Genelde Sabahattin Ali denilince akla ilk ”Kürk Mantolu Madonna” gelir ama benim için ilk sırada İçimizdeki Şeytan var. Başından sonuna kadar içine çeken, bağlayıcı ve sürükleyici bir tadı bulunmaktadır. Eserde Sabahattin Ali toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" etkileyici bir
Slavoj Zizek bir konuşmasında son yıllarda distopya kitaplarının, filmlerin artışından bahsederken ilginç bir tespit yapmış. Dünyanın değişeceğine, başka türlü bir yaşamın mümkün olduğuna o kadar az inanıyoruz ki, gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyleri hayal etmek daha kolay geliyor. Sahiden öyle midir? Ütopyalar, distopyalar, uzaylılar gerçek olsun,
Gece sise teslim oldu. Ay da dahil saklandı arkasına. Meydan okuyor hepsine sanki çiğ noktasına kadar inen sis. Tıpkı zihnimizi kaplayan düşüncelerin işgali misali. Nöronlarımıza kadar zaptürapt altında kalan beynimiz, çıkış yolu bulamayıp ay misali saklandı ardına. Havanın ısınmasını beklemekten başka çare yoktur ya sisin dağılması için, ılımlı bir yol bulana dek teslimdir zihnimiz de düşüncelerimize. Biraz sabır, biraz tevekkül ama çokça umut gerek zihnimizin saklandığı yerden çıkması için...
En uzun gecenin de bitmesi gibi, o hava ısınacak, o sis kalkacak, ay da ait olduğu gökkubbede arz-ı endam yapacak.
Ümitvar olmakda fayda var herdaim vesselam...
Sahiden iyi mi geceler?