« Eğleniyorlardı. Yaşıyorlardı. Ve ben, kafamın içine ve yalnız kendi ruhuma kapılmakla onların üstünde değil, altında bulunduğumu anlıyordum. Şimdiye kadar zanettiğim gibi, kitleden ayrılmanın bir hususiyet, bir fazlalık değil, bir sakatlık demek olduğunu hissediyordum. Bu insanlar dünyada nasıl yaşamak lazım geliyorsa öyle yaşıyorlar, vazifelerini yapıyorlar, hayata bir şey ilave ediyorlardı. Ben neydim? Ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu?»
Sayfa 124 - Yapı Kredi Yayınları
Kızım İstiyor Musun Bunu? Evet Baba. (Babanın iç sesi)
Aklında bir eksiklik, körlük ya da ruhen sakatlık olmadan Bu kadar olmayacak bir yanlış yapamaz insan.
Sayfa 16 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
80 syf.
9/10 puan verdi
bir Kemalettin Tuğcu eseridir
"Bizim Kemalettin Tuğcu’larımız vardı… Bir de camların buğusuna yazı yazma imkanı.”
Yılmaz Erdoğan
Yılmaz Erdoğan
Öncelikle kendi hayat hikayesi film tadında olan yazarımızı tanıyalım. "Ayakları içe dönük sakat olarak doğmuştur. Babası kendisinden 16 ay büyük olan ağabeyi Nurettin'e ders verirken o da okuma yazmayı öğrendi. Sakatlığı yüzünden okula devam
Küçük Hanım Efendi
Küçük Hanım EfendiKemalettin Tuğcu · Kurtuluş Yayınları · 06 okunma
Sanırım asıl sakatlık ruhunda olmuştu. Bir zamanlar duygulardan uzak, mantıklı olan düşünce sistemi geri dönülmez bir şekilde yaralanmıştı.
Sayfa 45 - Can KlasikKitabı okudu
Mutlular bazı şeyleri nasıl katlandığını bilemezken sayısız insanın doğuştan sakatlık, sefalet, düşük sosyal statü, çirkinlik, elverişsiz mesken gibi sayısız kalıcı kötü duruma hiç aldırış etmeksizin katlanması ve kapanan eski bir yara misali hiç hissetmemesi bundandır; zira onlar iç ve dış zorunluluğun, durumu değiştirecek bir şeye yer bırakmadığını bilirler.
Sayfa 19
bazen senin beyninde bir sakatlık olduğu hissine kapılıyorum.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.