Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.8
Hayko Bağdat, otobiyografik kitabı Salyangoz’da hikayeye en başından başlıyor: Yarı Rum, yarı Ermeni olarak dünyaya gelen bir çocuğun bu topraklardaki dünyasını çözümleyerek. Güvenlik çemberinden yapılma bir fanusta yaşayan, “azınlık” olmayı ve gizlenmeyi aynı kefeye koyan; Sadri Alışık yüzünden Ermeni, okulun kapısında duran Türk askere karşı Türk olamayan; güvercin avlayan çocukları sapanla vuran Hayko ile ilk tanışmamız bu!
Öyküleriyle tanıdığımız usta kalem, bu kez bir romanla karşımızda. Mutsuz bir ailenin hikayesine konuk oluyoruz, anlatıcımız Müzeyyen’le. Müzeyyen kırgın, bu yüzden hırçın bi’ kadın. Romanı okudukça onun neden böyle olduğunu anlıyoruz. Ama bir de madalyonun diğer yüzü var ki yazar bizi şaşırtmayı başarıyor bu noktada.
Roman bölümleri adlandırılmış. Birkaç bölüm olanlar anlattıktan sonra“Çıkan Bölümün Özeti” başlıklı bölümler var ki çarpıcı olmuş. Hayatından çıkan iki önemli kişinin ardından yazılmış bu bölümler. Ve tabii bir de “ Kalan kısmın özeti” bölümü var.
İnsanın kendisiyle yüzleşmekten korkmaması gerektiğinin; konuşulmadan hiçbir sorunun çözülemeyeceğinin zaman zaman sembollerle (özellikle “Kırmızı Salyangoz” bölümü çok güzeldi bence) anlatıldığı güzel bir roman.
Bir kez daha yaşadığımız coğrafyayı ve birlikte yaşadığımız dostlarımızı,arkadaşlarımızı,komşularımızı düşündüm.Biz böyle bir bütünüz.Ermenisiyle,Alevisiyle,Kürdüyle,Türküyle....Hayko Bağdat Ermeni ve Rum olarak kendi sıkıntılarını anlatmaya çalışıyor.Fakat bu sıkıntıları birlikte çözmeliyiz.Tabanda bizim çözmemiz gereken bir sorun olduğunu düşünmesem de.Neticede hepimiz biriz bu topraklarda.
168 syf.
8/10 puan verdi
Hayko Bağdat'ın otobiyografik kitabında; Türkiye'de azınlık olmanın, ötekileştirilmenin, ailelerin "çocuklara önce konuşmayı öğretme, sonra dışarıda susmayı öğretme" içgüdüsünün, sosyolojik bozukluğun; çocuk algısında ki insanlar bakımından iyiler ve diğerleri kavramının nasıl biz ve diğerlerine çevirdiğini gözler önüne sermiştir. Ayrıca kitapta, bir Ermeniyseniz, Kürtseniz, Çerkezseniz, Hristiyansanız, Aleviyseniz kısaca bir azınlık iseniz kendi yaşamınızdan bir çok kesit bulabilirsiniz. Benim öyle oldu şayet :)
Hayko bağdat bizim toplumumuzda ki tırnak içinde salyangozlardan.Müslüman mahallesinde salyangoz satmayı değil müslüman mahallesinde salyangoz olmanın öyküsü bağdatın ki.Kitaptaki olaylar kendi yaşamındaki öyküler.Aslında ağlanacak halimize güldürüyor bağdat.Bir noktada çok trajik hadiseleri eğlenceli bir dille anlatıyor.Cemil meriç'in acılar hatıralaşınca güzelleşir sözünü hatırlatıyor bizlere.
Hayko Bağdat.. Rum bir anneden ve Ermeni bir babadan dünyaya geldiği için bu topraklarda daha doğar doğmaz azınlık damgası yiyen, susması gereken, kabuğuna çekilip orda yaşamaya mecbur bırakılan; çevresini, kimliğini, bu hayata tutunmayı kendi kendine öğrenebilmiş bir kişilik. Diğer ötekileştirilmiş insanların bir simgesi aslında. Kitapta Hayko'nun bu kendini keşfetme sürecinde ta çocukluğundan beri başına gelen olaylar, olayların çözümlenmesi, acı-tatlı hatıraları konuşma havası içinde veriliyor. Yer yer kendinizi bulacağınız, kahkahalar atacağınız ama bazen de hüznü en derininizden hissedip tüm insanların eşit bir yaşam hakkına sahip olmasının bu dünyada pratikte hiçbir karşılığını görmediğinizi hatırladığınızda, belki bir şeyleri baştan sorgulayacaksınız. Okuyana bir şeyler katabileceğini düşündüğüm kitaplardan. Özellikle de azınlıktan sayılıyorsanız!