Böyle soruları cevaplamak çok zordur. İki nedeni var: Öncelikle, Mustafa Kemal'in çok daha yoğunlaştırıcı bir zekası vardır. Aslında hepsi çok okur. Mesela Enver Paşa, Kazım Paşa. Fakat Mustafa Kemal bazı konularda yoğunlaşmıştır ve çok farklı açılardan bakabilme yeteneği kazanmıştır. İkincisi ise, şahsi dramı epey etkilidir. Yani çocukluğu, yaşamı, yaşadığı zorluklar... Önce kendi hayatında bir hırs ve yükselme gösterir, ardından bulunduğu milletle kendi kişiliğini yükseltir. Doğu Avrupa ülkelerindeki insanlar kendi dar bireyciliklerini geçmek için, bulundukları milli ve etnik kurumun yücelmesine çalışırlar ki bu durum onlara bir kişilik kazandırır. 1971'de eski Avusturya subaylarından biri bana şöyle demişti; "O zamanlar bir Avusturya subayı ilahtı!" Fransız subayı, Alman subayı kendince bir ilahtır o dönemde. Buna ulaşmak için, bireyin kendi kapasitesini aşması için duyarlılığın fazla olması gerekir. Çünkü onu asıl tamamlayacak unsur, sosyal kimliktir ve ona yönelmesi gerekir. Ben Mustafa Kemal'de bunu görüyorum. Altan Deliorman Mustafa Kemal Balkanlarda kitabında aktarır: Şakir Zümre ile Sofya'da bir lokantada otururlarken, köylü kılıklı ama zengince biri geliyor. Garsonşar onu kabul ve hizmet etmiyorlar. O kişi de itiraz ediyor ve "Bulgaristan'ı ben besliyorum, bu pasta benden geliyor, paranızı da ben veriyorum" diyor. Mustafa Kemal buna şahit oluyor ve etkileniyor
Sayfa 48 - kronik kitapKitabı okudu
Atatürk'ün İcraatları (Ahmet Kurt)
1923'te Türkiye'de; nüfus 13 milyon civarıydı, 11 milyon kişi köyde yaşıyordu. 40 bin köy vardı, 38 bininde okul yoktu. Traktör sıfırdı, karasaban’dı. 5 bin köyde sığır vebası vardı. Hayvanlar kırılıyor, insanlar kırılıyordu. İki milyon kişi sıtma, bir milyon kişi frengiydi, verem, tifüs, tifo salgını vardı, üç milyon kişi trahomluydu.
Reklam
Nuri Killigil, Enver Paşa'nın öz kardeşidir. Trablus'ta Mustafa Kemal ve Enver Paşa ile beraber savaşmış, ağabeyi Enver Paşa gibi yiğit bir askerdir. Azerbaycan'ı kurtaran, Kafkas Ordusu'nun başındaki Nuri Paşa'dır! İşte bu Nuri Paşa, silahlara çok meraklı, teknik resim çizen, silah tasarımları yapan bir şahıstır. Öyle ki,
Sayfa 241Kitabı okudu
Bulgurlara bak pardon Bulgarlara...
Atatürk Sofya'da ataşemiliter iken bir operada Carmen'i izler. Ve yanındaki arkadaşı Şakir Zümre'ye şöyle der: "(...) Biz Bulgarları çoban bilirdik. Bak, biz farkına varmadan, onlar nasıl ilerlemişler, balesi Bulgar, şefleri Bul gar... Biz, bu uygarlık düzeyine ulaşamazsak, bize yaşam hakkı yok..."
Sayfa 92 - Carmen Operası Yorumlarda efenim
Batı Trakya Kurtuluş Komitesi 30 Temmuz 1915
Daha sonra Yunanistan’ın eline geçecek olan Batı Trakya, Osmanlıların gözden çıkarması yüzünden iki yıl boyunca Bulgaristan’ın egemenliği altında kalmıştır. Selanik yüzünden Bulgaristan ile Yunanistan’ın savaşa tutuşması üzerine Batı Trakya Türkleri 30 Temmuz 1915 tarihinde Drama’nın Radiolos köyünde Yüzbaşı Fuad Balkan, Şakir Zümre ve Cevad beylerin Önderliğinde Batı Trakya Kurtuluş Komitesi’ni yeniden kurmuşlar ve bu komita daha sonra bir cunta yönetimine dönüşmüştür. İkinci kez bağımsızlık ilanına girişen cunta hükümeti, 27 Eylül 1917 tarihine kadar hüküm sürmüştür. Osmanlı Hükümeti’nin politikası ağır bastırınca, Batı Trakya’da ikinci kez kurulan cunta yönetimi yine dağılmak zorunda kalmıştır.
Sayfa 274 - IQ KÜLTÜR SANAT YAYINCILIK
Atam
Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın en büyük özelliği Batı cemiyetin, Batı tipi reformları, Batı yaşayış tarzını bir Şark ülkesinde görmek ve yaşamaktı. Neresi orası? Bulgaristan'dır. Bulgaristan'da sürekli opera vardır, orada tanımıştır. Kendisi alaturkayı sever, alaturkayı bilen o konuda çok ince zevkleri olan birisidir. Sofya'da ilk bulunduğu zamanlarda Türk milletvekillerinden Şakir Zümre ile Sofya operasında izlediği bir icradan sonra der ki; Şakir Balkanların bizi savaşta niye yendiklerini anladım. Bu çok ilginç bir söz; çünkü o medeniyetin Batı dediğimiz medeniyetin anlaşılması sokaktaki binalarına bakarak olmaz. Batılı çalışması için ölçü taktik ve sürekli temrin ve alıştırmadır. O operayı sahneleyen, icra eden herkes bunu yaşar, orkestrayı yöneten şef yaşar, sahneye çıkıp icra eden insanlar yaşar bunu korosuyla solosuyla, izleyicisiyle. O cemiyette bir ölçü, hassasiyet ve bir denge vardır. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın da gördüğü budur; Bir opera eserini icra eden cemiyet birçok işi topluca yapabilme ve örgütlenme kabiliyetine sahip demektir.
Reklam
56 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.