Toplam 256 sayfa ve 7 farklı hikayeden oluşan kitap adını, en uzun anlatıma sahip olan Karmaşık Duygular adlı öyküden alıyor. Zweig'in psikolojik tahlil ve duyguları tasvir etmedeki muazzam anlatı yeteneğini tüm hikayelerde görüyoruz.
Bazı hikayelerde olayı, tek bir perspektiften, farklı cümlelerle defalarca betimlemesi belirli bir yerden
Merhabalar. Halid Ziya Uşaklıgil’in yepyeni bir türün edebiyatımızdaki ilk örnekleri olan Mensur Şiirler ve Mezardan Sesler eserlerinin incelemesine, öncelikle Uşaklıgil’in edebi portresinin genel çerçevesini çizmemin ardından son bölümde yer vereceğim. Vaktinizi ayırıp değerlendirirseniz teşekkür ederim.
Halid Ziya Uşaklıgil’in, genellikle
kitaphaber.com.tr/kovulmuslarin-e...
Kovulmuşların Evinde İçten Bir Bakış
22.03.2021 - Ülker Gündoğdu
Kovulmuşların Evinde İçten Bir Bakış
“Günler gelip geçmektedir
Kuşlar gibi uçmaktadır.”
Aziz Mahmut Hüdai
Kitaplar, mutluluğun geniş anlamda en önemli unsurudur. İster zevk için, ister yükselmek için, ister
''Şimdi geç kaldığımın telaşıyla ruhen çırpınıyorum. Her secdenin ele geçmez bir fırsat olduğunu anlıyor ve secdede olmadan secdede olmaklarımın ah vahı ile anıyorum. Utanç içerisindeyim.'' dediğinde ibadetlerine bu kadar önem veren birinin ''utanç içindeyim''demesi beni ona ve Allah'a biraz daha yaklaştırdı.
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç
Yağmurlar altında gördüm, kadeh tutarken gördüm de
Bir kıyıya bakarken, bakarkenki ağlayan yüzünle
Ve yarışırsa ancak Monet'nin
Kadınlarına yaraşan giysilerinle
Gördüm de
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Öyle kısaydı ki adımların, diyelim bir yaz tatilinde
Bir otel kapısının önünde, tahta bir köprünün üstünde
Bir demet çiçekle paslanmış bir kedi arasında
Öyle kısaydı ki adımların
Şöyle bir bardak yıkayışının vaktiyle
Ölçülür ve denk düşerdi ancak
Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç.
Ağlasam sesimi duyar mısın,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerine kifayetsiz olduğunu
Bir derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum ;
Her şey söylemek mümkün;
Epiyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Kamil Erdem, farklı öykülerde, hep aynı sıkışmışlık hislerini yazmış. Aile ziyaretinde, bir saatin zembereğinde, cezaevinde, işyerinde, inme indiğinde vs. yaşanan ve bir duruma bağlı kalıp sıkışan hayatlar görmekteyiz bu kitapta.
Yaş alan insanların ölümden duyduğu tedirginlikle, geçmişe duyulan özlemlerin yansıtıldığı kitapta bir kaç öykü gerçekten çok başarılı geldi bana.
Şairane yazılan öyküleri seviyorum sanırım. Dört nala koşuyor bazen cümleler. Dil olarak fazlasıyla güzel betimlerle dolu olmasına rağmen içerik olarak farklı bir şey göremedim. Türk öykücüleri arasında kaliteli bir yerde olduğundan emin olduğum Kamil Erdem'in hayatın içinden sıradan öykülerdeki ruhsal çıkarımları yazması yerine, başka bir kurguda insanların psikolojilerinin anlatılması öykülerini tercih edebilirim şahsen. Son yıllara kadar hep aynı tarz hikayeler görmekten bunaldım zira. Bir kaçış öyküsü, boşvermişlik, sıkışan kalan insanlar harici dilini değil hayalgücünü yansıtan yazarları çok daha fazla benimsiyorum.
Diğer kitabı bende okuma isteği uyandırmakla beraber, öykü tarzına alışık olmayanlara tavsiye edemem.