Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Persona, eski Roma tiyatrolarında artistlerin sahnede, canlandıracakları tipe göre bakırdan yaptırıp yüzlerine taktıkları maskelere verilen isimdir. Bu manada şahsiyet <bir ferdin, dış görünümü veya diğer fertler karşısındaki davranışı ve onlara verdiği intibalardır.>
Sayfa 44 - Şahsiyet Bölüm ikiKitabı okudu
İnsanlar, birbirleriyle ilişkilerinde de çoğu kez maske Takarlar.
İnsanlar, birbirleriyle ilişkilerinde de çoğu kez maske Takarlar. Maskesiz insan çok enderdir." "Diğer insanlarla ilişkilerinde hiç maske takmadığını dürüstlükle söyleyebilecek insan azdır. Başkalarıyla ilişki kurarken dikkatli olmaya ve kendini korumaya herkes gerek duyar Fakat kimi insan sürekli maske takarken, kimi buna daha az gereksinim duyar. Kendine güveni olan kişiler, genellikle, daha az maske takarlar Bu noktada belirtmek gerekir ki gösterişçi dindarın sahte beni, normal kişinin taktiği maskeden farklıdır. Gösterişçi, öyle bir maske takar ki aslında kendisi o maskenin gösterdiği biçimde biri değil, çok farklı bir kişidir ve normal insanın maskesindeki tabiiligin yerini onda yapaylık alır. Esasen maske ile kişilik arasında yakın bir anlam ve biçim ilişkisi mevcuttur. Bilindiği gibi kişilik veya şahsiyet sözcüğü, latince "persona" sözcüğünden türetilmiştir. Persona, tiyatro oyuncularının rollerine uygun olarak yüzlerine taktıkları maske anlamına gelmektedir. O halde denilebilir ki burada bir metafor sözkonusudur, insanlar toplum sahnesinde yerlerini alırken kendi statü ve rollerine uygun maskeler takmaktadırlar. Bu noktadan hareketle kişilik, kişinin veya ferdin kendine özgü ve Başkalarından farklı davranışlarının bütünü" olarak tanımlanmıştır.
Reklam
Bir nehrin kıyısındasınız. Bulunduğunuz kıyıdan karşıya geçmek istiyorsunuz. Yüzecek, bir köprü arayacak veya bir sal yapıp ırmağı katedeceksiniz. Siz bu çareleri düşünürken nehrin ortasında boş bir kayık gördünüz. Boş kayık salına salına karşı kıyıya geçiyor, üstelik yan yolu geçmiş, ona ulaşmanız söz konusu değil. Bu durumda ne yaparsınız? Hiç.
Sayfa 526
İnsanlarla yaşıyoruz. İnsanlar tarafından anlaşılmak, insanları anlamak istiyoruz. İşte bu çabada bize zorluk çıkaran bizim insanlardan beklentilerimizdir. Kayığı boş kabul etmeliyiz, kayığı kendi kavrayış gücümüz oranında boşaltmalıyız. Siz kayığa seslenin, bulunduğunuz kıyıya yanaşırsa ne âlâ, yanaşmazsa öfkelenmenin bir gereği yok. Boş bir kayıktır o. Onun vereceği kararla hayatınızı düzenlemeniz söz konusu değil. Siz bu ırmağı geçmek için kendi çarenizi bulun. Yüzecek misiniz, bir köprü mü arayacaksınız veya bir sal mı yapacaksınız, yapın yapacağınızı: Kayığı boş kabul etmek insanları "nesne" saymak değildir. Tam tersine insanları nesneleştiren şahsiyet kabuğunun, "persona"nın hesaba katılmaması, bunun yerine kayığın da insanın da tâbi olduğu "öz" dışında hiçbir şeyin güvenilir kabul edilmemesidir.
Sayfa 527
Aşkın yegane varlık mekanı hayal gücü olduğundan, arzu asla nesnesini bedenselleşmiş halde karşısında bulamaz; karşısında buldugu şey bir imgedir. Bu imge bir "nova persona"dır, kelimenin tam anlamıyla arzunun yarattığı bir "yeni şahsiyet"tir..
İnsanlar, birbirleriyle ilişkilerinde belki de çoğu kez maske Takarlar.
İnsanlar, birbirleriyle ilişkilerinde belki de çoğu kez maske Takarlar. Maskesiz insan çok enderdir." "Diğer insanlarla ilişkilerinde hiç maske takmadığını dürüstlükle söyleyebilecek insan azdır. Başkalarıyla ilişki kurarken dikkatli olmaya ve kendini korumaya herkes gerek duyar Fakat kimi insan sürekli maske takarken, kimi buna daha az gereksinim duyar. Kendine güveni olan kişiler, genellikle, daha az maske takarlar Bu noktada belirtmek gerekir ki gösterişçi dindarın sahte beni, normal kişinin taktiği maskeden farklıdır. Gösterişçi, öyle bir maske takar ki aslında kendisi o maskenin gösterdiği biçimde biri değil, çok farklı bir kişidir ve normal insanın maskesindeki tabiiligin yerini onda yapaylık alır. Esasen maske ile kişilik arasında yakın bir anlam ve biçim ilişkisi mevcuttur. Bilindiği gibi kişilik veya şahsiyet sözcüğü, la tince "persona" sözcüğünden türetilmiştir. Persona, tiyatro oyuncularının rollerine uygun olarak yüzlerine taktıkları maske anlamına gelmektedir. O halde denilebilir ki burada bir metafor sözkonusudur, insanlar toplum sahnesinde yerlerini alırken kendi statü ve rollerine uygun maskeler takmaktadırlar. Bu noktadan hareketle kişilik, kişinin veya ferdin kendine özgü ve Başkalarından farklı davranışlarının bütünü" olarak tanımlanmıştır.
Reklam
Şahsiyet -persona- İnsan'ın oynayacağı rolü simgeleyen maske demektir.
Şahsiyet (Persona)
Şahsiyet (Persona): A Must-See Turkish Cult Classic in the Making (Cat Costumes, Serial Killings, and English Subtitles: Turkish TV Series Şahsiyet Has it All.) If you watch Turkish TV to learn Turkish or other reasons, you may feel that you’ve sacrificed part of your life for this language. The episodes usually last up to two hours, and the
Arketip Nedir?
Arketip İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung tarafından, kişiliği açıklamak için ortaya konan kavramlardır biridir. Arketipler Jung'a göre kişilikleri veya davranışları simgeleyen model karakterlerdir. Bu karakterler kişiliği açıklamakla kalmaz aynı zamanda kişiliklere de yön verir. Edebiyatta genel olarak 12 arketip üzerinde durulsa da Jung'un
Cavalcanti ve Sade (Arzu ve gereksinim) Ama hayal gücünün deneyim dünyasından çıkarılması o dünyaya bir gölge düşürür. Bu gölge arzudur, yani deneyimin tüketilemezliği ve firariliği düşüncesi. Klasik psikolojide zaten geçerli olan ve ortaçağ kültürünce eksiksiz bir biçimde geliştirilecek bir fikir uyannca hayal gücü ve arzu birbirine sıkı sıktya bağlıdır. Hatta arzunun gerçek kaynağı olan fantazma ("phantasia ea est. quae tolum parit desiderium") -insan ve nesne arasındaki aracı olarak- arzu nesnesinin ulaşılabilirliğinin de koşuludur ve bu nedenle. sonuç olarak, arzunun tatminin de koşuludur. Bu açıdan baktığımızda, ortaçağda Stilnovdcu (yeni üslup] ve Provensal şairlerin aşkı keşfi. aşkın nesne olarak doğrudan duyulur olana değil de fantazmaya yöneldiğinin, yani aslında aşkın fantazmatik karakterinin keşfidir. Hayal gücünün dolayımlayıcı özelliğini de hesaba kattığımızda . bu, fantazmanın Eros'un sadece nesnesi değil, aynı zamanda öznesi de olduğu anlamına gelir. Nitekim aşkın yegane varlık mekanı hayal gücü olduğundan, arzu asla nesnesini bedenselleşmiş halde karşısında bulamaz (Stilnovo'cu eros'taki bariz Platonculuğun nedeni budur) ; karşısında buldugu şey bir imgedir. Bu imge (aşk şairleri ve Arap filozoflar için . sözcüğün sahip olduğu teknik anlamla bir "melek"tir: bedenden ayn saf bir imgesellik. arzusuyla göksel katları hareket ettiren bir "ayn töz"). bir "nova persona"dır, kelimenin tam anlamıyla arzunun yarattığı bir "yeni şahsiyet'tir (Cavalcanti "yeni kişiyi arzudan yaratarak" der).
Reklam
Şahsiyet -persona- İnsan'ın oynayacağı rolü simgeleyen maske demektir.