Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mobbing Bank Diyor ki;
Büyükler, Büyüklük Yapabilmek ve Küçükler Büyükleri yeniden büyütme olanağımız yok. Bizler yeni nesillerden ne kadar şikayetçi isek onların da bizden daha fazla şikayet etme hakkına sahipler. Onlara nasıl bir dünya sunduk ki onlardan ne bekliyoruz. Kapitalizmin kucağında çocuk büyütmenin bedeli işte böyle ağır olur. Bugün beğenmediğiniz ve tüketim alışkanlıkları değişikliği ile emperyalizme hizmet eden çocuklar ve gençler olarak kaybettiğimiz nesilleri de kültürümüzün ahlakına uygun nesillere dönüştürme fırsatını kaçırıyoruz. Biz görmedik onlar görsünler, biz yaşamadık onlar yaşasınlar anlayışını kapitalizm kendi lehine çocukları ve gençleri bizim gönüllü desteğimiz sayesinde teknoloji ve tüketim esiri yaparak bu zulmü ayakta tutan güce dönüşmesine biz büyükler sebep olduk. Bu farkındalık ile bundan sonra ki nesiller için büyük bir tecrübeye sahibiz. Gençlerde yavaş yavaş bunun acısını çekerek kendilerine geleceklerdir. Önder Karaçay
Şairler sıradan insanlardan daha karamsar ve duygulara karşı daha hassaslar sanırım. Dünyevi hayatı aşmanın mutluluğuna sahip olsalar da sonsuz hüzne de fazlasıyla sahipler. Durum böyle olunca şair olmadan önce iki gere düşünmek gerek.
Reklam
Bu "sonrasızlar" arasında her türlüsüne, çocuklara, adamlara, kadınlara, yaşlılara rastlanıyor. Belli bir üstünlük duyguları var, onlara artık hiçbir şey olamaz. Yıllarına duydukları ilgiyi yitiriyorlar, bir kez ikinci ana döneme vardıktan sonra, artık hesaplamayı bir yana bırakıyorlar ve nereye varmışlarsa, o olarak kalıyorlar. Süreklilik­lerinin ayrıcalıklarına sahipler, birbirlerini tanıyorlar ve özel bir saygıyla selamlıyorlar.
“Günümüzde pek çok insan kendi içinde acı çekiyor. Dışarıdan bakıldığında her şey yolunda: her şeye sahipler ama kendilerinden mustaripler. Kendileriyle ne yapacaklarını bilememekteler.”
Erich Fromm
Erich Fromm
“Günümüzde pek çok insan kendi içinde acı çekiyor. Dışarıdan bakıldığında her şey yolunda: her şeye sahipler ama kendilerinden mustaripler. Kendileriyle ne yapacaklarını bilememekteler.”
Erich Fromm
Erich Fromm
bu alanın bir iktidar ve egemenlik alanı olduğunun çarpıcı bir göstergesi
Kadınlar insanlığın yarısını, bazen daha da çoğunu meydana getiriyorlar ve bilinçli insan varlıkları olarak tarihin yapımına etkin biçimde katılıyorlar; üstelik toplumun varlığının sürdürülmesinde merkezi bir öneme sahipler. Öyle olduğu halde, tarih yazımından böylesine açık bir biçimde dışlanmış olmaları..
Reklam
İnanç görüntüsüne sahipler ancak onun erdemini reddediyorlar!
"Bugün yeryüzündeki toplam işgücünün üçte ikisini kadınlar oluşturuyor. Dünyanın toplam gıdasının yüzde ellisini, Afrika'nın toplam gıdasının yüzde seksenini kadınlar üretiyor. Buna karşılık: Kadınların geliri toplam gelirin onda biri. Kadınlar, yeryüzündeki toplam mal varlıklarının yüzde birine sahipler. " (Birleşmiş Millet­ler raporlarından)
"Varsın herkes Senin burada olmadığını söylesin, Desinler ki Sen uzak bir ülkedesin; Ah, nasıl da aptallar, Haksızlar nasıl da! Ruhun benimledir Sen benimlesin; Onlar içinse Sadece bir gölgesin; Onlar, bir gölgeye sahipler. Uçup geliyor uzaktan Çevik kanatlarında rüzgârın Yakıcı parıltısıyla Senin her bakışın. Onunla ısınıyorum Ve sevinçle donanarak Topluyorum hasadını Aydınlık bakışlarının. Sen onları gecenin sessizliğinde Yıldızlar gibi saçıyorsun, Her yerde dalgalanıyorsun Ey ruhumun oğlu!"
Sayfa 37 - Kavram Yayınları, Çeviren: Ataol Behramoğlu, Birinci Basım - Eylül 1995 "Ruhumun Oğlu"Kitabı okuyor
Sevgili kızlarım, sizin için isteklerim var elbette; ama dünyaya öylece atılmanızı, sırf paraları var ya da muhteşem evlere sahipler diye zengin adamlarla evlenmenizi istemiyorum, o evler içinde sevgi yoksa yuva olamazlar. Para kıymetli ve gerekli bir şeydir, hatta iyi amaçlarla kullanıldığında asil bir şeydir de; fakat onu uğruna mücadele edilecek tek ödül olarak görmenizi asla istemem. Mutlu, sevgi dolu ve halinizden memnun olacaksanız, sizi yoksul adamların eşleri olarak görmeyi tercih ederim, kendine saygısı ya da huzuru olmadan bir tahtta oturan kraliçeler olarak değil.
Reklam
Türkiye'de üstün zekalı çocuklar için açılmış kimi okullarda, devam zorunluluğu ve ders saatleri olmadığı halde öğrenciler okula her gün isteyerek geliyorlar; çünkü buralarda, istedikleri şeyi istedikleri şekilde öğrenme hakkına sahipler.
Sayfa 92
Sadece anneyle büyümenin eşcinselliğe sebep olacağı YANLIŞ inancı hk.
(...) kitle medyası bekar annelerin sağlıklı bir oğlan çocuk yetiştirmeye uygun olmadığı mesajını veriyor. (...) Olga Silverstein (...): "Çoğu kadın, çoğu erkek gibi, annenin eninde sonunda oğluna zararlı bir etkisinin olacağını, çocuğu zayıflatacağını ve sadece bir erkeğin oluşturacağı emsalin bir oğlan çocuğa erkekliğin yolunu gösterebileceğini düşünür. Özellikle bekar annelere bir hanım evladı ortaya çıkarma korkusu musallat olur." Oğlan çocukların hissetmelerine izin vermenin onları eşcinsel bir erkeğe dönüştüreceği korkusunun temelinde homofobi yatar. Bu korku tek ebeveynli evlerde genellikle daha yoğundur. Sonuç olarak bu ailelerdeki anneler oğullarıyla kurdukları ilişkide son derece sert ve duygusal olarak aşırı derecede kısıtlayıcı olabilirler, çünkü bu muamelenin oğullarının daha eril olmalarına yardımcı olacağına inanırlar. Çoğu eşcinsel erkeğin iki ebeveynli evlerden geldiği, maço ve kadın düşmanı olabileceği bilgisi ortada dolaşıyor ve bu bilgi insanlara ulaşıyor, buna rağmen hala bir erkeği neyin eşcinsel yaptığına dair yanıltıcı varsayımlar türetiliyor. Duygularını ifade eden oğlan çocuklar, duygulara sahip bir erkeğin eşcinsel olacağından korkan ebeveynlerce her gün psikolojik olarak terörize ediliyor ve aşırı örneklerde vahşice dövülüyor. Eşcinsel erkekler makbul erkeklik konusunda heteroseksüel erkeklerle aynı kavrayışa sahipler. Neyse ki ataerkil erkekliğe meydan okumaya cesaret eden bazı eşcinsel erkekler oldu, hala da varlar.
Sayfa 58 - Bgst Yayınları, 2.Basım, Haziran 2021.
Bugün Gazzeli kardeşlerimizin ne gidebilecekleri bir Habeşistanları ne de bir Yesribleri var ... Ne sığınabilcekleri Sevr mağaraları ne de Ashab-ı Kehf'in imkanına sahipler...
17. Yüzyıla gidelim lütfen
17. yüzyılda erkekler kamusal alanda aleni olarak ağlayabiliyorlardı, günümüzdeyse bu daha zor ve nadir hâle geldi. Sadece kadınlar bu imkâna sahipler; toplumsal olarak yalnızca onlara ağlama izni veriliyor- acaba daha ne zamana kadar?
Sayfa 35 - İletişim, 1. BaskıKitabı okuyor
Hastalarım, durumları ne kadar ciddi olursa olsun, her zaman benden kaçma gücüne sahipler.
Sayfa 135 - Kırmızı KediKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.