Atatürk
Kendisi tamamen alaturkayı sever, alaturkayı bilen, o konuda çok ince zevkleri olan biridir. Bugün artık, ince bir alaturka müzik kültürü olan çok azaldı. Sofya’da ilk bulunduğu zamanlarda Türk milletvekillerinden Şakir Zümre ile Sofya Operası’nda izlediği bir icradan sonra diyor ki: “Şakir, adamların bizi Balkan Savaşları’nda niye yendiklerini anladım.” Bu çok ilginç bir söz; çünkü o medeniyetin, Batı dediğimiz medeniyetin anlaşılması sokaktaki binalara bakarak olmaz; barlar, kafeşantanlarla bu ölçü kavranmaz. Batılı çalışması için ölçü; “Taktik ve sürekli temrindir, alıştırmadır”.
Mustafa Kemal, kendisine sorumluluğu ağır bir komuta verilmesine karşın, henüz albaylıktan generalliğe yükselmiş değildi. Bunda da, ittihat ve Terakki'nin eskilerinden olan ve Mustafa Kemal'in hareketlerini daima kuşkuyla izleyen Doktor Nâzım'ın biraz rolü vardı. Doktor Nâzım, Gelibolu Savaşı'ndan sonra Mustafa Kemal'e *Napolyonluk taslamamas?" için uyarida bulunmayı gerekli görmüştü. Mustafa Kemal de bir gün Şakir Zümre'ye daha önce Cavit için söylediği gibi- "Böyle adamı asmak gerek,'"" demişti. Doktor Nâzım, Enver Paşa' ya, Kafkas cephesine gitmeye pek istekli görmediği Mustafa Kemal'in, ancak yola çıktıktan sonra terfi ettirilmesini salık vermişti. Terfi haberi, Mustafa Kemal oraya vardıktan birkaç hafta sonra geldi. Böylece, en sonunda paşa olabilmişti...
Sayfa 128 - Altın KitaplarKitabı okuyor
Reklam
italyanlar Trablusgarb kıyılarına asker çıkardıkları za­man,
bizim donanmamız, Marmara’yı aşacak kudrette bile değildi: Otuzyıl, limanlara bağlanmış olan harb gemilerinin dipleri yosun tutmuş, kazanları karıncalanmıştı. Devlet çâresiz ve şaşkındı. Harbiye Nazırı Mahmud Şevket Paşadan özel izin alan Enver, Mustafa Kemal, Ali Fethi, Eşref, Nuri, Reşid, Fuad, Ömer Naci ve beraberlerindeki bir avuç kahre­man, değişik ad ve kılıkla Mısır sınırını aşarak Trablusgarb’e erişmişler ve gerçekten destan yaratarak, Balkan savaşı çıkıb ayrılma zorunluğunde kalmalarına kadar İtalyanları kıyıda kalmıya mahkûm etmişler, zaferlerini de baskınlarla onlardan sağladıkları silâhlarla elde etmişlerdi. Dünya, hiç bekleme­diği bu yiğitlik şahlanışı önünde hayrette kalmış, Türk ruhu şâhlanıyor hükmüne varmışlardı. Hatta, daha sonra Sofya’­ da Ataşemiliterken Mustafa Kemal’in İttihad ve Terakki Genel Sekreteri Midhat Şükrü Bleda’ya yazdığı mektupta: "-Balkanlı Müttefikler, bizim Trablusgarb’de mücadelemizin neticesini al­mamıza mâni olmak için hemen savaşı açmışlar. Bu hakikati Sobranya (Bulgar Millet Meclisi) azası olan Zümre zade Şakir Beyin evinde tanıdığım, o günlerde Erkânı Harbiyede vazifeli Bulgar Generali Paneff’ den dinledim" diyecekti.
Sayfa 29 - Kazancı KitapKitabı okudu
Opera ve Savaş
"Sofya'daki ilk günlerinde operaya gitmişti. Balkanlar'da Sofya, Bükreş operasıyla birlikte en ünlü olandır. Kendisine refakat eden Sobranye üyesi Şakir Zümre Bey'e o günkü temsilden sonra 'Adamların Balkan Savaşı'nı niye kazandıklarını şimdi anladım' demiş. Opera bir tertip ve disiplin işidir. Wagner'in tabiriyle bir "gesamtkunstwerk" yani bütün sanatların ortaklığıdır."
İttihat, Osmanlıda oğlancılık, Rabıta, 28Şubat, Apollo, Yunan...
_İttihat Terakki Cemiyeti_ _Mustafa Kemal Paşa, Rauf Orbay, Kazım Karabekir, Fethi Okyar, Halil Kut, Mehmet Akif Ersoy, Fahrettin Paşa, Enver Paşa, Cemâl Paşa, Talat Paşa, İsmet İnönü, Celal Bayar, Ali Fuat Cebesoy, Ali Çetinkaya, Ziya Gökalp, Hacı Bekir, Tevfik Rüştü Aras, Said Halim Paşa, Nuri Conker, Çerkez Ethem, Yunus Nadi… _1889 devletin
Atatürk ve Şakir Zümre'nin Bulgaristan'da gözlemi
Sofya'da ki ilk günlerinde operaya gitmişti. Balkanlar'da Sofya, Bükreş operasıyla birlikte ünlü olanıdır. Kendisine refakat eden Sobranye (Bulgar Millet Meclisi) üyesi Şakir Zümre Bey'e o günkü temsilden sonra "Adamların Balkan Savaşını niye kazandıklarını şimdi anladım" demiş.
Sayfa 99 - KronikKitabı okudu
Reklam
1914
Bulgarlardan peşin para karşılığı büyük miktarda un vereceklerine dair söz aldı ve bu iş için Şakir Zümre’yi Istanbul’a gönderdi. Şakir Zümre o sırada maliye nazırı olan Talat Paşa’yı gördü. Ama Talat onu, istifa etmekle birlikte perde arkasında çalışan ve milli politika konusunda hükümete öğütler veren Cavit’e gönderdi. Cavit bu paranın verilmesini uygun görmedi. Elde böyle bir iş için para olmadığını söyledi ve “ Bu savaşın yıllar yılı süreceğini sanıyorsunuz galiba!” diye ekledi. İşin sonucunu sabırsızlıkla beklemekte olan Mustafa Kemal, Şakir Zümre’yi Sofya Garı’ında karşıladı. Cavit’in ret cevabını öğrenince öfkeyle, “Böyle bir adam asılmayı hak etmiştir!” diye bağırarak bir öngörüde daha bulundu. Not: Cavit 1926’daki İzmir Suikastı davaları sonunda Ankara’da asılmıştır.
Sayfa 91 - Altın kitaplar/ 34. Basım/ Ağustos 2020
Atilla Oral, Şakir Zümre: Türk Savunma Sanayii’nde Öncü, Ilk Türk Girişimcisi, Demkar Yayınevi
Zulme karşı mukavemet parolası.
Bu yolun son merhalesi, ne olabilecekti? Henüz bunu da kimse kestiremiyordu. Herkes, ayrı ayrı düşünüyor, ayrı ayrı kararlar veriyordu. Bir kısmı, o devrin bütün idaresizliklerini Abdülhamid'in sırtına yükletiyor, onu saltanattan ıskat ederek (düşürerek)yeni bir padişahın tahta geçirilmesini istiyor, bununla memleketin feyiz ve felah bulacağını zannediyordu. Bir kısmı ise, zulme ve istibdada alet olanları birer birer öldürmeyi,Abdülhamid'in de taç ve tahtını yerlere geçirmeyi ve memlekete yeni bir idare şekli vermeyi düşünüyorlardı. Başka bir kısım,sadece Abdülhamid'in ölümünü bekliyor, diğer bir zümre de,hürriyet ve meşrutiyete hasret çekiyordu.
Bir gece, Bulgar Türklerinden Şakir Zümre adında bir arkadaşıyla operada verilen bir galaya gitti. Bu çok şık bir toplantıydı. Seyircilerin parlaklığı, zarifliği, Mustafa Kemal’in üzerinde derin bir etki yaptı Perde arasında Kral Ferdinand’la tanıştırıldı. Kral ona izlenimlerini sordu. Mustafa Kemal sadece, “Fevkalade!” diyebildi. Operadan sonra iki arkadaşı, bazı tanıdıklarını Grand Hotel de Bulgarie’de yemeğe götürdüler. Misafirler gittikten sonra Mustafa Kemal, duyduğu heyecanı Şakir Zümre’ye açıkladı. Batı uygarlığı buydu işte. Türkiye’de böyle şeyler yoktu. İstanbul’da opera şöyle dursun, adamakıllı bir tiyatro bile yok sayılırdı Türkiye, yakın bir gelecekte bu gibi şeylere kavuşmalıydı.
Reklam
istiklal Harbi'nin zaferle neticelenmesinden sonra Mustafa Kemal Paşa’nın davetiyle Türkiye'ye göç etmiştir. 1925 yılında Haliç'te Türkiye' nin ilk özel tesebbüs silah fabrikasını kuran kendisidir. Bu fabrika uzun yıllar boyunca Türk ordusunun gereksinim duydugu silah, mühimmat ve cephane üretimini üstlenecektir. Şakir Zümre'nin Bulgaristan'daki bağlantıları sayesinde Bulgar ustalar bu tesiste görev yapmışlar ve yerli ustaların yetişmesine katkıda bulunmuşlardır. Böylece Bulgaristan’ın Birinci Dünya Savaşı yıllarında Türkiye'ye yönelik başlattığı yardımlar, savaşın ardından Cumhuriyet' in kuruluş yıllarında da devam etmiştir. Türk Hava ve Deniz kuvvetlerinin ihtiyaç duyduğu, aralarında denizaltı silahlarının mühimmatının da bulunduğu bombaların bir bölümü de yine bu tesislerde üretilmiştir.
Sayfa 393
Kitap Tavsiyesi
Nuri Killigil Vecihi Hurkus Şakir Zümre Nuri Demirağ Bu yatırımcılar hakkında tavsiye edeceğiniz güzel kitap var mı
Türkiye NATO'ya girer girmez, Cumhuriyet'in kurucu vizyonu adım adım yok edildi. Şakir Zümre bu somut gerçeğin hazin örneklerinden biriydi.
72 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.