Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
biliyorum sen yine parmak uçlarında üşüyorsun. aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat, ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını, ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırılçıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda. apansız pencerende gülümsüyor güneş, ne güzel! bütün parmakların tıkır tıkır işliyor. iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku boyunda delice bir yangın parmaklarının buzulunda ah şahrud, her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli!
İnsanların kitaplardan edindiği bilgiler beyinlerinden çok dudaklarının ucunda, ah şahrud ne zaman ulaşacaksın seydunaya.
Reklam
Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi cehennem yangınlarından ölmeden çıktıysa bedenim; artık benim olmalıyım, benim. yeter yüreğimi bir çift gözün ateşine rehin verdiğim. ateş artığı değildir karşılığımız. pusatını dağ sisinden alan, firarırını mermisine emanet eden bir namludur bu eşkiya sevda ki; zulasında asılı durur kefenlediği ölümü. ellerinin çeliğine su verilmiştir ta adem'den beri. bilir ve intihar cüretiyle yoklar yüreğinin tetiğini. güneşin kızılca kıyametine kuruyan umut dallarını. yanacaksa cehennemden beter yanmalı! kim anlar ki eşkiyanın sağlamlığını; özlemin çiseyle yıkanmış şafak değerini kim? hani ellerine kuşlar inerdi; karda üşüyen kuşlar... bahçen kuş sevinçlerinle inlerdi ay şahrud. EŞKIYA YÜREĞİME ÇIĞ DÜŞTÜ ÜŞÜYORUM HAAA.. AÇ ELLERİNİ...
yitik öyküdür, tarihten iki ayrı coğrafyaya damlayan, iki yürekte durmadan kanayan Seyduna ile Şahrud yüreklerinin akarken bıraktığı izi birbirlerinin gözlerinde aradılar, yoktu iki iklim farkıydılar... ne zaman göz göze gelseler yangın çıkmayacak denli uzaktılar. yalnızca aynaların dökülen sırrına yansırdı üçüncü bir kente düşmüş suretleri. Şahrud gökyüzü geliniydi, yüzüne bulut inse donardı masal gözleri bir solukluk rüzgarda bile kanardı usul usul gelincik bedeli Seyduna yeryüzü cehennemi ölüm çağırır uçurumlarda sınardı sevdasını mağma yüreği yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı.. onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi... iki iklim ayrıldılar "ya Şahrud" dedi Seyduna "gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm, ardına bakma, gözyaşımla vurulursun, su gibi git" Şahrud'un yüzüne keder mayın gibi durdu ve zaman gözlerinin su yeşiline kuruldu hüzün bir Buda heykeli gibi çırılçıplak yüzlerine oturdu.. rivayet odur ki, Şahrud vardığı denizlerde hala Seyduna türküleriyle uyanmakta Seyduna Şahrud'un gözlerinden kalan masalla yaşlanmakta...
158 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Tunay Bozyiğit, Seyduna ve Şahrud türkü albümlerinin, söz ve bestekarı, ayrıca Taksim balık pazarının sonunda Alamut Kalesi adında gayet hoş bir mekanı vardır. Bu kitabı yazarken çoğu zaman kitaba koyacağı şiirler üzerinden konuşurduk bu heyecana ortak olmak oldukça güzeldi.. Günler günler eski günler...
Leyli Lal Şewe
Leyli Lal ŞeweTunay Bozyiğit · Pencere Yayınları · 200011 okunma
Tunay Bozyiğit
youtube.com/watch?v=Ksf1ZYd... Nefesimi Ayrılıklar uyandırmalı kör yüreğimi. Cehennem yangınlarından Ölmeden çıktıysa bedenim; artık Benim olmalıyım, benim.
Reklam
Hakan Yeşilyurt
biliyorum sen yine parmak uçlarında üşüyorsun. aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat, ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını, ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve çırılçıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda. apansız pencerende gülümsüyor güneş, ne güzel! bütün parmakların tıkır tıkır işliyor. iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku boyunda delice bir yangın parmaklarının buzulunda ah şahrud, her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli
Tunay Bozyiğit
"..biliyorum sen yine parmak uclarında üşüyorsun. Aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun. Sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta ve cırılcıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda.. Apansız pencerende gülümsüyor güneş ne güzel. Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor iştahla gülüyorsun yaşamaktır aşk. geceyle gündüzün sessiz gecişi midir bir uyku boyunda. Delice bir yangın parmaklarının buzulunda ah Şahrud her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli.."
Tunay Bozyiğit
"..Şahrud gökyüzü geliniydi. yüzüne bulut inse dolardı masal gözleri. bir solukluk rüzgarda bile usul usul kanardı gelincik bedeni. Seyduna yer yüzü cehennemi. ölüm, çagrılı uçurumlarda sınardı sevdasını yalnız ufuk çizgisinde buluşurlardı, onu da güneş günde iki kez ateşe verirdi. İki iklim ayrıldılar. -ya Şahrud! dedi Seyduna -gözlerime mermi diye sevdanı sürdüm. ardına bakma, göz yaşımla vurulursun. su gibi git.."
Ahmak Gönül
Şimdi böyle çaresiz, lâl.. Bilmediğim bir dille nasıl konuşur nasıl korurum kendimi. Yolu yok. Serde eşkıyalık var. Gelir en yanında kendimi öldürtürüm. Şahrud&Seyduna
275 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.