Samdino

Samdino
@sammis3001
Ağlayarak geldim,gülerek gideceğim. İnsta; keyloveart
Müzisyen
Halkla ilişkiler ve Tanıtım
519 reader point
Joined on December 2017
Köpek ve Şişe
“Güzel köpeğim, iyi köpeğim, sevgili hayvanım, yaklaş, yaklaş da kentin en iyi kokucusundan alınmış, çok güzel kokuyu kokla.” Ve köpek, kuyruğunu oynatarak –bu zavallı yaratıklarda gülmenin, gülümsemenin karşılığı olan bir belirti bu anlaşılan– yaklaşıyor, açılmış şişenin üzerine merakla dayıyor ıslak burnunu; sonra dehşetle geriliyor birden, yüzüme karşı havlıyor, kınıyor sanki beni. “Aşağılık köpek, sana bir çıkın pislik sunsam, hazla koklardın, yerdin belki de. Hüzünlü yaşamımın yakışıksız yoldaşı, sen de kitleye benziyorsun. Ona da güzel kokular sunmaya gelmez hiç, böyle hoş kokular karşısında çileden çıkar, ona da özenle seçilmiş pislikler sunmak gerekir.”
Paris Sıkıntısı
Paris Sıkıntısı
Charles Baudelaire
Charles Baudelaire
Reklam
Köpek ve Şişe
“Güzel köpeğim, iyi köpeğim, sevgili hayvanım, yaklaş, yaklaş da kentin en iyi kokucusundan alınmış, çok güzel kokuyu kokla.” Ve köpek, kuyruğunu oynatarak –bu zavallı yaratıklarda gülmenin, gülümsemenin karşılığı olan bir belirti bu anlaşılan– yaklaşıyor, açılmış şişenin üzerine merakla dayıyor ıslak burnunu; sonra dehşetle geriliyor birden, yüzüme karşı havlıyor, kınıyor sanki beni. “Aşağılık köpek, sana bir çıkın pislik sunsam, hazla koklardın, yerdin belki de. Hüzünlü yaşamımın yakışıksız yoldaşı, sen de kitleye benziyorsun. Ona da güzel kokular sunmaya gelmez hiç, böyle hoş kokular karşısında çileden çıkar, ona da özenle seçilmiş pislikler sunmak gerekir.”
Zâti Muhammed'i övüş, Tanrıyı övüştür. Örneği de şunun gibi: Hani birisi, padişaha Tanrı uzun ömür versin; bana padişaha yol veren, yahut padişahın adını bana söyleyen kişi de yaşadıkça yaşasın dese onun övüşü, gerçekte padişahı övmedir. Bu peygamber, bana bir cübbe verin, ihtiyâcım var; yahut cübbeni, elbiseni bana ver diyor mu? Cübbeyi, malı ne yapacak o? O, senin elbiseni yeğinleştirmek istiyor ki güneşin ısısı ulaşsın sana. «Tanrıya güzel bir tarzda borç verin» diyor; yalnız mal istemiyor, cübbe istemiyor. O sana, maldan başka pek çok şeyler vermiş. Bilgi vermiş, düşünce vermiş, anlayış vermiş, görüş vermiş; bir soluk olsun diyor; görüşünü, düşünceni, kuruntunu, anlayışını, aklını bana harca; malı, sana verdiğim bu araçlarla elde etmedin mi? Hem kuşlardan sadaka istiyor o, hem tuzaktan. Güneşin önünde çır-çıplak kalman daha iyi; yakmaz-karartmaz seni bu güneş; adamakıllı ağartır, bem-beyaz eder seni. Soyunamıyorsan bâri elbiseni yeğinleş-tir de güneşin zevkini gör. Bir zamandır, ekşiliği huy edinmiştin, bâri tatlılığı da bir dene.

Reader Follow Recommendations

See All
el-Azîz İsm-i Şerifi
O, mertebesi yüce olup zelîl edilemeyen, anlayışlardan uzak olup idrâk edilemeyen ve zâtıyla gânî olup başkasına muhtaç olmayandır. Bu isim de sıfat ismidir. Bu ismin sıfatı izzettir. İzzet, kibriyâ ve mecdin (yüceliğin) gerektirdiği ilâhî kemâllerin açığa çıktığı ilâhî tecellîdir. Bu tecellî, her yönden her i’tibâr ile ve her nisbet üzere her bir şe’nde mahlûkların üzerinde bulundukları hâlin zıddıdır. Örneğin, ilmine bakarak ‘O ihâta edilemez’ dersin; yüceliğine bakarak “zelîl kılınamaz” dersin; gânî oluşuna bakarak ‘ihtiyaçsızdır’ dersin; zâtına işâret edilse ‘idrâk olunamaz’ dersin. Bu nedenle O’nu ancak kendi bilir, kendisinden başkası O’nu bilemez. Bu tecellî, mahlûkların ilâhî sıfatlardan bir şeyi bilmesine mâni’ olur. Bu tecellî mahlûk hakkında, kendisiyle Allah arasındaki en büyük perdedir. İzzet perdesinden dolayı kalpler zillete meyletmiştir. Rûhlar ilâhî kemâllerin ma’nâlarından bir ma’nâ ile bezendiklerinde onu kalbe sarkıtırlar. İzzet perdesini de ancak Allah ile izzet bulmuş kalp yırtabilir. *** Kur’an-ı Kerim’in açık ifadesi Azîz isminin Hazret-i Resûlullah'ın (s.a.v.) ismi olduğunu göstermektedir. "Lekad câeküm resûlün min enfüsiküm azîz" ya'nî "Andolsun ki size içinizden azîz bir resûl geldi" (Tevbe; 9/128).
İnsan-ı Kamil
İnsan-ı Kamil
https://1000kitap.com/yazar/i62670
el-Azîz İsm-i Şerifi
O, mertebesi yüce olup zelîl edilemeyen, anlayışlardan uzak olup idrâk edilemeyen ve zâtıyla gânî olup başkasına muhtaç olmayandır. Bu isim de sıfat ismidir. Bu ismin sıfatı izzettir. İzzet, kibriyâ ve mecdin (yüceliğin) gerektirdiği ilâhî kemâllerin açığa çıktığı ilâhî tecellîdir. Bu tecellî, her yönden her i’tibâr ile ve her nisbet üzere her bir şe’nde mahlûkların üzerinde bulundukları hâlin zıddıdır. Örneğin, ilmine bakarak ‘O ihâta edilemez’ dersin; yüceliğine bakarak “zelîl kılınamaz” dersin; gânî oluşuna bakarak ‘ihtiyaçsızdır’ dersin; zâtına işâret edilse ‘idrâk olunamaz’ dersin. Bu nedenle O’nu ancak kendi bilir, kendisinden başkası O’nu bilemez. Bu tecellî, mahlûkların ilâhî sıfatlardan bir şeyi bilmesine mâni’ olur. Bu tecellî mahlûk hakkında, kendisiyle Allah arasındaki en büyük perdedir. İzzet perdesinden dolayı kalpler zillete meyletmiştir. Rûhlar ilâhî kemâllerin ma’nâlarından bir ma’nâ ile bezendiklerinde onu kalbe sarkıtırlar. İzzet perdesini de ancak Allah ile izzet bulmuş kalp yırtabilir. *** Kur’an-ı Kerim’in açık ifadesi Azîz isminin Hazret-i Resûlullah'ın (s.a.v.) ismi olduğunu göstermektedir. "Lekad câeküm resûlün min enfüsiküm azîz" ya'nî "Andolsun ki size içinizden azîz bir resûl geldi" (Tevbe; 9/128).
Reklam
Reklam
4,480 öğeden 4,456 ile 4,470 arasındakiler gösteriliyor.