Saat sabahın 5'i...
Hayır hayır biraz daha uyku şart dön soluna biraz daha uyu.
Saat 05.15
Bir sigara içip öyle uyuyayım iyisi mi.
Saat sabahın 6'sı
Uyku güzel şey...
Saat öğlen 12
Şimdi uyan kahveni yap ve o kahveyle 3 sigara iç.
Mutfak ve siyah masa nasıl başarıyordu her güne aynı uyanmayı? Sahi yaşam belirtisi olan şu insan da, masa gibi başlamıyor mu her güne?
Masa yerinde duruyor, kahve fincanı da öyle, sigara paketiyle akşam içtiği onlarca sigaranın zehir gibi kokuttuğu kül tabağı bile insanla aynı gözüküyor bu sabah. Aynıydı esasen, hem de daha işe yarar. İşlevleri vardı, isteklileri,belli bir düzen içinde devam ediyorlardı döngülerine, tıpkı döngüden sapamayan insan gibi. Sahi insan ne yapar? Uyanınca kahve ve sigaradan, tuvalette suratsızca geçirdiği dakikalardan ve fırçaladığı sigara kahve kalıntılarından sonra ne yapar?
Döngüsü uyanınca mı başlıyordu? Uyuyunca mı? Döngüsü bile yoktu belki. Dümdüz yaşıyor işte gel git, yat kalk, ye çıkar ha bir de yaşamak isteyip, istemediğin dahi sorulmayan hayatta; tutunabilmek için para kazan. Kazan tabi yoksa kendini avucunda bir notla, asılı bulurdun bir gri sokağın gelişine dikilmiş şişlerinde.