Ve işte en sevdiğim şair; dolayısıyla, bu incelemenin objektif olabilme ihtimali olabildiğince zayıf. Belki yüzlerce farklı yerde gördüğümüz, birçoğu ezberimizde olan şiirler bunlar. Ancak akımının öncüsü olarak yazdığı o güzel şiirleri, yayımlananlar, yayımlanmayanlar, Garip akımından bağımsız olarak eski biçimde yazdıkları; hepsini bir arada bulmak ve daha yakından tanımak Orhan Veli'yi, paha biçilemez. Özellikle şiirlerin yazılış tarihlerinin verilmesi, defterinden aktarılan birtakım eklemeler, kitabı göklere çıkarıyor. Peki ya diş fırçasına sardığı kağıtta bulunan, böylece bazı kısımları okunamayan şiiri? (Sayfa yüz kırk dört.) Ne denebilir ki, işte bu, Orhan Veli. Fakat asıl önemli olan onu şiirlerinde çift taraflı tanıyabilmekti, her ne kadar o, şiirlerini hiç kimseye yazmadığının bilincinde olduğunu iddia etse de. (Sayfa iki yüz altı:
"Bütün güzel kadınlar zannettiler ki
Aşk üzerine yazdığım her şiir
Kendileri için yazılmıştır.
Bense daima üzüntüsünü çektim
Onları iş olsun diye yazdığımı
Bilmenin.")
Coşkunluğuma engel olamayıp "Çok seviyorum!" diye bitirmek istiyorum. Samimiyet eşliğinde keyifle okumalar.