"Yüz binlerce îmanlı talebeleriniz size âtî için ümit ve tesellî vermiyor mu?"
"Evet, büsbütün ümitsiz değilim... Dünya, büyük bir mânevî buhran geçiriyor. Mânevî temelleri sarsılan Garb cemiyeti içinde doğan bir hastalık, bir vebâ, bir tâun felâketi, gittikçe yeryüzüne dağılıyor. Bu müthiş sâri illete karşı Islâm cemiyeti ne gibi
Fânîyim, fânî olanı istemem Âcizim, âciz olanı istemem. Ruhumu Rahman'a teslim eyledim, gayrı istemem. İsterim, fakat bir yâr-ı bâkî isterim. Zerreyim, fakat bir şems-i sermed isterim. Hiç ender hiçim, fakat bu mevcûdatı umumen isterim.
Şeriatta yüzde doksan dokuz ahlâk, ibadet, âhiret ve fazilete aittir. Yüzde bir nisbetinde siyasete mütealliktir, onu da ulü'l-emirlerimiz düşünsünler.
Bedîüzzaman Said Nursi 🌹
1)Anneye, Babaya iyi davranmak Şeriattır.
Onlardan birisi yahut her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına gelirse sakın onlara "Öf!" bile deme; onları
Nasipse bu akşam Kadir Gecesi; böyle kutsi geceye has özel bir ibadet biçimi var mıdır?..
- Bu geceyi nasıl geçirmemiz gerekiyor?
Değerli kardeşim;
Ebû Hüreyre (r.a)'ın rivâyet etmiş olduğu hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyurmuştur:
"Kim Kadir Gecesi'ni, faziletine inanarak ve alacağı sevabı Allah'tan
Eğer Şeyh Abdülkadir-i Geylanî (R.A.) ve Şah-ı Nakşibend (R.A.) ve İmam-ı Rabbanî (R.A.) gibi zâtlar bu zamanda olsaydılar, bütün himmetlerini, hakaik-i imaniyenin ve akaid-i İslâmiyenin takviyesine sarfedeceklerdi.
Eğer Şeyh Abdülkadir-i Geylanî (R.A.) ve Şah-ı Nakşibend (R.A.) ve İmam-ı Rabbanî (R.A.) gibi zâtlar bu zamanda olsaydılar, bütün himmetlerini, hakaik-i imaniyenin ve akaid-i İslâmiyenin takviyesine sarfedeceklerdi.
"Aklı başında olan insan, ne dünya umûrundan kazandığına mesrur ve ne de kaybettiği şeye mahzun olmaz.
Zira dünya durmuyor, gidiyor.
İnsan da beraber gidiyor.
Sen de yolcusun..."
Bediüzzaman Said Nursi R.A
Risale-i Nur 📕
Düşündüm de özellikle biz sıcak odamızda sessiz sakin şuaları bir fincan çay eşliğinde okurken, zamanında çekilmiş çileleri tam anlamıyla anlamamız beklenemez elbette. O yüzden sadece utandığımızla kalıyoruz.
"Biz bir avuç insanız ne yapabiliriz ki" dememişler.
Hapislerde saçlarına aklar düşürmüşler.
Bugün dahi bir çok; tabiri caizse