse aşık değil? Neden herkes mutsuz? Bu çelişkiler içinde hep bir boğuluyorum. Sahi iki insan aynı nasıl olur da birbirini sever. Mıknatıslar bile aynı cinsten çekiyor bu kadar zıt insanlar nasıl olur da böyle birlik yaratır? Sahi sen hiç aşık oldun mu? Aşkın tanımını bana açıklar mısın? Aşk nedir elle tutulmaz gözle görülmez. Aşk kalple hissedilir. Ama araştırmalar aşkın beynin yaptığı söyler. Sanırım biz kalp diyerek sadece romantikleştiriyoruz… Sahi ya aşk ne, insan kaç kere aşık olur ya da gerçekten insana bir kere mi uğrar? Bilimsel makalelerde insan üç kere aşık olabilirmiş. Üç kere aşık oluyorsak aşk neden bu kadar eşsiz ve özel kılınıyor, sonuçta bir kişiye özel bir şey değil. Aşk bir kişiye özel olmalı. Sanırım aşk her zaman imkansızı sever. İmkan olursa aşk olmaz. İnsanoğlu açtır her zaman elinde olmayanı ister olmayanı sever. Neden hiç yetinmeyi bilmeyiz? Neden bu kadar açız? Aşk gerçek mi diye de düşünmüyor değilim. Bir karmaşıklığın içinde yüzüyorum galiba. Seni de bu dalgaya eşlik ettim. Bu sular neden bu kadar yükseliyor. Deniz de gökyüzüne mi aşık yoksa? Ona yakın mı olmak istiyor. Ama deniz ve gökyüzünün kavuşması da bir o kadar imkansız. Sahi aşk değimiz bu deyim imkansız mıdır?
517 syf.
·
Puan vermedi
*Spoiler* İyi bir yazar olabilir miyim Ruth?
İyi bir yazar olabilir miyim Ruth? Karnımı ve beynimi bu açlıktan kurtarabilir miyim? Üstüme giydiğim kıyafet denmeyecek kıyafetler, paramın yetmedi pullar derdimi anlatabilir mi sana? Sahi Ruth iyi bir yazar olabilir miyim? Çok fazla şey biliyor ve okuyorum az uyuyor az yemek yiyorum sonucunda güzel şiirler ve yazılar sunuyorum. Ruth sustu... Artık Ruth Mart'a inanmıyordu. Mart'ın bütün çabası Ruth ile güzel bir hayata yelken açmaktı. Hayat bunu Mart'a çok gördü. Bu kitap insanın acı çekmeden bir yere gelemeyeceğini ve acı çekenlerin böyle güzel şeyler yazacağını kanıtladı. Sonuca ulaştığında da bir değerinin olmadığını bu hayatın ne kadar b*ktan olduğunu öğretti. Mart'ın karnı kendini kanıtlamadan önce açtı ama bunu sevdigi kadın bile farketmemişti. Mart kendini kanıtladıktan sonra nasılda serildi sofralar, içkiler önüne o zaman anladi adaletsizliğin ne olduğu aslında o zaman karar verdi yaşadığı toprakları terketmeyi. Mart bir yerleri terketmenin de işe yaramayacağını öğrenince ait olduğu yere gitti suya, bir kaptanın yeri artık güverte değil su diyerek bıraktı kendini. İyi bir yazar oldun Martin sadece ailen ve sevdiğin kadın senin azmini yapabileceklerini görmediler. Seni tanımıyorlardı, seni tanımayan kişiler ne ailen ne sevdiğin olabilir zaten geride kimsesi kalmadığı için bıraktı kendini sulara Martin. Ona güvenen biri olsaydı böyle mi olurdu?
Jack London
Jack London
Martin Eden
Martin Eden
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202389,8bin okunma
Reklam
◼️İsrail delegesi; Ey müslümanlar,ey tevhid ehli,Şiilerle savaşmalısınız, çünkü onlar sahabelere lanet etmektedirler. Bu İsrail Bebek katili ne zaman Sünni oldu? Sahi gerçekten ahmak mısınız İsrail'e takılıp müslüman kardeşlerinize şuursuzca saldırıyorsunuz. İran'ın yaptığı günahlar onu bağlar, o Allah'a hesap verecek. Allah ayette "iki taife müslüman kavga ederse" diyor. Siz ise kavga edeni dinden çıkarıyorsunuz. sahi sizin dininiz İslam mı ? Yoksa mezhebiniz mi?
Ve güz geldi Ömür Hanım. Dünya aydınlık sabahlarını yitiriyor usul usul. İnsanın içini karartan bulutların seferi var göğün maviliğinde.Yağmur ha yağdı ha yağacak. İncecik bir çisenti yokluyor boşluğunu insan yüreğinin. Hüznün bütün koşulları hazır. Nedenini bilmediğim bir keder akıyor damarlarımdan. Kalbimin üstünde binlerce bıçak ağzı, yüzüm
Kendilerinin olan tek sözcük yok dillerinde, öyle çok konuşuyorlar ki... Bir söz insanın neresinden doğar dersiniz? Dilinden mi, yüreğinden mi, aklından mı? Düşlerinden mi yoksa gerçeğinden mi? Ve kaç kapıdan geçip yerini bulur bir başka insanda? Yerini bulur mu gerçekten? Sözü yasaklamalı Ömür hanım yasaklamalı... Kimsenin kimseyi anlamadığı bir
Her şeyi iyi yanından görmeyi kim öğretti bize? Acıyı görmeyen insan, umutsuzluğu yaşamayan, iliklerine dek kederin işleyip yaralamadığı bir insan, mutluluktan, umuttan, sevinçten ne anlar? Göğü görmeden, denizi görmeden maviyi anlamaya benzemez mi bu? Bir güz düşünün ki Ömür hanım, ilkyazı olmamış, yazı yaşanmamış, böyle bir güzün hüznü hüzün
Reklam
İşte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben İşte şu begonya, işte yalnızlık İşte su damlacıkları, alnımda, kollarımda İşte yok oluşumdan doğan kent Hiçbir yere taşınıyorum, kendime sızıyorum yalnız Ben dediğim koskocaman bir oyuk Koltuğun üstünde, aynadaki yansıda Bir oyuk! sofada, mutfakta, yatağımda Yaşamayı tersinden kolluyorum sanki Yetişip
"Muhteşemsiniz. Kimseyi kıramayacak kadar nazik bir insansınız." "Sahi mi? Doğru mu söylüyorsunuz?" "Evet." "Doktor, içimi kemiren pişmanlıklardan kurtulabilecek miyim?" "Elbette." "Ne zaman?"
Söyle bana Emilia, Kocalarını böyle çirkin bir biçimde aldatan kadınlar Var mıdır acaba? EMILIA
Ne bitmez çilesi varmış insanlığın.. varolmanın sancılarıyla dayanılmaz hafifliği arasında volta atar dururuz.. hem hiç hem her şey olmanın paradoksal sarhoşluğuna kapılmış ruhlar yorgun.. Sonsuz düşünceleri sınırlı kelimelerin kalıbına sığdıramamanın çaresizliği ve en nihayetinde yine kelimelere sığınmanın verdiği huzur.. bitmeyen hakikat arayışları süregelen yanılsamalar.. kendimizi ana münhasır kılmamız öncesi sonrası yokmuş gibi her şey kulaktan dolma bir hikayeymiş gibi.. beş duyuyla algıladıklarımızı çoğu zaman aklımızın tahayyül edemediklerine tercih edişimiz de bu yüzden değil miydi.. sahi yine kime ne anlatıyorum ben..!!
Reklam
“Duygularının söylediklerini dinle…” Sahi ne zaman dinledik duygularımızı? Ne zaman baktık içimize bize ne diyor? Üzüldüğümüzde aslında üzüldük mü, yada gülerken sadece birileri kötü hissetmesin diye mi gülücükler saçtık! Hepsi bir muamma. Kendini dinlemeyi bilen, duygularının sesini işiten, iç benliğine ulaşabilen insanlardan olmak ümidiyle… Güldüğümüzde içimizde duyguların rüzgarında uçan kelebekler eşliğinde şakırtıların oluştuğu günlere…
Var mısın?
Var mısın?
240 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
"Bütün acılar geçer. Bütün yangınlar bir gün mutlaka söner." Serinin son kitabıydı İyileşme Zamanı. Asfar ve Çolpan'ın aşkı, akran zorbalığı, yas süreciyle başa çıkabilme, eşler arası iletişim yine çok güzel bir dille anlatılmış. Derviş Dede 'nin sözleri, bu yolculukta da bizlere eşlik ediyor. Sahi neydi yaşamak Nefes almak mı yoksa onca acıya, kayıplara rağmen hayatın ucundan tutunabilmek mi Kavuşmak için çekilen hasret mi İçinde kopan fırtınayla yüzleşebilmek mi Sahi neydi yaşamak Yaradan'dan gelen bir teselli Ben burdayım diyen bir dost eli Bazen yüreğimizin sesi Bazen de teslimiyetin gölgesi Dünya dediğin bir garip yer imiş Ne zaman gelecek ecel bilinmez imiş Vuslata ermek için bedel hasret imiş Teslimiyetin gölgesinde vakit iyileşme vakti
İyileşme Zamanı
İyileşme ZamanıFunda Uçuk Er · Hayy Kitap · 2023179 okunma
Seninle bir ağacın tam gölgesinin tüm serinliğini bıraktığı o bankta oturup hayallerimizi bir sigara eşliğinde yakıp düşünürken, hızlıca geçmişti günler. Tam 3 sene sonra, dün o parktaydım. Ben vardım, Sigara vardı, Ağaç vardı, Hatta ağacın tam gölgesini bıraktığı o bank bile vardı. AMA SEN YOKTUN. Sahi, Zaman ne kadar çok şey götürmüş bizden...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.