nicedir seyduna'nın dağlarında kuşlar yerine
kurşunlar kanat çırpardı.
kurşun, kendi çığlığına uyanır,
kendinden utanırdı bu coğrafyada,
ki hiç sevmedi sesini, ismini...
ölüm arayan, ışığında oturur ağlardı.
ne zaman çığlık kopsa, bilirdi,
ardı derin susku kuyusu olurdu,
bir yaprakta olsun solumazdı hayat.
şehirleri birbirine
….
Apansız pencerende gülümsüyor güneş, ne güzel!
Bütün parmakların tıkır tıkır işliyor.
İştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk
Geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku boyunda
Delice bir yangın parmaklarının buzulunda
Ah şahrud,
Her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli!