Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: Yatsı namazını cemaatle kılan, gecenin yarısını ihya etmiş gibi olur. Sabah namazını cemaatle kılan, bütün geceyi ibadetle geçirmiş gibi olur. (Sahih-i Müslim)
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: İnsanların en zengini Kur'an-ı Kerim'i ve Kur'an-ı Kerim hizmetini yüklenenlerdir. (İbni Asakir, Tarih-i Dımaşk)
Reklam
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: Sevabı en hızlı verilecek hayır, iyilik yapmak ve sıla-i rahimdir. (Sünen-i İbn-i Mâce)
Peygamber Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: İki nimet var ki, insanların çoğu onda aldanmıştır: Sağlık ve boş vakit. (Sahih-i Buhari)
Resûlullah Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: İki Müslüman karşılaştığı zaman biri diğerine selam verirse; bu ikisinden Allâhü Teâlâ'ya en sevgili olanı arkadaşına en güler yüzlü olanıdır. Musafaha yaptıkları zaman ise Allâhü Teâlâ, onlara yüz rahmet indirir. Doksanı, ilk selam verip elini uzatanın, onu da musafaha yapanındır. (Feyzü'l-Kadir)
DÜNYADAKİLERİN KABİRDEKİLERE HEDİYESİ
Ehlisünnet itikadında olan kimse, hayatta olan Müminlerin bağışladıkları dualar ve verdikleri sadakalardan vefat eden Müslümanların faydalandıklarına inanır. Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuşlardır: "Kimin ana ve babası Müslüman olarak ölürse onlar için dua etsin, Allâhü Teâlâ'nın onları bağışlamasını istesin." "Kabirdeki ölü, denizde boğulmak üzere iken yardım isteyen biri gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden veya arkadaşından kendisine gelecek duayı bekler. Dualar kendine ulaşınca, dünya ve içindekilerin kendisinin olmasından daha çok sevinir." İbn-i Abbas radiyallahü anhümâ da şöyle buyurmuşlardır: "Bayram ve Receb-i Şerif ayının ilk cuması, senenin diğer cuma gece ve günleri, Aşure Günü ve Şaban-ı Şerif ayının on beşinci gecesi Müminlerin ölülerinin ruhları kabirlerinden çıkıp evlerinin kapılarında dururlar. Derler ki: 'Ey ev halkı! Bu gece bir lokma ekmek de olsa sadaka verin, bizlere merhamet etmiş olursunuz. Biz şimdi sadakanıza muhtacız. Eğer ev halkı sadaka vermezse, üzgün olarak kabirlerine dönerler."
Reklam
Resûlullah Efendimiz Hazreti Muhammed Mustafa (sallallâhü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdular: Başkasının ayıp ve kusurlarını söylemeyi düşündüğün zaman, hemen kendi kusurlarını hatırla. (Kenzü'l-Ummal)
ALLAH'TAN GAYRISINA YEMİN ETMEK:
Mümin kimse sözünün inandırıcılığı arttırmak için ancak Allaha yemin edebilir. Zira Allahtan başkası adına yemin etmek şirktir. Toplumumuzda meşhur olan, bayrağa, silaha, çocuklar üzerine ya da ölen yakınlar üzerine edilen yeminler doğru değildir. Kişinin imanına hâlel getirebilir. Nitekim Nebimiz Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem “Yemin edecek kişi Allah dışında hiçbir şey üzerine yemin etmesin.” (Nesâî, Eymân, 4) “Allah dışında bir şey üzerine yemin eden kimse şirk koşmuştur.” (Müsned, II, 34) “Allah, atalarınızın üstüne yemin etmenizi yasaklamıştır.” (Buhârî, Eymân, 4) buyurmuştur. "Burada olanlarınız, burada olmayanlara tebliğ etsinler! Belki de, kendilerinden daha anlayışlı birine tebliğ etmiş olabilirler. Sözlerimi işitip belledikten sonra, başkalarına aynen aktaranın Allahü teâlâ yüzünü ağartsın." [Ebu Davud, Tirmizi, İbni Mace, Darimi, İ. Ahmed] hadis-i şeriflerine uyan âlimler, dini yaymaya çok gayret göstermişlerdir. Toplumumuzda anne, baba, çocuklar ve başka şeyler adına yapılan yeminler hat safhadadır. Resûl ﷺ'in hadîs-i şeriflerini yayanların Allah yüzünü ak etsin. Selâm ve Duâ ile. 🌿
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bütün gün Sevban r.a yanında yoktu. Ve Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem geldiğinde Sevban ağladı! Ona: "Ey Sevban, seni ağlatan nedir?" dedi. Sevban, "Seni özledim ey Allah'ın Resulü" dedi. Peygamber: “Yoksa başka bir şey mi?” dedi. Şöyle dedi: “Bir şey daha var ya Rasulallah, kıyamet gününü hatırladım ve ahireti, cenneti ve cehennemi düşünmeye başladım ve biliyordum ki, cennete girsem bile seninle birlikte olmayacağım. Çünkü ey Allah'ın Resulü, çünkü sen nebilerle ve doğrularla berabersin." Peygamber gülümsedi ve ona şöyle dedi: "Ey Sevban, kişinin sevdiği kimseyle bir araya geleceğini bilmiyor muydun?"
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Allah Azze ve Celle şöyle buyurur: ‘Benim için birbirini sevenler, benim için bir araya gelenler, benim için birbirini ziyaret edenler ve benim için cömertlikte bulunanlar, muhakkak benim muhabbetimi hak etmiş olurlar.” (Müsned-i Ahmed bin Hanbel)
Reklam
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Mümin, hayrı (ilmi) dinlemeye aslâ doymaz. Hattâ (işittiği ile amel etmesi sâyesinde) âkıbeti Cennet olur.” (Sünen-i Tirmizî)
Bir gün Peygamberimize "sallallahü aleyhi ve sellem" bir adam gelerek sordu: - Yâ Resûlallah, benim akrabalarım, yakınlarım var. Ben onları ziyaret ediyorum, fakat onlar bana zulmediyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben de onlara aynen mukâbele edeyim mi? Peygamberimiz buyurdu ki: Hayır! O takdirde aranızda fark kalmaz. Zirâ sen böyle davrandığın müddetçe Allah'ın yardımı senden asla kesilmez.
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Mümin, hayrı (ilmi) dinlemeye aslâ doymaz. Hattâ (işittiği ile amel etmesi sâyesinde) âkıbeti Cennet olur.” (Sünen-i Tirmizî)
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: "Cuma gününde bir saat vardır, mü'min bir kul namazda dua ederken Allah'dan bir sey ister ve o saate denk gelirse, Allah muhakkak ona icabet eder" dedi. Ashâb-ı kiram: "Bu saat hangi sattir yâ Rasülallah" dediklerinde: "İkindi namazı ile güneş batması arasındaki vakittir." buyurdular. Tirmizî, Cuma, 2; Ali el-Müttaki
PEYGAMBERLERİN MİRASI
Ebû Hüreyre radıyallâhü anh Hazretleri bir gün çarşıya çıkmıştı. Orada ticaretle meşgul olan bir topluluk gördü. Onlara: “Sizi buralarda görüyorum, hâlbuki mescitte Peygamber Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem’in mirası paylaştırılıyor.” buyurdu. Oradakiler süratle mescide gittiler, biraz sonra geri dönerek: “Biz, orada taksîm edilen bir miras görmedik.” dediler. Ebû Hüreyre (r.a.) Hazretleri: “Ya ne gördünüz?” diye sorunca, “Biz, Kur’ân-ı Kerîm okuyan, Allâh’ı zikreden, ilim müzâkere eden bir topluluk gördük.” dediler. Bunun üzerine Ebû Hüreyre Hazretleri şöyle buyurdu: “İşte bunlar, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) mirasıdır ki sizin dünyalık mallarınız gibi bir miras değildir. Bu miras, onun vârisleri arasında taksîm olunmaktadır.” Nitekim Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurmuşlardır ki: “Muhakkak hakîkî âlimler, peygamberlerin vârisleridir. Muhakkak peygamberler ne dinar ne de dirhem miras bıraktılar; onlar ancak ilim miras bıraktılar. Artık ondan (ilimden) kim alırsa, (o peygamber mirasından) elbette tam bir nasip sahibi olmuş olur.”
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.