Öyle yazarlar var ki; sanki kalbinden geçip herşeyini biliyor gibi yazıyorlar. Seni senden daha iyi ifade etme gücüne sahipler. Tolstoy gibiler...
Burada siz mücevherleri görüyorsunuz, orada gözleri görürsünüz. Gözlerde de görkemi, insan ruhunun görkemini görürsünüz. Çünkü bizim erkeklerimiz ve kadınlarımız özgürdür, hiçbir şeye sahip olmadıkları için özgürdürler. Siz sahipler ise sahiplisiniz. Hepiniz hapistesiniz. Herkes yalnız, tek başına, sahip olduğu yığınla birlikte. Hapiste yaşıyor, hapiste ölüyorsunuz. Gözlerinizde görebildiğim yalnızca bu- duvar, duvar!
Hem Türkleri küçümseme, dünyanın en sinsi istihbarat örgütüne sahipler.
Gülen Kalp
your life is your life
don’t let it be clubbed into dank submission.
be on the watch.
there are ways out.
there is a light somewhere.
it may not be much light but
it beats the darkness.
be on the watch.
Hastabakıcılık eskiden hem kadınlar hem erkekler tarafından yapılır, her biri kendi cinsinden hastalara bakardı. On yedinci ve on sekizinci yüzyıllarda tamamen kadınlara özgü bir meslek olarak hemşirelik ortaya çıktı. Bu gelişme, kadınlar için olağanüstü fırsatlar yaratmakla birlikte, beklenmedik ve talihsiz sonuçlar da doğurdu. İnsanlar, hemşireliğin sadece kadınlara uygun düştüğüne, ev kadınlığına benzer bir görev olduğuna ve erkeklerin denetimi altında yürütülmesi gerektiğine inandılar. New York Hastanesi Başhekimi 1860 senesinde şunları yazmıştı:"Erkekler, istedikleri kadar üstün kişiler olsunlar, hastaların ihtiyaçlarını karşılayamazlar. Bunun için gerekli olan içgüdü onlarda yoktur." Şefkatin kadınların tekelinde olduğu düşünülüyordu (halbuki rahipler de şefkat yetiştirmişti). Böylece, merhamete giden yoldaki dördüncü yapay engel de oluşturuldu:Klişe erkeğin merhametle ilişkisi olamayacağına karar verildi.
Sayfa 243 - Ayrıntı YayınlarıKitabı okudu
