Yataklarımızda ölmek de iyidir
temiz bir yastıkta
ve arkadaşlarımızın arasında.
Bir kez olsun
ellerimiz göğsümüze kapanmış,
boş ve solgun,
çiziksiz, zincirsiz, bantsız
ve belgesiz ölmek iyidir.
Temiz bir ölümle ölmek iyidir,
gömleğimizde deliksiz
ve kaburgalarımızda delilsiz.
Yanağımızın altında kaldırım taşı değil,
beyaz bir yastıkla,
ellerimiz sevdiklerimizin elleri arasında,
çaresiz doktorlar ve hemşireler etrafımızda,
arkamızda zarif bir vedadan başka hiçbir şey bırakmadan,
tarihe aldırmadan,
dünyayı öylece bırakarak,
bir gün bir başkası onu değiştirir diye umarak
ölmek iyidir…
Yataklarımızda ölmek de iyidir
temiz bir yastıkta
ve arkadaşlarımızın arasında.
Bir kez olsun
ellerimiz göğsümüze kapanmış,
boş ve solgun,
çiziksiz, zincirsiz, bantsız
ve belgesiz ölmek iyidir.
Temiz bir ölümle ölmek iyidir,
gömleğimizde deliksiz
ve kaburgalarımızda delilsiz.
Yanağımızın altında kaldırım taşı değil, beyaz bir yastıkla,
ellerimiz sevdiklerimizin elleri arasında,
çaresiz doktorlar ve hemşireler etrafımızda,
arkamızda zarif bir vedadan başka hiçbir şey bırakmadan,
tarihe aldırmadan,
dünyayı öylece bırakarak,
bir gün bir başkası onu değiştirir diye umarak
ölmek iyidir.
İşgal bizi eski olanla kala kalmak zorunda bıraktı. Budur işte işgalin işlediği cürüm. Dünün kil fırınlarından bizi yoksun etmedi, fakat yarın icat edebileceğimiz şeylerin gizeminden yoksun bıraktı.
Yürek…
Her şey yürekte başlayıp bitmiyor mu zaten. Bir ders varsa bana kalan Filistin’den o işte sadece budur. Bana deseler ki Filistin’i tek bir kelime ile anlat ben size yürek derim. Yüreği olan insanlar…
Ve bundan gayri, Allah şahidim ki, başka hiçbir ama hiçbir şeye sahip değiller. İnanan bir yüreği hiçbir bomba parçalayamaz yazmıştım bir zaman bir yerlerde. Şimdi Filistin’i görmeden yazılmış bu cümle ne naif ve eksik geliyor kulaklarıma.
Ümmet Filistin’de yanına bizim kondurduğumuz derin bir kimsesizlikle öylece duruyor. Ve artık bütün şiirler ve sözler Filistin’den bahsediyor bana. Şeriati’den bir cümle düşüyor önce zihnime. “ Bir zulmü durduramıyorsanız en azından herkese anlatın ” diye haykırıyor, acizliğimize bir tokat savurur gibi. Sonra bir başka şairin bir dizesi daha düşüyor aklıma.
Bir kalbiniz vardı diyor onu hatırlayın.
Bir kalbiniz vardı sizin, bir yüreğiniz...
Uzak coğrafyalarda unuttuğunuz bir Kudüs’ünüz vardı .
Hatırlayın!
Yalnızca muhabbeti değil, öfkeyi ve zulmü de hatırlayın. Unutulan yitirilir çünkü .
Nisyan derin ve azap dolu bir hatırlayış ve bitmek bilmez bir özleme dönüşüyor benim için artık. Bir ah daha dökülüyor dudaklarımdan:
Ah yüreğim!
Ah Kudüs!
Duracağım yanında dimdik
Kaldıracağım sol elini daha yükseklere
Akan gözyaşlarımı bırakacağım
Gülüşüme dokunana kadar
Sadece…
Sana kavuşursam
Ey özgürlük!