Onu iterek sırtüstü yatırdım ve üzerine tırmanıp dudaklarımı dudaklarına mühürledim. Ereksiyonu cinsel organımın dudakları arasına yerleşmişti, ben de ileri geri hareket ediyordum ona sürtünerek. Öpüşmenin kontrolünü almak için beni kavrayan ellerini saçlarımın arasında hissedince çabucak ıslanıp hazır hale geldim. Tenimin hemen altını yalıyordu alevler. Gideon sonunda dayanamayıp haşin bir şehvet sesi çıkararak beni altına alana dek, klitorisimi kalın aleti boyunca aşağı yukarı sürterek mastürbasyon için kullandım onu
Reklam
Bir hayalden geldim ben, bir hayal verdim sana,.. mavi-yeşil bir hatıra..
"Karımdan bahsetmezsen memnun olurum." Biz Kule'ye yaklaşırken fısıltılar arkamızda doruğa ulaştı. İçeri adım attığımızda hiç çekinmeden attıkları kahkahalar bahçede çınladı. Dişlerimi sıkıp onları duymazdan geldim. "Nasıl biri olup olmadığının tasası sana düşmedi." Aniden kaşlarını kaldırdı. "Bu da ne? Sahiplenme mi seziyorum? Hayatının aşkını bu kadar kolay unutmuş olamazsın?"
Sana senin sözlerini tekrarlayarak veda ediyorum: ''Merhaba Beyaz Gemi, ben geldim''
Süslü cümleler...Ben ikna oldum :)
Sana cesaretim var. Sana hazırlık yaptım! Bu hayat denen maskeli baloya seni sevmek için geldim. Bu şiirsiz dünyanın kalbi olmak için geldim. ..
Reklam
Saliha kadın...
Zamanın birinde Şah Şüncâ-ı Kirmâni adında büyük bir evliya vardı. Bu büyük Allah dostunun bir kızı vardı. Kirman şehrinin ileri gelenleri bu kıza talip oldu, ama Şah Şüncâ-ı Kirmâni kızını hiçbirine vermedi. Üç gün mühlet istedi. Üç gün içinde mescidleri dolaştı. Nerede abidler, camide tâdil-i erkânla namaz kılanlar, Hak'tan korkanlar,
Sayfa 14 - Dünya sevgisi olmayan Saliha kadın...Kitabı okudu
Klitorisimi sabit bir ritimle emmeye devam edince boğuk bir çığlık atarak bir kez daha geldim. Elini oynatıp beni genişleterek üç parmağını daldırdı içime.
Yetim çığlıklarımı duyurmak üzre sana Koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
Sana geldim ayaklarına kapanmaya geldim Af dilemeye geldim affa lâyık olmasam da Uzatma dünya sürgünümü benim
Reklam
Halil Gibran'ın, Peygamber isimli eserinde yazmış olduğu bir cümle var. Peygamber El Mustafa, tarlada çalışmakta olan insanlara doğru koşmaktadır ve şöyle der: "Gemim geldi, artık gidiyorum. Gitmeden önce bütün olanları ve olmayanları anımsamak için son bir kez bakmaya geldim. Gemiye binmeden önce buradaki hayatımın ne olduğunu görme arzusu hissettim." Sana anımsatmak istediğim cümle ise şu: "Okyanusa kavuşacak bir nehir gibiyim. Nehir, okyanusa karışmadan önce bir an için bekler ve geçmiş olduğu bütün o yerleri anımsar: ormanları, dağları, insanları. Binlerce kilometre uzunluğunda zengin bir hayatı oldu ve şimdi, bir anda sonsuz okyanusun içine karışacak. Tıpkı okyanusa kavuşmadan önce geri dönüp bakan nehir gibi, ben de geri dönüp bakmak istedim."
Gövdemden geçtim önce sonra aklımı kaybettim Yalnızdım hep ve bunu mesele yapmayacak kadar Şuursuzdum sanırım son çare sana geldim ...
Tenhaydı düşlerim ,geceydi,çıkıp geldim işte Su ve ateş,bir de gülünç yalnızlığım var sana.
Kırılmanın sesini duydum ve onu getirdim sana Unutulmaya geldim işte onarılmaya değil
Bir hayalden geldim ben, bir hayal verdim sana,.. mavi-yeşil bir hatıra..
Sayfa 13 - Metis YayınlarıKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.