O gecenin sabahına açılan gözlerini aynada fark etmeye çalışıyordu. Geri dönmek istiyordu; bir daha uyanmamak... Biliyordu ki orasıydı onun özgür dünyası, yaşamaya değer yanları, düşleyip düşünebildikleri, susmadan söyleyebildikleri... İfadesinde acı tuzlu taneleri ile düşünmeye başladı, bu aralar hükümsüz düşünceler sarmıştı tüm benliğini.
YouTube kitap kanalımda Filler Sultanı ile Kırmızı Sakallı Topal Karınca kitabını önerip distopyayı anlattım: ytbe.one/DNo1wRTFR1g
"Kitlelerin ne düşündükleri ya da ne düşünmedikleri, ilgilenmeye değmez bir sorun olarak görülmektedir."
George Orwell
Günaydın,
Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ay aydın
Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ay aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım, bir ben kaldım
YouTube kitap kanalımda bu kitabı önerdim: ytbe.one/b1teQgT1toE
Ali Şeriati'nin bir zamanlar dediği gibi bu sefer sizi ben rahatsız etmeye geldim.
Öncelikle günaydın, sistemin masalına kısa bir süreliğine ara vermek isterseniz, hoşgeldiniz.
Cemre Demirel (blogger adıyla Michael Sikkofield), ilgi alanları olan din, felsefe ve
Ey Rabbimiz! Bizi Sana boyun eğenlerden kıl, neslimizden de Sana itaat eden bir ümmet çıkar, bize ibâdet usûllerimizi göster, tevbemizi kabul et. Zîrâ, tevbeleri çokça kabul eden ve çok merhametli olan ancak Sen”sin.” (Bakara, 128) Alemlerin efendisine selatu selam (a.s.m) ile. Hayırlı Cumalar Dua ile.🙏🌼
_______________________________
Cuma günü sabah namazından önce, "Estağfirullahelazim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh" okuyanın, deniz köpüğü kadar da olsa, bütün günahları affolur.
_______________________________
"AH DOKTOR!!! NEVRİM DÖNÜYOR, DÜNYA DÖNMÜYOR!!"
Tıkır tıkır, tıkır tıkır... Tahta beşik sallar gibi. Bir, iki, üç, dört, beş.. On ikiye kadar. Sonra bir dakika susuyor, yeniden başlıyor.
Ah o hidrofor yok mu?! Delireceğim uykusuzluktan...
..............
Bahçeli, iki katlı, müstakil bir evde doğdum ben. Babamın kendi elleriyle
Beklemeyince, olmayınca, vazgeçince hafifliyor hayat. Kocaman bir yük kalkıp gidiyor üzerinden... Kendi kendine kalınca, kimseden beklentili olmayınca, oluruna bırakınca kolaylaşıyor hayat.
Hayatın dümeninin elinde olmadığını anladığında, vitesi boşa aldığında, rüzgara karşı durmadığında, her şeyi kontrol edemeyeceğini kanıksadığında, bazı konularda kadere güvenip boş verebildiğin de güzelleşiyor hayat...
Kendini anlatmayı bıraktığında, insanları anlamaya çalışmadığında, bulut'dan nem kapmadığında, anlamsız savaşlardan kaçındığında sakinleşiyor hayat...
Fedakarlıklardan vazgeçip kendine döndüğünde anlamlaşıyor hayat...
"Gidemem"dediğin yerden gittiğinde, "yapamam" dediğin sulardan geçtiğinde, kendine yolculuk ettiğinde, herkesin geçtiği o kalabalık yollardan geçmeyip, sana özel patikalardan yürüdüğünde farklılaşıyor hayat...
O kadar da önemli olmuyor aslında boş yere üzüldüklerin... O beklediğin huzur geliveriyor birden... Otur diyorsun kendine, konuşalım biraz neler geçti başımızdan kendi kendine itiraf ediyorsun. Anlatmak iyi geliyor, ağlamak daha da iyi...
Değil mi ki insanı en iyi kendisi anlıyor?
Böylece kendi sırtına sıvazlamayı da öğreniyorsun...
Otomatik pilota alıp hayatı, arkana yaslanıyorsun ve yavaşlıyorsun...
Yavaş yavaş anlıyorsun;sen aslında kimdin, hatırlıyorsun...
Başkalarını çok sevmeyi bırakıp, narsistleşmeden kendini sevmeyi de öğreniyorsun...
Ve işte böyle böyle iyileşiyorsun...
Nursel K.
Günaydın; Hasret!
Günaydın; Özlem!
Günaydın; Umut!
Günaydın; Hüzün!
Günaydın; Yalnızlık!
Günaydın; Göz yaşım!
Sana da Günaydın; bir var, bir yok masal olan Mutluluk!🍂