Viran
Edebiyat ve şair Ayrılmaz ikili, kör sarhoşlar Ne aşık ne tutkun Bir köşe başında yazarlar nutkunu Söyle bana elim derdini Dem vuralım, kis bulaşmış gönlümüze Ayrı ayrı düşmeyelim Yıkılmayalım inci taneli romanımızda Biz kader arkadaşı,kalp yoldaşı Aynı yolun yolcusu,sefir sarhoşu Ne istenir bizim gibi garibandan Tuttuğumuz altın olsa beş kuruş etmez
Han Duvarları
Uykuya varmak için bu hazin günde, erken, Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken Birdenbire kıpkızıl birkaç satırla yandı; Bu dört mısra değildi, sanki dört damla kandı. Ben garip çizgilerle uğraşırken baş başa Rastlamıştım duvarda bir şair arkadaşa: On yıl var ayrıyım Kınadağı'dan, Baba ocağından, yâr kucağından. Bir çiçek dermeden sevgi bağından, Huduttan hududa atılmışım ben. Faruk Nafiz Çamlıbel
Sayfa 64 - Adam YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
ucu kayıp gecelerimi sorun, düşürdüğüm kelimeleri büyüsüyle taşlandığım, kurşunlandığım meydandaki kahvenin pencerelerine ve beni tanıdığınızı söylemeyin kimseye çünkü ben aslında sizin tanıdığınız biri değilim siz beni sınıf duvarlarının önünde nasıl bir kinle linç edenlerin aşkıyla sevecektiniz ki ben kendimi görecektim çıplak kalmış gözlerinizde yoksa o meşhur hafız, o kanlı şair kim, ben kimim? siz beni o sanın gene, bense hiç bilmeyeyim ben kimim? o kadar unutamıyorum ki, ben senim ben senim ben senim
Sayfa 100 - Metis Yayınları, 2.Basım Ocak 2002, İstanbulKitabı okuyor
Gönül Sadası
Bir muhabbeti dinlerken edindiğimiz bilgiler ve muhabbetin ruhumuzdaki etkisi birçok ansiklopediyi okumaya bedel oluyor bence. Prof. Dr.
Sadettin Ökten
Sadettin Ökten
ve Prof. Dr.
Kemal Sayar
Kemal Sayar
hocaların düzenleyip sunduğu Gönül Sadası radyo programını 3-4 yıl önce ilk kez dinlemeye başladım. Yeni bölümlerini kaçırmam hemen dinlerim. Gönül Sadası radyo programını dinledikçe
Vükelâ kabrine heykel dikelim şöyle yazıp Ki: «Bunun hâl-i hayâtında yeri münhal idi; Sanmayın yevm-i vefâtında bilindi kadri, Sağlığında yine bu böylece bir heykel idi.»
Âh-ı mazlumu hükümet mûsikî zanneyliyor.
Reklam
Cihanda pâdişâhım hayret-efzâdır fütûhâtın, Ahâlînin elinden zabt olunmuş çiftlikâtın var; Ne mutlu! memleket gittikçe, artar feyz-i lûtfunla Memâlikte senin milyon kadar müstemlekâtın var.
Sayfa 108 - Hayret-efzâ: hayret verici, şaşırtıcı. Fütûhât: fetihler. Çiftlikât: çiftlikler. Feyz-ı lûtf: lûtfun ilerlemesi. Memâlik: memleketler. Müstemlekât: sömürgeler.Kitabı okuyor
Nasıl zıdd olmasın âlemde garbiyyûna şarkıyyûn? Güneşten hepsini gûyâ ki nûrun mâh almıştır; Zirâat, ma’rifet, san’at, saâdet şimdi onlarda, Cehâlet, meskenet, zillet, rezâlet bizde kalmıştır.
Cihâna geldiğim günden beri pek çok cefâ gördüm, Ezildim bâr-ı gam altında, bin türlü ezâ gördüm, Değil bigânelerden, âşinâlardan belâ gördüm, Vücûdum âlem-i sıhhatte bir bîmâra dönmüştür.
Sayfa 82 - Bâr-ı gam : gam yükü. Bigâne: yabancı, Âşinâ: tanıdık. Bimâr: hasta.Kitabı okuyor
Şimdi pek çok tekkeler tenbel yatağıdır bütün, Medrese sâkinleri asker kaçağıdır bütün.
Reklam
Şarâb-ı kevseri andıkça ağzın hiç kapanmazken Kapansın mı senin emrin ile meyhaneler, vâiz!
Dayattı İngiliz nisvânı, hakk-ı intihâb ister, Beğenmek bir koca, ma’dûd olur bizde hacâletten.
Sayfa 40 - Nisvân: kadınlar. Hakk-ı intihâb: seçim hakkı. Ma' dûd olmak: addedilmek, sayılmak. Hacâlet: utanç.Kitabı okuyor
Ne çare? Gülü seven dikenine katlanır...
Geçinemeyecek ne varmış; ya o akıllanır, ya sen çıldırırsın.
Resim