Samet Çalışkan

Samet Çalışkan
@sameeit
Bazen, sadece su içmek istersin. Çünkü dudağın kurumuştur..
Edirne
2 Haziran
73 okur puanı
Nisan 2018 tarihinde katıldı
Okuma serüveni ailede başlamalıdır.
Anne Kennedy, sabahları erkenden kalkıp eve gelen gazeteleri baştan sona dikkatle okurmuş. Siyasi, ekonomik, sosyal, güncel ve sanatsal yazıların en güzellerini kesip duvara yapıştırırmış. Uyanan çocuklar, elini yüzünü yıkadıktan sonra, duvarın önüne dizilir, yapıştırılan yazıların tamamını okurlarmış. O günkü yazıları okumadan kahvaltıya oturmak yasakmış. Bu aile ortamında üç yaman Kennedy yetişmiş: ABD Başkanı olan John Kennedy, adalet bakanlığı yapan Robert Kennedy ve yine Amerika'nın başkan adaylarından Edward Kennedy... (Gürbüz, 1977: 78)
Reklam
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin?
işin kolayına kaçmadan ama ... Çok şükür çok şükür bugünü de gördüm ölsem gam yemem gayrının resmini yapabilir misin üstad?
Kitap kültürünün kozası çocuklukta örülür.
Okul öncesi dönemde çizgi-resim ve yazı ile oluşan okul öncesi edebiyat, çocukta kitap kültürünün ön sözü gibidir. ... Kitap kültürü insandaki okuma isteği ile doğru orantılı olarak gelişir. Kitap kültürünün kozası çocuklukta örüldüğü zaman anlamlıdır. -Mustafa Ruhi Şirin-

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir Organ Nakli Gibi Sevmiştim Seni
Sevmiştim seni... Ruhum kan kaybederken nasıl tutarım seni şimdi deniz gibi, Neticesi olmayan herhangi bir sebep gibi Ortalık yerde durup dururken Sevmiştim seni... (Küçük İskender)
İncesin bir yaraya sarmak istemem seni Sen kendine küsersen ben de sana küserim. (Haydar Ergülen)
Reklam
-Tut kendini yüreğim, tut kendini! Ve siz, ey sinirlerim, gevşemeyin birden. Gerilin, destek olun bana! Beni unutma mı dedin? Hayır, zavallı ruh! Şu çılgın kafa durdukça, çıkmayacaksın içinden. Seni unutmak ha! Aklımın kara tahtasından silerim de bütün boş anıları; bütün kitaplarda yazılan, çizilenleri; gençliğimden, öğrenciliğimden kalanları yalnız senin buyruğun kalır. Beynimin defterinde, yapraklarında; ıvır zıvır bildiklerimin üstünde. Evet, yemin Allah'ıma, o kalır yalnız. (Shakespeare,1974: 49)
İçinizdeki çocuktan ne haber? / Ali Çolak
Herkesin bir çocuk yanı vardır. Bastırılmış, korkutulmuş ve kovulmuş çocukluğu... ‘Çocuklaşma!’ der büyükler. Aslında bilmeden ‘kendin gibi, özünde olduğu gibi davranma’ demek isterler. Ne çıkar çocuklaşsa insan? Kirletilmemiş günlerdeki kendine dönse ne olur ? Çocukça duygularımız büsbütün kuruyunca damarlarını yitirmiş bir ırmak gibi kalmaz mıyız ortalıkta ?
Cenap Şahabettin / Tirkayi Sözleri
*Ne aklını beğenmeyeni gördüm ne talihini beğeneni. *En geveze kuş ümittir. Kalbimizde hiç susmaz. *Saâdet Hızır Aleyhisselâm gibidir: Herkese hiç olmasa bir kere görünür. Bahtiyar olamayanlar karşılarına çıkan veyâ yanlarından geçen saâdeti tanımayanlar ve bundan dolayı ona dört elle sarılmayanlardır
-Yaşayacağız Vanya Dayı! Önümüzde ne uzun günler, ne uzun geceler var daha. Kaderin bize layık gördüğü tüm güçlüklere sabırla göğüs gereceğiz. Şimdi olduğu gibi, yaşlılığımızda da durup dinlenmeden çalışacağız. Günü, saati gelince de ölüme boyun eğeceğiz. (Çehov, 1996: arka kapak)
Özgürlük sorumluluk dengesi / Nevzat Tarhan
İnsan bencilce bir özgürlüğü yücelttiği zaman anlık mutluluğu düşünür. Ama üç beş sene sonraki mutluluğu hesaba katmaz. Tıpkı kanser hücresi gibi o anki isteklerini tatmin etmenin peşindedir. Altı ay, bir sene sonra kendi vücudunu öldüreceğini düşünmez bile.
Reklam
“İnsanlar ne söylediğinizi unuturlar. İnsanlar ne yaptığınızı da unuturlar. Ama insanlar asla onlara kendilerini nasıl hissettirdiğinizi unutmazlar.” Anna Quindlen, 2002
Yine bugünün ayazıydı. O günkü gibi.
Sahiden sahip olduğumuz nedir ki bizim? halis muhlis bizim olanı soruyorum. Hem neydi ki senin için hayat? Olanlardan sonra... Hayat, belki umulmadık bir andaki kavrayışın idi sessizliğini. Sanki bir anda köhnemiş pencerene kar topu gelmiş ve sen düşünmüşsün. Uygun adı bulamamışsın. O kelimeyi arayışın gece gündüz didik didik edişin tarhlarını Yine bugünün ayazıydı. O günkü gibi. Almışsın onu, kollarının arasında evet! Kollarının arasında, sımsıkı bağrıyorsun; aynı zamanda olağanca sarsıyorsun. Sanki canını çıkarmak istermişsin gibi.. Umurunda mı ki dünya. kayıp giden gözlerdeki boşluk içimde kımıldayan sertlik. sonra ne demiştim kendime hatırlayamıyorum. Ama kendimi hayatın olası tüm mümkünlerinin kıyısına taşıyan artık ben değildim. Belki şeklen bendim ama aslen değildim. Koyuktu. Bu sessizlik de neyin nesiydi?, ne demeye çalışıyordu? Neden fısıldıyordu? Neden suratıma haykırmıyordu? Yine kendimden geçerken ayazın bu yüzünü sevdiğime utandım. Bu hususta bir yerlerdeydi nokta ama soğuktu ve ben bulamıyordum
ölümle yaşam arasında seçim yapabilecek gücü..
1840-1910 yılları arasında yaşamış olan William James, “Benim kuşağımın en büyük keşfi insanın tutumunu değiştirerek, yaşamını değiştirebileceği gerçeğidir″, demiş. 121-180 yılları arasında yaşamış olan Marcus Aurelius, bu sözleri duymuş olsaydı herhalde gülümserdi, çünkü o da aynı fikri şöyle anlatıyordu: ″ Bir olay sizi üzdüyse bu, olayın kendisinden değil, sizin o olayı algılayış biçiminden kaynaklanır. Ve bunu değiştirme gücüyse her zaman yine sizin elinizdedir″(Ongun,2005:216). Bir insanin iyiyle kötü, sevgiyle nefret, hatta ölümle yaşam arasında seçim yapabilecek gücü vardır. İsterse olumsuzluğu seçer ya da her şeyin daha iyi olabileceği umuduna sarılıp olumlu bakar yaşama.
108 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.