Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Beyaz Perde
Artıyor kara çarşaflılar yurdumun her köşesinde neden olacak siyaha boyanıp kadınlara giydiriliyor yıkılan sinemalardan geriye kalan onca beyaz perde!
Özgürlük kitabının sayfaları arasına cellatların kurduğu darağacındaki ip yarım kalan sayfayı gösteriyor
Reklam
yol kenarındaki yağmur mazgallarını kumbara sanıp harçlığımı atardım bu yüzden en çok denizden alacaklıyım
Çay bardağında Bırakılan dudak payı Kadar bile Uzak kalamam Gözlerine
Necatigil, Edebiyat Matinesi adlı ünlü şiirinde anlaşılamayan sanatçının katmerli sıkıntısını anlatıyor. Bir edebiyat matinesi, şairler sırayla şiirlerini okuyorlar. Ama “Bir kız koltuğunda kaykılmış çiklet çiğnemekte, bir oğlan dalgada, uyuklamakta”. Anlaşılamamıştır şair. Yetmezmiş gibi buna bir de kalbini dünyalar bir araya gelse anlamayacaklara açmış olmanın sıkıntısı eklenir: Hiç yeri miydi açmak kalbi Bu çiğ ışık altında?
Haydarpaşa Lisesi'nde öğrenciliğimin devam ettiği yıllarda, Atsız'la daha ziyade vapurda veya trende buluşurduk. Bazen, Karaköy tarafına geçer, O'nun bineceği vapurda kendisini beklerdim. Haydarpaşa iskelesine kadar gelirdik. Vapur çok kere kalabalık olurdu. Meraklı kulakların bizim tarafımıza fazlaca uzandığı zamanlar konuşmamız
Reklam
Haydarpaşa'dan trene binmiştik. O günlerde, lisede büyük bir edebiyat günü tertipliyorduk. 1950'lerin ortaları edebiyat matinesi, şiir matinesi, edebiyat günü adı altında yapılan toplantıların moda olduğu yıllardı. Bu toplantılara daha çok sol eğilimli yazar ve şairler çağrılır, böylece edebiyat kisvesi altında kapalı, bazan açık
KOCA BİR YAZ
Koca bir yazı çekirdek içleyerek sinamalarda geçirdim. taban teptim sokaklarda tırnak yedim uyudum, denize baktım usanmadan ölüme inandım, güzel çok güzel olduğunu düşünerek güzelim düşünerek çekirdek içleyerek güzelim çekirdek içleyerek koca bir yaz geçirdim, şimdi yorgunum biraz. -Oktay Rifat
Sayfa 69 - e yayınlarıKitabı okudu
(Peki ben hangi rolü oynuyorum -Sen salağın birisin, onun için insan ruhunu oynayacaksın)
Sayfa 41 - e yayınlarıKitabı okudu
Zamanla değil, insanla kavuşuyor her şey kendine ya da karşıtına günler gecelere, geceler ışımayan bütün karanlıklara.
Sayfa 39 - e yayınlarıKitabı okudu
Reklam
Naftalinledim bende kalan yün kazağını söylemiş miydim size naftalin ki güvelere karşı kullandığı kimyasal silahıdır anıların
e yayınlarıKitabı okudu
Özlemin tarifi yok, kim ne demişse sebebi çaresizlik. Yanımdayken bile sana doyamazken, nasıl anlatılır ki sensizlik!..
Sanatçı anlaşılmak istiyor. Okuyucu/izleyici o da okuduğunu anlamak istiyor. Buraya kadar çok güzel. Ama, ama bazen bir tel bir yerde kopuyor ve ahenk ebediyyen kesiliyor. Behçet Necatigil, Edebiyat Matinesi adlı ünlü şiirinde anlaşılamayan sanatçının katmerli sıkıntısını anlatır. Bir edebiyat matinesi, şairler sırayla şiirlerini okuyorlar. Ama “Bir kız koltuğunda kaykılmış çiklet çiğnemekte, bir oğlan dalgada, uyuklamakta”. Anlaşılamamıştır şair. Yetmezmiş gibi buna bir de kalbini dünyalar bir araya gelse anlamayacaklara açmış olmanın sıkıntısı eklenir. Asıl bunun acısı hiçbir şeye benzememektedir: Hiç yeri miydi açmak kalbi Bu çiğ ışık altında? Herkes Edip Cansever kadar yürekli olamaz ki: – Ne çıkar siz bizi anlamasanız da Evet siz bizi anlamasanız da ne çıkar Eh, yani ne çıkar siz bizi anlamasanız da Ne çıkar? Hiç! Ama işte kalbimizin bütün acılara açık yerinin adı şair değil miydi? Beyhude değil, bu da acıya dahil.
Sayfa 30 - Timaş Yayınları, 22. Baskı, Ekim 2015
Behçet Necatigil, "Edebiyat Matinesi" adlı ünlü şiirinde anlaşılamayan sanatçının katmerli sıkıntısını anlatır. Bir edebiyat matinesi. Şairler sırayla şiirlerini okuyorlar. Ama “Bir kız koltuğunda kaykılmış çiklet çiğnemekte, bir oğlan dalgada, uyuklamakta”. Anlaşılamamıştır şair. Yetmezmiş gibi buna bir de kalbini dünyalar bir araya gelse anlamayacaklara açmış olmanın sıkıntısı eklenir. Asıl bunun acısı hiçbir şeye benzememektedir: Hiç yeri miydi açmak kalbi Bu çiğ ışık altında?
Sayfa 29