Öykülerle günümüze, hayatımıza ve dünyamıza ışık tutan bir kitap. Öykü dendiğine bakmayın, yazılan öykülerin hemen hepsi günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz olaylar, hatta belki bazı nüans farklılıkları olmuş olsa da yaşadığımız olaylar. Geneli itibari ile hüzünlü, mutsuzluk dolu öyküler. Özellikle en sondaki, kitaba da ismini veren masal "Sırça Köşk" muhakkak okunmalı, günümüzü, insanımızı oldukça güzel anlatıyor.
"Bol bol hayaller kurup bunların her zaman boşa çıktığını görmeye alışmış bütün insanlar gibi...."
"... bir kere başlanmış olan bu çıkmaz oyunu, binde bir ümitle de olsa devam ettirmenin, yarıda kesip karanlık bir boşluğa doğru yürümekten daha ehven olduğunu düşünerek...."
"Okumuş yazmış olanla kara cahili, kibar terbiye görmüş olanla ömrünü ekmek parası ardında ve denizlerde harcarken terbiyeye vakit kalmamış olanı, iyi ile kötüyü aynı hale, aynı tek biçime sokan sarhoşluğun..."
"İnsan dedikleri mahlukun, içinde neler kaynaştığını biliyor muyuz? Öyle anlar olur ki, en ummadığımız adam en beklemediğimiz şeyleri yapabilir."
".. bir insanın celladına gülümsemesi, kendi yumuşaklığı ile onu yumuşatabileceğini sanması kadar gülünç, adi şey olur mu?"
"... bir sırça köşk olduktan sonra, onun hizmetine bakanlar, sonra bu hizmete bakanların hizmetine bakanlar elbette olacakmış..."
"Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç beş kelle fırlatmak yeter..."