Küçük bir sineğin gelgiti bana kıyamet bir iş gibi görünüyor. Kendinden çıkmak günah işlemektir. Rüzgâr, havanın çılgınlığı! Müzik, sessizliğin çılgınlığı! Bu dünya hayatın önünde pes ederek hiçliğe karşı kusur işlemiştir... Hareketten ve rüyalarımdan istifa ediyorum. Nâmevcudiyet! Tek zaferim sen olacaksın... 'Arzu', sözlüklerden ve ruhlardan hepten silinsin! Yarınların başdöndürücü şakası öniînde geriliyorum. Ve bazı ümitlerimi hâlâ muhafaza etsem dahi, ümit etme melekemi hepten kaybettim."
İtalyanların küçük bir şakası vardır, dünya o kadar zordur ki bir adamın ona bakması için iki babası olması gerekir ve bu yüzden vaftiz babaları vardır.
Mustafa Kemal daha kolağası iken bir akşam:
- Fethi'yi büyükelçi, seni başvekil yapacağım, demiş. Nuri Conker sormuş:
- A birader ya sen ne olacaksın?
- Fethi'yi büyükelçi ve seni başbakan yapabilecek makam sahibi! Atatürk o makam sahibi olmuştu, hatta Fethi'yi büyükelçi de yapmıştı ama, Nuri Conker
sadece sohbet arkadaşı olarak kalmıştı. Sinirli zamanlarda bir hikâyesi, nüktesi veya şakası ile meclisin zehrini giderir. Atatürk'ün pek çok hatıralarını tazeler, rahmetliyi avuturdu.
Elhamdülillah, bitti. 7-8 senedir okuduğum kitapların eskilerini de sisteme ekleyip arşivimi iki yerde tutmanın mutluluğunu yaşıyorum. Bakınız abiniz corci maykıl sizin okuduğunuz kitapları unutmuş bilem. :)) Şakası bir yana, hamd ederim. O kadar okuyup düzgün bir kul olamadımsa da kendime esef ederim. Bu ekleme kısmında beni sessize alan kardeşler artık geri dönebilirler. :)) Çevreye verdiğimiz rahatlıktan dolayı özür dileriz efendim.