Bir daha yalandan yere uzatma ellerini bana. Bakma gözlerimin içine, bakıp da tüketme beni gözlerinde. Sana katlanamıyorum artık, sahte tebessümlerine, sahte sözcüklerine ve "Seni seviyorum" diyerek çekip gitmelerine...
Bekleyişleri bırak bana! Bir de çocuksu hayallerimi, dokunma yaralarıma, dokunup kanatma. Sensiz yaşayamam zannediyorsun ya! Sen öyle san! Sensiz yaşarım hem de öyle güzel yaşarım ki; sebepsiz yere kahkahalar atar, soluksuz koşarım bu şehrin yollarında. Ama sen ne olur, dokunma bana!
Eskisi gibi olmamı bekleme benden, senin yalanlarına gözleri kapalı inanan. Başkalarına yer verdiğin yüreğini görmezden gelen, sene herkesten çok seven çocuksu yanımı sana açmamı bekleme yeniden...
Özleme beni!
Bütün aşk şiirleri üzerine yemin olsun ki, ben bir daha özlemem seni...
Gelme işte bir daha, yaralarımı sarmayacaksan, ömürlük aşklara inanmayıp günlük tüketilen aşkların kadını olacaksan gelme...
Ben yaralarımı kendim sararım, kendimle baş başa kalır, bu hayatı, bu dünyayı ve tüm insanlığı yeniden sevebilirim...
Ama sen!
Ne olur gelme...
"Bazen gideni aramaz insan, çünkü giden yaşanılan her şeyi götürmüştür. Geriye sadece hayatta tek başına tutunmak kalır, o da zordur işte..."